BOLU (AA) - ZAFER GÖDER - Bolu'nun Yeniçağa ilçesinde, 1944 Bolu-Gerede Depremi'nden sonra açılan ve o günden bu yana aralıksız hizmet veren kahvehanede çayın fiyatını müşteriler belirliyor.

Zonguldak-Ankara yolu üzerine bulunan Eskiçağa köyünde, babasından devraldığı 72 yıllık çay ocağını işleten İsmail Demir, ormandan topladığı çam, meşe, köknar gibi ağaç parçalarıyla yaktığı ateşte demlediği çayı köy halkına, bölgede çalışan işçilere ve yoldan geçen sürücülere ikram ediyor.

Haftanın 7 günü açtığı iş yerinde sabahın ilk ışıklarından akşam geç saatlere kadar hizmet veren Demir, kurulduğu günden bu yana elektrikli ısıtıcı veya tüpün kullanılmadığı kahvehanede çay bardaklarını deterjan yerine çamur ve kil ile yıkıyor.

- Burada çaya paha biçilmez

Geçimini sağlamak için günde 15 saat dükkanını açık tutan 58 yaşındaki İsmail Demir'in günlük bir bardak çay sattığı zamanlar gibi müşterilere yetişmekte zorlandığı günler de oluyor.

Odun ateşinde demlediği ve müşterilerine ikram ettiği çaya değer biçmeyi doğru bulmayan Demir'in müşterileri de buna saygı göstererek bir bardak çaya bazen 25 kuruş, 2 lira bazen de 5 lira ödeme yapıyor.

Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının 72 yıl önce açtığı ve 10 yaşından beri çıraklık yaptığı çay ocağını, 28 yıl önce babasının vefatı üzerine kendisinin işletmeye başladığını anlattı.

Bolu'da yaşanan 1944 Depremi'nden sonra dükkanın açıldığını kaydeden Demir, şunları söyledi:

"Rahmetli babam burayı açmış. O zamandan bu güne köy kahvesi olarak çalışmakta. Sabah saat 07:00'de ilk çayım çıkar. Önce odunları yakar, kazanı kaynatır, çayı demlerim. Her türlü odun yanar burada. Meşe, köknar, çürük odun, kök.. Kazanı sıcak tutmak için her şeyi yakarım."

- "Bayramım olmaz, cenazem olmaz"

Demir, dükkanının Zonguldak-Ankara yolunda yer alması nedeniyle birçok ilden ziyaretçisinin olduğunu belirterek, "Mengen'e gidip gelen herkes benim çayımı içer. Yolcular dinlenmek ve odun ateşinde çay içmek için buraya muhakkak uğrarlar. Zonguldak, Devrek, Çaycuma ve Bartın'dan Ankara'ya hastaneye gidenler, hastaneden gelenler, resmi işleri olanlar, Zonguldak'a bağlı bütün ilçelerimizin kaymakam ve belediye başkanları burada çay içmeden gitmez." diye konuştu.

Oğlunun gemilerde ikinci kaptan olarak çalıştığını 2 kızının ise hemşire olduğunu aktaran Demir, "Bir hanım bir de ben varım burada. Artık Allah bilir ne olacağımızı. Biz ölürsek burayı işletecek birisi çıkar yani." ifadesini kullandı.

"Benim düğünüm olmaz, bayramım olmaz, cenazem olmaz." diyen Demir, bütün işlerini çay ocağında halletmeye çalıştığını aktardı.

Demir, çay ocağında bir fiyat tarifesi olmadığına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Buranın net bir aylık geliri yok. Çay ocağına gelenlerden kimisi 25 kuruş verir, kimisi 5 lira. Bizim öyle bir düzenimiz var. Çay başka yerlerde 1 liraysa 75 kuruşsa burada 50 kuruş, 25 kuruş. Öyle belli bir ücretimiz yok ama bu arada bir sürü çay da satarız."