Bu sebeple tutuklama bir ceza olmayıp hürriyeti bağlayıcı ceza gibi etki doğuran bir koruma tedbiridir.

Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca hangi durumlarda tutuklama kararının verilebileceği, tutuklama kararını vermeye yetkili makam, kararın içeriği, tutuklamanın süresi, nasıl sona ereceği düzenleme alanı bulmuştur. Tutuklama kararı temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan bir karar olduğundan Anayasa’da da düzenlenmiştir. Tutuklama kararı kişiler üzerinde hürriyeti bağlayıcı etki doğurduğundan bu konudaki işlemler bir ceza avukatı ile yürütülmelidir.

Tutuklama Nedir?

Tutuklama, ceza yargılamasının aksamadan yürütülebilmesi için kanunda belirtilen durumların varlığı halinde hakkında suç işlediğine dair kuvvetli olguların bulunduğu kişilerin mahkeme kararı ile özgürlüklerinin kısıtlandığı bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararının ardından şüpheli ya da sanık tutukevine gönderilir ve tutuklunun burada geçirdiği süreye tutukluluk süresi denir.

Ceza muhakemesinde tutuklama kararı vermede yetkili ve görevli merci hakimdir. Ancak sulh ceza hakimi tutuklama kararını soruşturma evresinde kendiliğinden veremez. Cumhuriyet savcısının bu yönde talebi olmalıdır. Ceza yargılamasının kovuşturma evresinde ise sulh ceza hakimi cumhuriyet savcısının talebi olmaksızın kendiliğinden tutuklama kararı verebilir.

Tutukluluk hali kişilerin özgürlüğünü kısıtladığından Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirtilen zorunlu durumlarda tutuklama koruma tedbirine başvurulabilir.

Tutuklama Kararı Verilebilecek Haller

Aşağıda tek tek belirtilen tutuklama şartlarının gerçekleşmesi halinde yetkili hakim tutuklama kararı verebilecektir. Tutuklama için gerekli şartlar şunlardır:

Kuvvetli Suç Şüphesini Gösteren Somut Delil ve Olguların Varlığı: Tutuklama kararı parmak izi, tanık beyanları, ses veya görüntü kayıtları gibi somut deliller ile sanık veya şüphelinin suçu işlediğine dair kuvvetlendirilmiş suç şüphesi bulunması halinde verilebilir.

Tutuklama Nedeninin Bulunması: CMK’da tutuklama nedenleri açıkça düzenlenmiştir. Kanunda belirtilen tutuklama nedenlerinin varlığı halinde hakim tutuklama kararı verebilir. Buna göre;

  • Sanık veya şüphelinin saklanma, kaçma veya kaçma şüphesi uyandıran somut olguların varlığı halinde
  • Sanık veya şüphelinin davranışları delilleri karartma şüphesi; delilleri yok ederek, gizleyerek veya değiştirerek suç izlerini yok etme konusunda kuvvetli şüphe uyandırması halinde
  • Sanık veya şüphelinin tanık, mağdur ya da başka kimseler üzerinde baskı kurması veya bu konuda kuvvetli şüphe uyandırması halinde tutuklama kararı verilebilir.

Muhakeme Şartının Gerçekleşmesi: Yargılama için bir şart aranıyorsa bu şartın gerçekleşmesi gerekir. İzin, şikâyet, talep, ön ödeme vs. muhakeme şartlarıdır. Muhakeme için bir şartın varlığı arandığı durumlarda bu şart gerçekleşmeden sulh ceza hakimi tutuklama kararı veremez.

Şüpheli veya Sanığın Huzurda Bulunması: Hakimin tutuklama kararı verebilmesi için şüpheli yada sanığın mahkeme huzurunda bulunması gerekmektedir. Kural olarak, şüphelinin veya sanığın huzurunda tutuklama kararı verilir. Kişinin yokluğunda tutuklama mümkün değildir. Hakim tutuklaması talep edilen kişiyi bizzat görecek ve dinleyecektir

Güvence Belgesi Verilmemiş Olması: Mahkeme tarafından ilgili kişiye güvence belgesi verilmesi durumunda tutuklama kararı verilemez. Hakim, gaip kabul edilen ya da kaçak olanlar hakkında güvence belgesi hazırlayabilir. Bu belge, gaip veya kaçakların duruşmaya gelmesi durumunda tutuklama kararı verilmeyeceğine ilişkin bir teminattır.

Hakim veya Mahkeme Kararının Bulunması: Tutuklama kararı ağır bir koruma tedbiridir. Dolayısıyla yalnızca yetkili kılınan makamlarca verilebilir. Tutuklama kararı verilebilmesi için bu kararın muhakkak hakim tarafından verilmelidir.

Özel Tutuklama Halleri

Bazı hallerde yukarıda sayılan genel tutuklama şartlarının gerçekleşmesi beklenmeksizin hakim kararıyla sanıkların ve başka kişilerin tutuklanabilmesi söz konusudur. Disiplin hapsi, duruşma düzeninin sağlanmasına yönelik tutuklama gibi durumlar özel tutuklama halidir. Bu haller çok kısa süreli olması ve sürenin sonunda kendiliğinden sona ermesi nedeniyle genel tutukluluktan ayrılmaktadır.

Hangi Hallerde Tutuklama Kararı Verilemez?

