15 Temmuz gecesi Taksim Meydanı’nda darbeci askerler tarafından silahla vurularak ağır yaralanan Hüseyin Köse, o gece yaşadığı dehşet dolu dakikaları anlattı.
15 Temmuz Cuma gecesi televizyondan darbe girişimi olduğu haberini alan Kasımpaşalı Hüseyin Köse, annesinin ikazlarına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “meydanlara çıkın” çağrısıyla birlikte kendisini sokağa attı. Kasımpaşa’da toplanan binlerce vatandaşla birlikte Taksim Meydanı’na giderek, Cumhuriyet Anıtı’nı kuşatan darbeci askerleri, Beyoğlu İlçe Emniyetine bağlı polislerle birlikte darbe girişimden vazgeçirmeye çalıştı. Karşısındaki askerleri ikna edemeyen Köse, daha sonra çıkan kargaşada konuştuğu asker tarafından karnından vurularak ağır yaralandı. Gazi Hüseyin Köse, hastaneden taburcu olduktan sonra kendisine geçmiş olsun ziyaretine gelen Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’a o geceki yaşadığı dehşet dolu dakikaları anlattı.
Başkan Demircan, Hüseyin’in hikayesini Taksim Meydanı’nda nöbet tutan on binlerce insanla paylaşırken şu ifadeleri kullandı; "hepinizin benzer hikayeleri olduğunu biliyorum. Hepimiz Hüseyin’iz. Ve Hüseyinlerin cesareti, geleceğimizin teminatıdır."

“Sağ kolumda CHP’lisi, sol kolumda MHP’lisi vardı”
Darbe girişiminin yaşandığı saatlerde evinin balkonunda oturduğunu söyleyen Hüseyin Köse, “Bir baktım yollar kalabalık, televizyonu açtık ki darbe olmuş. Üstümü giyip kendimi dışarı attım. Kasımpaşa’ya indim ki herkes orada. Çok kalabalıktı. Kasımpaşa’dan Taksim’e çıkarken, Hacıahmet mahallesinden bize katılanlar oldu. Taksim’e doğru vatan aşkıyla yürüyorduk. Herkesle kol kola İstiklal Caddesine girdik. O anda bir baktım sağ kolumda bir adam, sol kolumda bir adam. İkisini de tanımıyordum. Birisi dedi ki ben CHP’liyim, diğeri dedi ben MHP’liyim. Ben de AK Parti’liyim. O an düşündüm ki, bu siyasi bir iş değil, bu Türkiye meselesi. O an içimden Allah’ım bize bir can verdin onu da vatan için gerekirse vermeye gidiyoruz” dedim.

“Bu vatanı size böldürmeyiz”
Köse, Taksim Meydanı’na vardıklarında, Cumhuriyet Anıtı’nın askerler tarafından kuşatılmış olduğunu ifade ederek şunları söyledi. “Askerlerin silahları havadaydı. Bir tanesinin yanına gittim ‘kardeşim sizin silahlarınız vatana ve bayrağa çevrilmiş durumda. İndirin silahlarınızı. Sizi alalım omzumuza, basalım bağrımıza, canımız kanımız olun. Şuan yaptığınız yanlış bir iş. Bu vatanı biz size böldürmeyiz. Bak milyonlarca kişiyiz. Birimizi, ikimizi vurursunuz ama hepimize yetişemezsiniz’ dedim. Beni eliyle geriye itekledi. Tabi halk onlara yalvarıyor yapmayın, etmeyin diye. O ara bir itiş kakış oldu. Konuştuğum o kişi (asker) bana silahını doğrulttu ve tetiğe bastı. Silahın ucundan alevin çıktığını gördüm. Dizimin üstüne çöktüm ama o anda bana vuruldum gibi gelmedi. Hemen yine kalktım ayağa tişörtümü kaldırdım ki mermi izi var. Böyle ölmek yok diyerek döndüm geri ‘bir tane daha sık bana, bu yaptığınızın hesabını hepinize ödeteceğiz’ dedim” dedi.

“Polis atletini çıkartarak yarama bastırdı”
O anda milletin üzerine silahlarla ateş açıldığını ve çok sayıda insanın vurulduğunu da ifade eden Köse, “Ben hemen polislere doğru koştum. Ağabey ölüyorum, bana yardım et dedim. Titremeye başladım. Kanım çekilmeye başladı. O an polis çıkardığı atletini yarama bastırdı. Polisin gözyaşları benim anlıma düşüyordu. Bana ‘nefes al ölmeyeceksin, bu vatan hepimizin bırakmayacağız’ dedi. O öyle dedikçe kurban olduğum Allah bana kendini bırakmamam için kuvvet verdi. Sonra ambulans geldi hastaneye gittim. Orada da her şey organize bir şekildeydi. Sadece sokaklarda savaşanlar değil doktoru olsun, hemşiresi olsun bu savaş onlarla birlikte kazanıldı. Bugün yine aynı olaylar olsun kuşağımı sardığım gibi hemen çıkarım oraya. Beni hiçbir Allah’ın kulu durduramaz” şeklinde konuştu.

“Devletimize, milletimize, cumhurbaşkanımıza canımız feda olsun”
Darbe gecesi yaşadıklarını göz yaşları içinde anlatan Hüseyin Köse’nin annesi ise, “Oğlum, anne iki dakika aşağı ineyim gelirim diyerek gitti. Epey zaman geçti aradım Kasımpaşa Kızılay Meydanı’ndayım dedi. Eve gel dedim, anne Kasımpaşa’nın bütün milleti burada. Bu sokak kavgası değil, vatan kavgasıdır dedi. Tekrar tekrar aradım Taksim’deyim dedi. 01.30 da yine aradım telefonuna başkası cevap verince içim cız etti. Anneciğim oğlun kaçarken telefonunu düşürdü dedi. İnanmadım, benim oğlum vuruldu dedim. Mermi sesleri kulağıma geliyordu. Yok anneciğim dedi, telefonun şarjı bitiyor ben size yarın ulaştırırım dedi. Sabaha kadar ağladım. Hep dua ettim kimseye bir şey olmasın, devletimize de benim evladıma da bir şey olmasın diye. Sabah 6.30 da telefonum çaldı. Hemşire, oğlunuz yaralandı, ameliyattan çıktı. Şişli Etfal Hastanesi’nde yatıyor, hemen hastaneye gelin dedi. Burayı nasıl anlatayım size? Gittim, anne beni vurdular dedi. Vursunlar oğlum sana hiçbir şey olmadı dedim. O gün çok acı çektim. Ama bugün mutluyum, gururluyum. Devletimize, milletimize, cumhurbaşkanımıza canımız feda olsun” dedi.
(İHA)