RİZE (AA) - ZEKERİYA SARIHAN - İstanbul'da bağlı olduğu birlikten komutanlarının "tatbikat var" emriyle silahlanarak çıkan ve darbe girişimini çevre güvenliği aldıkları caddedeki bir kafeden öğrenen er Resul Nişancı, 15 Temmuz gecesinin sorumlularının cezalandırılmasını istiyor.

İstanbul 47. Motorlu Piyade Alayı Metris Kışlası'ndaki vatani görevini tamamlayarak memleketi Rize'nin Fındıklı ilçesine gelen Resul Nişancı, AA muhabirine, terhisine 2 gün kala yaşadığı olaylar nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu söyledi.

Nişancı, 15 Temmuz'da akşam saatlerinde komutanlarının "tatbikat var" gerekçesiyle kendilerini uyandırdığını belirterek, gerekli hazırlıkların yapılması ve teçhizatların sağlanmasının ardından alay binası önünde toplandıklarını anlattı.

Kendisinin o gece araç şoförü olarak görevlendirildiğini ifade eden Nişancı, "Şoförlerle garajdan arabaları çıkardık. Alay binasının oraya gittik. Her bölüğün arkasına arabaları dizdik. Ondan sonra tanımadığımız üç komutan geldi. Hiç tanımadığım komutanlar 'emir komuta bende' dedi. Ben de 'emredersiniz komutanım' dedim. Daha sonra 'araç bin' komutu geldi. Komutana 'nereye gidiyoruz?' diye sordum, bir şey söylemediler. Ben tatbikatın kışla içerisinde olduğunu biliyordum." diye konuştu.

Nişancı, kendisinin de içerisinde bulunduğu askeri araçların İstanbul Valiliğine getirildiğini kaydederek, şöyle devam etti:

"Bizi oraya tatbikat amaçlı götürüyorlar zannettik. Darbe diye hiçbir şeyden haberimiz yok bizim. Valiliğin oraya gittik ve bütün kavşakların güvenliğini almamızı söylediler. Bölüm bölüm bizi ayırdılar. Her kavşağın başında 'hiç kimseyi geçirmeyeceksiniz' dediler. Gelen halkın evi orada, mecbur geçirmem lazım. Ben çok kişiyi geçirdim. Komutan 'geçirme' diye bağırdı bana. Daha sonra halk toplanmaya başladı ve bir anda çok şey değişti. Halk bize 'buraya niye geldiniz?' diye bağırdı. Ben de tatbikat amaçlı geldiğimizi söyledim, 'siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?' dediler."

- "Komutan, 'yaklaşan olursa ayağına ateş edin.' dedi"

Halkın bulundukları bölgede kalabalıklaştığı sırada oradaki bir kafeden televizyon sesi geldiğini fark ettiğini aktaran Nişancı, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Kafenin sahibi televizyonun sesini sonuna kadar açmıştı ve 'darbe darbe' diye bağırıyordu. Direkt oraya odaklandım. 'Biz buraya halka, polise silah sıkmaya mı geldik?' dedim. O sırada arkadaşlarımızla birbirimizin yüzüne bakıyoruz. 'Darbe nedir?' dedim. Sonra oradaki albay bana 'yaklaşan olursa ilk başta dipçik, sonra ayağına ateş edin.' dedi ama biz dinlemedik. Komutana 'halka ateş mi edeceğiz?' dedim. Darbe konusunu fark edince perişan oldum. Bana düşen görevi yaptım ve silah arkadaşlarımı geri çektim, halkı da içeri soktum. Ondan sonra halk bizi omuzlarına alarak havaya salladı, yemekler getirdi."

- "Ben vatanımı kesinlikle satmam"

Nişancı, komutanlarının emrini dinlemeyerek halkın yanında yer aldıklarına dikkati çekerek, "Ben vatanımı kesinlikle satamam, vatan haini değilim. Bayrağımı severek askere gittim. Beni şu an çağırsınlar, seve seve bayrağım için, vatanım için yine giderim. Bu olanların ardından kışlaya döneceğimiz söylendi ve araçlara bindik. Köprüde polisler önümüzü kesti ve 'teslim olacağız' dedim. Silahların doldur boşaltını yaptık ve onlara verdik, teslim olduk." ifadesini kullandı.

Darbe girişiminin yaşandığı gece terhisine 2 gün kaldığını vurgulayan Nişancı, "Aşırı derece perişan ettiler bizi. Gözaltına alındık ve 8 gün askerliğim uzadı. Ailemden haber alamadım, tamamen psikolojim bozulmaya başladı. Ne onlardan haber geliyor, ne bizden haber gidiyor. Hiçbir şeyden haberimiz yok ama bu vatan hainliğini yapan insanların cezalandırılmasını istiyorum. Bunların içinde masum olanlar da var. Kurunun yanında yaşın yanmasını istemiyorum." şeklinde konuştu.

Resul Nişancı'nın, darbe girişimini öğrendiği an kafenin güvenlik kameralarınca görüntülenmiş, sonrasında yaşadığı şaşkınlık ve üzüntü, yazılı ve görsel basında geniş yer almıştı.