Yukarıda hangi hallerde tutuklama kararı verilebileceğini açıkladık. Açıklanan tutuklama şartlarının somut olayda gerçekleşmesi durumunda soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısının tutuklama gerekçesini gösterdiği talebi üzerine kovuşturma aşamasında ise re’sen sulh ceza hakimi tarafından tutuklama kararı verebilir.

Vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar dışındaki suçlarda 2 yıl ve daha az süreli hapis cezası gerektiren suçlar ile sadece adli para cezası gerektiren suçlarda sulh ceza hakimi tutuklama kararı veremez.

Her koruma tedbirinde olduğu gibi tutuklama kararı da ölçülü olmak zorundadır. Tutuklanacak kişinin hakları ile koruma kararının amacı arasında ölçülülük olması gerekmektedir. Aksi halde tutuklama kararı verilemez.

Tutuklama Kararının Verilmesi

Ceza muhakemesinde tutuklama kararı vermeye yetkili makam sadece hakimlerdir. Soruşturma aşamasında sulh ceza hakimi, kovuşturma aşamasında kovuşturmayı yapan ceza hakimi tutuklama kararı verme konusunda görevlidir.

Sulh ceza hakimi soruşturma evresinde kendiliğinden bu kararı veremez. Ancak cumhuriyet savcısının gerekçeli talebi doğrultusunda tutuklama kararı verebilir. Kovuşturma evresinde ise savcılık makamının talebi olmaksızın mahkeme tutuklama kararı verebilecektir. Hakim tarafından istinaf aşamasında da tutuklama kararı verilmesi söz konusu olabilir.

Soruşturma aşamasında tutuklama kararı verilmeden önce sulh ceza hakimi şüpheliyi sorguya çeker. Sorgu sonunda hakim şüphelinin tutuklanıp tutuklanmayacağına karar verecektir.

Kovuşturma aşamasında ise sanık sorgusu henüz yapılmadıysa; sorgu tamamlandıktan sonra tutuklama kararı hakkında bir sonuca varılmalıdır. Sanığın sorgusunun tamamlanmasının ardından cumhuriyet savcısının istemi ya da yetkili mahkeme ilk olarak bu konuda sanığı dinleyerek karşı savunma imkanı vermelidir.

Tutukluluk Süresi

Tutukluluk süresi bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu madde 102’de ağır ceza mahkemesinin görevine giren ve girmeyen işler şeklinde bir ayrıma gitmiştir. İlgili madde uyarınca;

  • Ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen durumlarda bu süre azami 1 yıl olup zorunlu hallerde 6 ay daha uzatılabilmektedir.
  • Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren durumlarda ise, tutuklu geçirilen süre azami 2 yıl olup süre de zorunlu hallerde toplam 3 yıl daha uzatılabilmektedir. Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan suçlar ve devlete karşı işlenen suçlarda ise bu süre 5 yıl daha uzatılabilir.

Tutuklama Kararının Gerekçeli Olması

Tutuklama kararının verilebilmesi için kuvvetli şüphe ve buna ilişkin somut delillerin bulunması ve bir tutuklama nedeninin varlığı aranmakta ve tutuklama ölçülü olmak zorundadır. Bu durum Ceza Muhakemesi Kanunu m. 100/1’de açıkça düzenlenmiştir.

Kanun, tutuklamaya ilişkin kararın verilebilmesi varlığı aranan bu şartları gösteren delillerin somut olgularla gerekçelendirilerek ifade edilmesini zorunlu kılmıştır.

Tutuklama kararının gerekçesinde şüpheli veya sanığın hangi suçu işlediği için tutuklandığının, kuvvetli suç şüphesinin hangi suç veya suçlara dayandığının belirtilmesi gerekir. Tutuklama kararında belirtilmesi gerekli olan hususların mevcudiyetini belirten deliller, somut olgular ile ifade edilmeli ve gerekçeli bir biçimde açıkça tutuklama kararında belirtilmelidir.

Tutuklama Kararına Karşı Kanun Yolu

Hakimin hatalı ve hukuka aykırı karar verdiği düşünülüyorsa bu durumda ilgili kişiler bu karara karşı kanun yoluna başvurabilmektedirler.

Hakim tarafından verilen tutuklama kararına karşı ise kararın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde şüpheli ya da sanık veya müdafii itiraz yoluna başvurulabilir. İtiraz başvurusu itiraz dilekçesinin kararı veren mahkemeye sunulmasıyla yapılmaktadır. Yapılan bu başvuru tutuklamanın icrasını durdurmamaktadır.

Tutuklama kararının itirazı üzerine verilen kararlar kesindir. Artık mahkemenin buna ilişkin vermiş olduğu kararlara karşı kanun yoluna başvurulması mümkün olmamaktadır.  

Sonuç

Tutuklama kararı kişilerin temel hak ve hürriyetini kısıtlayan bir koruma tedbiri olduğundan kişiler üzerinde etkisi oldukça fazladır. Tutuklama kararının verilmesinin gerek Ceza Muhakemesi Kanunu’nda gerek Anayasa’da sıkı şartlara bağlandığı görülmektedir. Ancak bazı hallerde kanuni dayanaktan yoksun veya ölçüsüz tutuklama kararları verildiği görülmektedir.

Bu durumda tutuklama kararına itiraz süreci gündeme gelecektir. Tecrübe sahibi ve hukuk bilgisine güvenilen bir ceza avukatı ile süreci yürütmek ise haksız yere hürriyeti bağlayıcı sonuçların doğmasının önüne geçecektir.