Kamu Başdenetçisi ve İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Malkoç, Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım’ın yaptığı paylaşımla ilgili, “Türkiye darbelerden çok çekmiştir. Darbeyi hatırlatan en küçük ima veya söz karşılığını bulur” dedi.

Kamu Denetçisi ve İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Malkoç, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine gündeme dair açıklamalarda bulundu. Azerbaycan’ın kendi hak ve hukukunu korumak için uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak Ermenileri kendi topraklarından çıkarmak istediğinin altını çizen Malkoç, “Açık olan şu var; uluslararası hukuka göre Ermenistan, Azerbaycan topraklarının 4’te 1’ini işgal etmiş ve aradan 30 yıl geçmiş. Bununla ilgili Minsk denilen grup kurulmuş. Birleşmiş Milletlerin kararı var. ‘Bu topraklar işgal edilmiştir ve bu topraklar Azerbaycan’ın toprağıdır’. Ermenistan bununla da yetinmiyor. Sürekli Azerbaycan’a saldırıyor. Azerbaycan da kendi hak ve hukukunu korumak için uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak Ermenileri kendi topraklarından çıkarmak istiyor. Bu çok doğal bir şey. Bir bakıma meşru müdafaadır bu. Keşke Birleşmiş Milletler, AGİT, Minsk grubu bunu yapsaydı da çatışma olmasaydı. Biz bir insan hakları kurumu olarak bir ülkenin topraklarının başka bir ülke tarafından işgal edilmesi çirkin ve yanlışsa, hukuka aykırıysa toprakları işgal edilen ülkenin kendi hukukunu savunması, işgal edilmiş topraklarından işgalcileri kovmak için kullanacağı bütün mücadele yöntemlerinin meşru olduğuna inanıyoruz. Bunu bütün dünyada da anlatmaya çalışıyoruz. Bu sebepten Azerbaycan ile bizim sadece kardeşlik bağımız olduğu için aynı millet ya da dinden olduğumuz için değil, Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çıkmasını söylemek bunun mücadelesini vermek uluslararası hukuka göre de meşru bir haktır. Yapılması gereken bir işlemdir ve Birleşmiş Milletlerin sorumluluğundadır. Eğer BM veya diğer gruplar bunu yapmıyor ise Azerbaycan’ın bunu yapması en doğal hakkıdır. Uluslararası hukuka, insan haklarına ve evrensel insan hakları beyannamesine göre yapması gereken buydu. Türkiye’nin de ona destek vermesi hukukun ifasıdır. Keşke diğer ülkelerde Türkiye’nin yaptığını yardımı yapsaydı” açıklamasında bulundu.

“AVRUPA’DA GAZETECİLER BU DURUMU HRİSTİYAN ERMENİSTAN VE MÜSLÜMAN AZERBAYCAN ÇATIŞMASI OLARAK ALGILIYORLAR”

Malkoç, “Avrupa basını bunu bir Müslüman-Hristiyan çatışması olarak değerlendiriyor. Böylesine çirkinlik olabilir mi? Bu Avrupa’daki yabancı düşmanlığının, ırkçılığın, İslam düşmanlığının yansımasıdır. Bu durum bütün hukuk normlarına aykırıdır. Avrupa’da gazeteciler bu durumu Hristiyan Ermenistan ve Müslüman Azerbaycan çatışması olarak algılıyorlar. Bunu bu şekilde lanse ediyorlar. İşgal edilmiş topraklardan Ermenilere çıkın deme yürekliliğini ya da o anlamdaki hukuku müdafaa etme yürekliliğini gösteremiyorlar” diye konuştu.

