ORDU (AA) - EYÜP ELEVLİ - Ordu'da kadına yönelik şiddete ilişkin yapılan çalışmada, şiddete maruz kalan annelerin yanında bu durumuna çocuklarının da tanık olduğu belirlendi.

Sağlık Bakanlığınca hazırlanan kadına yönelik şiddetle ilgili formlar, Ordu Üniversitesi (ODÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvuran şiddete maruz kalmış kadınlar tarafından dolduruldu.

ODÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Atakan Savrun ile Adli Tıp Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Hacer Yaşar Teke, yürüttükleri çalışma kapsamında, 2013 ile 2017 yılları arasında 204 kadın tarafından doldurulan formları inceledi.

Savrun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "şiddetin, kadının başına gelen ancak tüm toplumun sinir uçlarına dokunan" hassas bir konu olduğunu söyledi.

Şiddetin sadece kadına değil, tüm topluma yapıldığına işaret eden Savrun, çocukları yetiştiren anneye yapılan şiddetin aileyi ve sonraki kuşakları da etkilediğine inandığını dile getirdi.

Savrun, kadına şiddeti önlemek için toplumun tüm bireylerinin üzerine düşen görevler olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz de akademisyen olarak üzerimize düşen görevi yapmak amacıyla Ordu Üniversitesine, kadına yönelik şiddetle ilgili başvuran hastaları geçmişe dönük incelemek istedik. Sağlık Bakanlığının hazırlamış olduğu kadına yönelik şiddet formları acil servislerde vardır. Bize 5 yılda kaç vaka geldi, şiddet oranı, şiddeti kimin yaptığı, çocuk sayısı gibi parametreleri inceledik ve Ordu'da, en azından lokal bir bölgede 'şiddet oranı nedir' diye bir fikir edinilmesi ve toplumumuzda da farkındalık uyandırılması için böyle bir çalışmaya girdik."

- "Erkek tarafından şiddetin uygulandığını görüyoruz"

Çalışmaya göre, 16-66 yaş aralığında şiddete maruz kalan kadın bulunduğunu ifade eden Savrun, yaş ortalamasının ise 30'lu yaşlar olduğunu dile getirdi.

Kadınların öğrenim durumlarına ilişkin bilgi veren Savrun, "Yaklaşık yüzde 1,5'inin okuryazar olmadığı, yüzde 2,5'inin ise okula gitmemiş olsa da okur yazar olduğu görülüyor. Şiddete uğrayan bayanların ilkokul mezunlarında yaklaşık yüzde 33 gibi bir orana çıktığı, ortaokul ve lisede yaklaşık yüzde 25-30 aralığına indiğini gördük. Yaklaşık yüzde 10 civarında yüksek öğretim mezunu kadının da şiddete uğradığını görüyoruz." diye konuştu.

Savrun, söz konusu olayla karşı karşıya kalanların çoğunun evli olduğuna dikkati çekerek, "Yüzde 94'ü evliyken, yüzde 3,5'i bekar, yüzde 1'inin de dul ya da boşanmış olduğunu görüyoruz. Kadınların yaklaşık yüzde 33'ünün çalıştığı, yüzde 67'sinin çalışmadığı ama bunların 60'ının da sağlık güvencesinin olduğu görülüyor." ifadesini kullandı.

- "Hamile kadınlar da şiddet görüyor"

Çalışmada hamile kadınların da şiddete maruz kaldığının ortaya çıktığını aktaran Savrun, şunları kaydetti:

"Şiddete maruz kalınan yeri incelediğimizde yaklaşık yüzde 93,1 gibi büyük bir oranın evde, yüzde 1,5'in işte, yaklaşık yüzde 4,4 gibi bir oranın da sokakta olduğunu görüyoruz. Şiddeti kimin uyguladığına yönelik de sonuç belirlendi. Cinsiyet dağılımına baktığımız zaman olgularımızdan sadece bir tanesinin bayandan ama geriye kalan hepsinin erkek tarafından şiddetin uygulandığını görüyoruz. Peki kimler uyguluyor? Yüzde 92'sinin eşi, yüzde 1'inin eski eşi. Kayınbabası yüzde 1,5, babası tarafından da yüzde 2 gibi bir oranda şiddete maruz kaldığını görüyoruz."

Daha çok 35-40 yaş arası grubundaki erkeklerin şiddete meyilli olduğunun tespit edildiğini belirten Savrun, şiddet uygulayan erkeklerin yaşının 17'den başlayıp 68'e kadar çıktığını söyledi.

- "Şiddet kadınla birlikte çocuklara da yapılıyor"

Savrun, şiddet uygulanan kadın ile beraber çocukların durumunun da iç acıttığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Olguların yaklaşık yüzde 25'inde çocukların da anneyle beraber şiddete uğradığını saptadık. Ayrıca yaklaşık yüzde 60'ının da şiddete tanıklık ettiğini görmüş olduk. Yaklaşık yüzde 18'inin hiç çocuğu yok ama bir çocuklu olanlarda yüzde 27, iki çocuklu olanlarda yaklaşık yüzde 34, üç çocuklu olanlarda ise yüzde 14 gibi bir oran söz konusu. Aslında kadına şiddet sadece kadına olmuyor, kadınla birlikte çocuklara da oluyor. Çocuklar bizim geleceğimiz. Annelere sahip çıkmalıyız ki geleceğimize sahip çıkalım. Geleceğimize sahip çıkalım ki ülkemiz, milletimiz emin adımlarla ilerlesin."

Dr. Öğr. Üyesi Atakan Savrun, insanların karakterlerinin çocukluk çağında oluştuğunu vurgulayarak, "Şiddet gören birinin de ilerleyen dönemlerde şiddet uygulama potansiyeli var ve şiddet uygulayan birinin yetiştirdiği çocukların da diğerlerine göre sağlıklı olma ihtimali daha düşük. Bu ne demek? Nesil giderek bozulabilir, toplum giderek bozulabilir. Bu da tabii toplumun her bacağında hepimizi etkileyecek, içimizi acıtacak bir tablo diyebiliriz." diye konuştu.