İSTANBUL (AA) - Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nuran Cömert, bu yıl ilkini düzenledikleri "Marmara Ekonomi Kongresi"nin ekonomi konusunda saygın bir platforma dönüşmesini istediklerini belirterek, "Asıl sermayemizin doğal sermayemiz olduğunu göremedik. Bunları pek irdeleyemedik. Toprağın, suyun, çevrenin değerini o kadar çok konuşamadık. İnancım o ki; ekonominin objektif olarak tartışılabildiği ciddi platformlara çok ihtiyacımız var." dedi.

Cömert, İstanbul Yüksek Ticaret ve Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Mezunlar Derneği'nin, üniversitenin Sultanahmet Yerleşkesi Rektörlük binasında düzenlediği "Marmara Ekonomi Kongresi 2019"un açılış konuşmasını yaptı.

Refahın temelinde ekonominin iyi yönetilmesinin yattığını söyleyen Cömert, doğru yönetim için tüm paydaşları kapsayan doğru çözümlerin üretilmesi gerektiğini kaydetti.

Cömert, ekonomik krizlere ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

"Benim aklımın erdiği, etkisini hissettiğim ekonomik krizler 1974'te başlıyor. Sayısı 12'yi aşan ekonomik krizin vurduğu bir bireyim ben. 1974, 1977, 1978, 1979, 1986, 1988, 1991, 1994, 1998, 2001, 2008 ve devamı. Anlayacağınız çok travmam var. Ama umudumu hala kaybetmedim. Bu ülkede o kadar çok kriz yaşadık ki; bizim küçük dünyamızdaki hissettiğimiz sorunların insanların geleceğini tehdit eden başka sebeplerden kaynaklandığını düşünemedik bile.

Asıl sermayemizin doğal sermayemiz olduğunu göremedik. Bunları pek irdeleyemedik. Toprağın, suyun, çevrenin değerini o kadar çok konuşamadık. İnancım o ki; ekonominin objektif olarak tartışılabildiği ciddi platformlara çok ihtiyacımız var. Dilerim çeşitliliğiyle öne çıkan önemli konuşmacılara ev sahipliği yapan bu kongre böyle ciddi, objektif ve ulusal bir platforma dönüşür."

Cömert, Türkiye'de ekonomi ve ticaret eğitimine öncülük etmiş ilk yükseköğrenim kurumlarından olan Marmara Üniversitesi'nin, iktisat, işletme ve siyaset bilimi alanında değerli mezunlar yetiştirmeye devam ettiğini söyledi.


- "Masada mutabakat sağlayarak savaşı bitirmeye çalışıyorlar"


Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Sekreteri Prof. Dr. Kerem Alkin de yaptığı sunumda, ABD'nin 2000'li yılların başında üretimi Çin'e kaydırdığını hatırlatarak, Donald Trump'ın seçimi bu gerçek sayesinde kazandığını söyledi.

Alkin, ABD'nin Çin karşısındaki tutumuna ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bilhassa 2008 küresel finans krizinden sonra ABD, küresel imalat sanayisinde bu kadar alan kaybının kendisi için stratejik bir hata olduğunun farkında. Bu nedenle Trump bir şekilde ekibiyle birlikte Çin ve Avrupa Birliği gibi hala dünya imalat sanayisinde önemli ağırlığı olan ülkelere karşı bir ticaret savaşı süreci yönetiyor.

Fakat yönetilen ticaret savaşı kesinlikle kimsenin kazanamayacağı bir savaş. Ticaret savaşlarında herkes kaybeder. Bu çerçevede Başkan Trump da, Amerikan yönetimi de ticaret savaşlarını çok uzun soluklu devam ettiremeyeceklerinin farkındalar. Ticaret savaşları bir süre sonra bu savaşın bayraktarı olan ülkeye de sanki bazı yararlar getiriyormuş gibi gözükse de bu kadar küreselleşmiş bir dünyada Amerikan ekonomisi için de bazı ciddi maliyetleri ve kayıpları da beraberinde getirir. O nedenle masada mutabakat sağlayarak savaşı bitirmeye çalışıyorlar."


- "Türkiye'nin 2030'da ulaşması beklenen hava yolu taşımacılığı rakamı 196 milyon"


Alkin, Türkiye'nin Libya ile sağladığı mutabakatın Doğu Akdeniz'de enerji kaynaklarıyla ilgili elini güçlendirdiğini ifade ederek, dünyada artan enerji ihtiyaçlarının Akdeniz'de parsellenmiş alanlarını daha önemli hale getireceğini söyledi.

Dünya ekonomisinin lojistik ihtiyacının günden güne arttığını aktaran Alkin, 19 trilyon dolarlık küresel ticaretin kaç milyar metreküp yer kaplayacağını hesaplamanın dahi güç olduğunu söyledi.

Alkin şunları kaydetti:

"Dünya 2100 yılında 63-81 trilyon dolara ulaşması beklenen küresel ticareti neyle, nasıl taşıyacak? Bu nasıl olacak? Asya ile Afrika arasında, 4,9 milyar-4,4 milyar nüfus arasındaki büyük ticaret sıçramasını neyle taşıyacağız? Dünya denizleri, dünya hava yolu taşımacılığı, kara yolu taşımacılığı buna yetecek mi?