“DEVLETİN KURUMLARI VEYA BURALARDA YÖNETİCİ OLUP GÖREV ALANLARIN KONUŞURKEN 40 DEFA ÖLÇÜP BİR DEFA BİÇMELERİ GEREKİR”

Anayasa Mahkemesi üyesinin yaptığı paylaşalım hakkında da konuşan Şeref Malkoç, şunları söyledi:

“Türkiye, devlet kurumları arasındaki anayasal kurumları arasındaki tartışmalardan çok sıkıntı çekmiş bir ülkedir. Devletin kurumları veya buralarda yönetici olup görev alanların konuşurken 40 defa ölçüp bir defa biçmeleri gerekir. Anayasa Mahkemesi üyesi olmuş birisi. Ne kadar güzel. Yüz binlerce insanın, kamu görevlisinin veya hukukçunun hayal ettiği ve gelmek istediği bir yer. Ama bu görevde bulunan bir insanın davranışlarını kontrol etmesi gerekir. Söyleyeceği sözün, atacağı tweetin ne manaya geldiğini bilmesi gerekir. Türkiye Doğu Akdeniz’de hakkını ve hukukunu koruyor. Libya’da insan haklarını korumaya çalışıyor. Suriye ve Irak’ta terörle mücadele ediyor. Azerbaycan’daki Ermenistan haksızlığına karşı mücadele ederekken bir de Anayasa Mahkemesi üyesi arkadaşımızın attığı tweet ile uğraşacak. Bu Türkiye’ye haksızlıktır. Bu durum Anayasa Mahkemesi’nin kendisine haksızlıktır. Hangi meslek mensubu olursa olsun o kurumun haysiyetini, izzetini ve onurunu korumak onların birinci derecede görevidir.”

“ANAYASA MAHKEMESİNİN İTİBARINI KORUMAK ORADA GÖREV YAPAN ARKADAŞLARIN BOYNUNUN BORCUDUR”

“Bu açıdan Türkiye’de anayasal kuramların birbirileri tartışmasının önüne geçmek gerekir” diyen Malkoç, “Bunun gereği de o kurumlarda bulunanların kahvede konuşur gibi ya da tweet atarken arkadaşı ile muhabbet eder gibi değil de taşıdığı sorumlulukları bilerek bu haklarını kullanmaları gerekir. Sıradan insan değildir bunlar. Anayasa Mahkemesi yüksek yargıdır. Yasama organının ve cumhurbaşkanının tasarruflularını denetleyen bir kurumdur. Burada bulunan arkadaşların sorumluluklarını daha iyi idrak etmeleri gerekir. Anayasa Mahkemesinin itibarını korumak orada görev yapan arkadaşların boynunun borcudur. Geçmişte anayasal kurumların veya devlet kurumlarının birbiri ile yaşadıkları kavganın ıstırabını yaşayan bu millete tekrar bunu çektirmeye kimsenin hakkı yoktur” ifadelerini kullandı.

“ANAYASA MAHKEMESİ GEREKLİ AÇIKLAMAYI YAPACAKTIR VE O ÜYE HAKKINDAKİ TASARRUFUNU HEP BERABER GÖRECEĞİZ”

Türkiye’nin darbelerden çok çektiğini belirten Malkoç, “Darbeyi hatırlatan en küçük ima veya söz karşılığını bulur. Ne demek ışıklar yanıyor? Bu neyin çağrıştırmasıdır? Bu hangi niyetle yapılmıştır Anayasa Mahkemesi açıklama yaptığında bizde bunu öğreneceğiz. Fakat tekrar ediyorum bu millet geçmişte devlet kurumlarının birbiri ile kavgasından çok çekti. Cumhurbaşkanımız hükümet sistemini değiştirip başkanlık sistemine geçtikten sonra devlet kurumları arasındaki kavga asgariye indi. Ama bunu bir Anayasa Mahkemesi üyesinin tetiklemesi, alevlendirmesi niyeti ne olursa olsun bu millete, memlekete ve kendisine haksızlıktır. En büyük haksızlıkta Anayasa Mahkemesine yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi gerekli açıklamayı yapacaktır ve o üye hakkındaki tasarrufunu hep beraber göreceğiz” dedi.

(Yunus Emre Kartal - İbrahim Berat Yılmaz/İHA)