AB Komisyonu’nun Genişleme ve Komşuluk Sorumlusu Üyesi Stefan Füle, “Anayasa Mahkemesinin aldığı kararlar çerçevesinde temel hak ve özgürlüklere saygı duymak ve hukukun üstünlüğünü korumak konusunda gösterdiği tutumu memnuniyetle karşılıyoruz." dedi.
AB Komisyonu’nun Genişleme ve Komşuluk Sorumlusu Üyesi Füle basın toplantısı düzenleyerek gazetecilerin sorularını yanıtladı. Konuşmasına Irak’ta gerçekleştirilen insanlık dışı olayları kınayarak başlayan Füle, “Musul’daki Türk vatandaşlarının kaçırılmasıyla ilgili Türkiye ile tam bir dayanışma içerisindeyiz ve Türkiye’yi destekliyoruz” diye konuştu.
Füle, Türkiye’deki yolsuzluk iddiaları, savcı ve hakimlerin yerlerinin değiştirilmesinin Türkiye’nin Avrupa standartlarından uzaklaştığı olarak algılandığını söyledi. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) aldığı kararları memnuniyetle karşıladığını bildiren AB Komiseri Füle, "Ben bu anlamda Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu kararlar çerçevesinde temel hak ve özgürlüklere saygı duymak ve hukukun üstünlüğünü korumak konusunda, göstermiş olduğu kendini adamış tutumu da memnuniyetle karşıladığımızı söylemek istiyorum. AYM’nin Twitter ve Youtube ile ilgili aldığı karar ve HSYK ile ilgili mevzuatın tartışma yaratan bazı düzenlemeleri ile ilgili almış olduğu kararları kast ediyorum. AYM’nin bu kararları esasında tam da şu anda ihtiyaç duyulan yargıya güveni tekrar tesis etmek üzere atılan adımlar olarak görüyoruz. Anayasa Mahkemesinin aldığı kararlar çerçevesinde temel hak ve özgürlüklere saygı duymak ve hukukun üstünlüğünü korumak konusunda gösterdiği tutumu memnuniyetle karşılıyoruz. Anayasa mahkemesinin aldığı kararları şuanda ihtiyaç duyulan yargıya güveni tekrar tesis etmek üzere atılan adımlar olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE BİR ADAY ÜLKE. ELBETTE AB’YE TAM ÜYELİK AMACIYLA HAREKET EDİYOR”
Bir gazetecinin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yargı reformu paketiyle ilgili müzakere gereği duymamasıyla ilgili açıklamasının sorulması üzerine Füle, “Sayın Bakan yanlış anlamadıysam şunu kast etti. Spesifik bir kanun düzenlemesi yapıldı. Anayasa Mahkemesine verilen karara cevaben. AYM ilgili mevzuatın belli hükümlerine dair bir eyleme geçmişti. Bir adım atıldı. Sayın Bakan ile bunun detaylarını konuşmadık. Temel ilkelere değindik. Bu bağlamda iki beklentiden bahsettik. Türkiye bir aday ülke. Elbette AB’ye tam üyelik amacıyla hareket ediyor. Bunu yapabilmesi için de öncelikle Türkiye’nin kendi yurt içi ulusal düzenlemelere ve mekanizmalara sahip olması lazım ki hangi kanun çıkartılırsa çıkartılsın, bunlar bir şekilde katılım gündemiyle genel olarak bağlantılı olsun. Başka bir deyişle AB müktesebatıyla uyumsuz olmamaları için kendi içinde Türkiye’de bir tarama benzeri sisteme sahip olsun. Herhangi bir ülkeden beklentide çıkartılan her türlü mevzuatın ülkeyi AB’ye yaklaştırmasıdır. Öbür yönde uzaklaştırması değil. Türk makamlarının rolü ve sorumluluğudur. Biz ikinci bir hususu daha görüştük. Avrupa Komisyonu istişare süreçlerini dahil olmaya hazır fikrinin sorulmasına hazır. Yanlış anlaşılmasın Türkiye egemen bir devlet. Bu kanun iyi ya da kötüdür diyecek değiliz. Türkiye kendi kanunlarını çıkartma yetkisine egemenliğine sahip bir ülke. Bizim de komisyon olarak bir hükümlülüğümüz var. Bu tarz mevzuat çalışmalarını gerçekten de AB müktesebatıyla uyumlu mu ya da uyumsuz mu olduğunu değerlendirmek. Umuyorum ki bu iki konu üzerinde durulur. Bu bizlerle Türkiye arasında son 6 ayda olduğu gibi bir çalışma yöntemi halini almaz. Çalışma grubu 23. Fasıl ile ilgili çok açık bir toplantı gerçekleştirdi. Bizler umuyoruz ki bu işbirliği tekrar devam ettirilir. Bundan sonra çıkartılacak her bir yasa ve mevzuatla ilgili, elbette yasa ve mevzuatlar Türk vatandaşların beklentilerini karşılamak. İfade özgürlüğü temel hak ve özgürlüklerini kurmak açısından önem taşımaktadır. Türkiye’nin bu sayede AB’ye daha da yakınlaşacağını umuyorum. Hepimiz ortak amaçlar çevresinde çalışıyoruz” karşılığını verdi.

