İSTANBUL (AA) - Medicana Bahçelievler Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Mutlu, devamlı sırt ve bel ağrılarının bir hastalık belirtisi olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Özellikle yakın zamanda toplumda görülen bel ağrılarındaki artışın en önemli nedeni hareketsiz ve sporsuz yaşam. Kilo artışıyla birlikte sırt ve bel adalelerinin zayıflaması ve kemiklere binen yükün artması maalesef ağrıları sürekli kılıyor." açıklamasını yaptı.

Mutlu, yaptığı yazılı açıklamayla bel ve sırt ağrılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İnsanların hayatı boyunca belirli dönemlerde sırt ve bel ağrıları ile karşılaşmasının muhtemel bir durum olduğunu belirten Mutlu, "Sırt ve belde ağrı ilk görüldüğünde bir hastalık olarak değerlendirilmemelidir. Ağrı başlangıçta bir bulgudur. Ağrıya sebep olabilecek nedenler araştırıldığı zaman inatçı ve devamlı sırt ve bel ağrıları bir hastalık belirtisi olarak değerlendirilmelidir. Özellikle yakın zamanda toplumda görülen bel ağrılarındaki artışın en önemli nedeni hareketsiz ve sporsuz yaşam. Kilo artışıyla birlikte sırt ve bel adalelerinin zayıflaması ve kemiklere binen yükün artması maalesef ağrıları sürekli kılıyor." bilgilerini verdi.

Sırt ve bel eğrilikleri toplumda kelime olarak skolyoz diye bilinmesine rağmen genellikle zincir kemiğinin on derecenin üzerindeki sağa sola açılanmaların skolyoz olarak kabul edildiğini aktaran Mutlu, "Skolyozlu hastaların değerlendirilmesinde özellikle ağrı ve nörolojik şikayetler mutlaka araştırılmalıdır. Bu hastalarda düşük derecedeki eğriliklerin ağrıya sebep olmadığı düşünülmektedir. Ancak diğer bel ve sırt ağrısına neden olan sebepler kadar ağrıya neden olabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır. Detaylı ek tetkikleri ve araştırmaları gerektiren bulgular ise lokal hassasiyet, kas gerilmesi ve omurganın hareket genişliğinin azalması durumlarıdır." ifadelerini kullandı.


- "Tedavi kişilere göre değişiklik gösterir"


Çoğu skolyozlu hastada görüntü bozukluğu kaygıları dışında fonksiyonların genellikle kısıtlanmadığını aktaran Mutlu, bu nedenle solunum fonksiyon bozukluğu ortaya çıkması için seksen derece üzerinde eğriliğin mevcut olması gerektiğini kaydetti.

Aynı zamanda hafif ve orta dereceli skolyozlarda bel ve sırt ağrısının ortaya çıkmasının yaşa göre normal popilasyondan çok da farklı olmadığını belirten Mutlu şunları kaydetti:

"İskelet büyümesini tamamlamamış olan hastalarda özellikle hastalığın ilerlemesi ve bunun sınırlarının önceden tahmin edilememesi bu konunun daha iyi araştırılmasını gerektirmekte ve düşündürmektedir. Tedavi kriterlerini ise hastalıklı kişilere, tedavi merkezlerine göre değişiklik göstermekle birlikte, temel bilgi olarak şu şekilde özetleyebiliriz: İskelet büyümesi tamamlanmamış hastalar, 5-25 derece eğrilikler: 3-6 aylık aralarla izleme, 25-40 derece eğrilikler: Cihaz ile tedavi (Korse tedavisi) 40 dereceden büyük eğrilikler: Cerrahi tedavi. İskelet büyümesini tamamlamış hastalarda 5-30 derece eğrilikler: 3-5 aylık aralarla izleme, 30-50 derece eğrilikler: 1-2 yıllık aralarla izleme, 50 derece üzerindeki eğrilikler: Cerrahi tedavi veya yıllık izleme."


- "Korse ile tedavi yaygın bir yöntem"


Mutlu, zincir kemiğinin Vertebral kolonun veya Spinal kolonun eğriliklerine ilk müdahalenin Hipokrat tarafından başlatıldığının tahmin edildiğini paylaşarak, "Günümüzde ise genel olarak ortez diye bilinen değişik cihaz uygulamaları ile bu tedavi gerçekleştirilmektedir. Ayrıca cerrahi tedavi sonrası da tedavinin başarılı bir şekilde korunmasının sağlanması için ortez uygulamaları belirli süre yapılmaktadır. Bu cihazlara örnek olarak Milwaukee Ortezi' (cihazı), 'Boston Ortezi' örnek verilebilir, bunlar sık kullanılan ortezlerdir. Ortezle tedavi konusu halen tartışılmaktadır. İlk zamanlar skolyozda her problemi çözeceği düşünülmüştür. 1980'li yılların başından itibaren ortezle tedavinin gerçekte bir yararının olmadığı ancak son yıllarda ortez tedavisinin belirli kriterler dahilinde yararlı olduğu gösterilmiş ve bu görüş ağırlık kazanmıştır." değerlendirmesini yaptı.