“TÜRK VATANDAŞLARINI AB ÜYELİĞİNE DESTEĞİ ARASINDAKİ BAĞLANTIYI KURMAKTA ZORLANIYORUM”
İktidar partisinin açık ara farkla yerel seçimleri kazandığı hatırlatarak, Türkiye’deki kritik siyasi ortamda Türk toplumunun AB’ye karşı heyecan kaybedip kaybetmediği sorusuna Füle şunları kaydetti:
“Bu aradaki bağlantıyı görmekte zorlanıyorum. AK Parti’nin yerel seçimleri kazanmasından ötürü tebrik ediyorum. Konuyla Türk vatandaşlarını AB üyeliğine desteği arasındaki bağlantıyı kurmakta zorlanıyorum. Bazı temel sebepleri var. Türkiye’de heyecan kaybına ve aynı zamanda AB’nin belli bir heyecan kaybının da sebepleri var. Buda sürecin olmaması aslında. Katılım müzakereleri bir süreçten bahsediyoruz. Farklı fasılların tartışıldığı bu fasılların açılıp kapanmasıyla ilgili kararların sergilendiği ve sizin de malumunuz çok uzun vaktimizi aldı. 14. Ve diğer fasılların açılması, 23. Fasıl geçen Sonbaharda ancak açılabildi. Çok uzun süre çalışmak gerekiyor. Geri kabul anlaşması imzalandı. Vize diyalogu başlatıldı.”

“TÜRKİYE’NİN AB’YE OLAN TAAHHÜTLERİ KONUSUNDA BAZI ŞÜPHELERİ GÜNDEME GETİRMEKTEDİR”
Katılım müzakerelerinin, Türkiye ile AB ilişkilerin temelini oluşturduğuna dikkat çeken Füle, "Ancak, bütün bu alanlarda ikna edici ilerleme olduğu takdirde gelişme kaydetmesi beklenmektedir. Hem siyasi reformların hem de Kıbrıs’la bağlantılı meselelerin bu anlamda ilerleme kaydediyor olması gerekir. Ama görüyoruz ki bu alanlarda halen geride kalan bazı unsurlar olması Türkiye’nin AB’ye olan taahhütleri konusunda bazı şüpheleri gündeme getirmektedir” dedi.
Türk muhataplarına Komisyon ile yakın bir diyalog içerisinde hukukun üstünlüğü ve temel haklar konularında çalışılmasının önemi üzerinde durduklarını kaydeden Füle, "Ümit ediyorum ki, önümüzdeki haftalarda bugünkü görüşmelerimizin somut eylemlere her iki alanda da dönüştüğünü göreceğimiz günleri getirecektir” diye konuştu.
Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine gittiği hatırlatarak, Başbakanın olası adaylığının ve Türkiye’nin Başkanlık sistemiyle yönetilmesine AB’nin nasıl bakacağının sorulması üzerine Füle, “Bakın ben kendi muhataplarımla görüşmelerimi yürütürken, bu ziyaretimin gündemi çerçevesinde konular üzerinde konuştuk. Herhangi bir şekilde bu konunun üzerinde spekülasyon yapmak ya da spekülasyonların farklı boyutlarını tartışmak değildi bizim gündemimiz. Yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’de ki seçimler Türklerin kendilerinin vereceği karardır. Bu seçimleri ya da başka seçimleri AB açısından yaklaşıp herhangi bir şekilde empoze edilmesi mümkün değildir. Benim de her zaman söylediğim gibi değerlerdir bizim için önemli olan. İster yerel seçimler olsun, ister Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri olsun seçimler esnasında veya seçimler sonrasında her zaman bahsettiğimiz değerlere sadık kalacağız. Türkiye’de kim cumhurbaşkanı olup olmamalı diye bir ifade de bulunamayız” cevabını verdi.
AB Komisyonu’nun son raporunda, Komisyonu’nun Türkiye ile angajmanın devam ettirilmesindeki kararlılığı yansıtacağını belirten Stefan Füle, Türkiye’nin de olumlu bir içerik ortaya koyması gerektiğini vurguladı. Füle, Türkiye-AB ilişkilerini Avrupa Parlamentosu’ndaki seçim sonuçlarının değil, Türkiye’deki reform kararlılığının etkileyeceğini ifade etti.
(İHA)