Elon Musk tamamıyla havası alınmış çok özel yeraltı tünelleriyle (Hyperloop), bir yerden bir yere insan ve mal taşımacılığı üzerine çalışıyor. Önümüzdeki dönemde dünyadaki petrol ve doğalgaz boru hatlarının yanı sıra toprağın altından giden, Afrika ile Asya'yı birbirine bağlayan bu tür havası alınmış tüpler mi olacak? Bu tüplerle, inanılmaz hızlarla biz mal ve insan mı taşıyacağız? Çünkü geleceğe ilişkin rakamlar çok yüksek. Örneğin Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliğinden (IATA) rakamlarına göre sadece Türkiye'nin 2030'da ulaşması beklenen hava yolu taşımacılığı rakamı 196 milyon. Bunu dünya ölçeğinde düşünün. Mevcut taşımacılık sistemlerimiz ihtiyacı karşılayamayacak, çok farklı yöntemleri göreceğiz gelecekte."


- "Yüzde 2,5 dünya ekonomisi için bir resesyon eşiğidir"


Etkinlikte Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Iktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Devrim Dumludağ'ın moderatörlüğüyle düzenlenen "2019 Yılı Dünya ve Türkiye Ekonomisinin Değerlendirilmesi" panelinde konuşan Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ise, ABD ile Çin arasında başlayan ticaret savaşlarının dünya ekonomisindeki büyümenin yavaşlamasına sebep olduğunu belirterek, "Dünya ekonomisi 2008 krizinden sonra en düşük büyümeye geldi 2019'da. Yüzde 3'lere geriledi. 2008'de de bir yüzde 3'e gelmişti. Arkasından o kriz dediğimiz döneme girdik. Yüzde 2,5 dünya ekonomisi için bir resesyon eşiğidir, o eşiğe gelmiş bir dünya ekonomisi var. 2019 tahminleri de oraya geldi." diye konuştu.

Dünyadaki merkez bankalarının 2019 başından itibaren ekonomiler daha kötü olmasın diye faiz indirimlerine başladığını anlatan Aslanoğlu, gelinen noktada ticaret savaşının devam etmesi halinde dünya ekonomisinin sıkıntı çekeceğini kaydetti.


- "Çok yakında bir dijital para savaşı olacak"


Aslanoğlu, ABD-Çin ticaret savaşlarında ilk ateşkesin sağlandığını belirterek, şu yorumları yaptı:

"İki ülke arasında tarihi bir birincilik savaşı var. Şu anda bu ticaret savaşlarında anlaşmanın 1. fazı gerçekleşti. Bu bir ateşkes. Amerika ile Çin arasında uzun yıllar sürecek bir mücadele var gibi görünüyor. Amerika dünyanın en büyük ekonomisi, Çin ikinci.

Amerika yerini kaptırmak istemiyor, Çin Amerika'nın yerini almak istiyor. Bu mücadele böyle bir anlaşmayla bitecek gibi değil. Bu gerçekçi değil. İdeoloji savaşı var, teknoloji savaşı var çok yakında bir dijital para savaşı olacak. Böyle bir döneme giriyoruz. Ama ABD seçimlerinden sonra bu savaş öyle ya da böyle devam edecek. Trump seçilirse daha sert, bir demokrat seçilirse biraz daha yumuşak bir savaş olacak. 2020'nin sonunda bu savaş öyle ya da böyle hızlanacak."


- "Türkiye'nin kur riskini azaltması gerekiyor"


Aslanoğlu, Yeni Ekonomik Program'da 2020 büyüme hedefinin yüzde 5 olduğunu belirterek, 3 yıl içinde cari açığın sıfıra indirilmesinin hedeflendiğini kaydetti.

Bunun mümkün olabilmesi için Türkiye'nin yatırımları ve tasarrufu artırması gerektiğini anlatan Aslanoğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin kur riskini azaltması gerekiyor. Dolayısıyla kura baskı yapan cari açık, dış açık sorununu çözmesi gerekiyor. Dövize talep yaratan en büyük kaynak. Çünkü o talep sürekli borcu da artıran bir sonuç getirdi. Bir ülkenin cari açığı demek yatırımlarının tasarruflarından yüksek olması demektir. Ülke tasarrufların üzerinde yatırım yapıyorsa bu aradaki farkı finansman sağlıyordur, o da işte bütçe açığıdır, cari açıktır.

Türkiye olarak başarmamız gereken yatırım yapmak. O yatırımı da kendi kaynaklarımızla yapmaya çalışacağız, tasarruf edeceğiz. Tasarruflarımızla yatırım yapacağız, rekabet gücümüzü artıracağız. İhracatımızı artıracağız. Az tüketeceğiz, çok üreteceğiz ve yavaş yavaş fazla vermeye başlayacağız. Başarmamız gereken şey bu."

Aslanoğlu, Türkiye'nin 2020 büyümesinde iç talebin ön plana alındığını ifade ederek, "Biz eğer tasarrufları artıramadan yatırımları artıracaksak cari açığımızı artıracağız demektir. O açıdan bu değişimin çok iyi kurgulanması gerekiyor. Gelecek yıl biz ekstra bir jeopolitik risk yaşamazsak Türkiye açısından ekonomide reform için biraz nefes alacağımız bir zaman olacak. Yani dünyanın biraz bize müsaade edeceği, finansal piyasaların bir süreliğine de olsa iyi seyredeceği ortamda belki biraz da kaynak girişi sağlayabiliriz. 2020'de değişime odaklanmamız lazım. Çünkü 2020 sonrası daha sıkıntılı olabilir."

Türkiye'nin ihracatta güçlü olduğu inşaat demiri, örme halı, mensucat, mermer, otobüs üretimi gibi sektörlerin sayısını artırması gerektiğini anlatan Aslanoğlu, bu alanlarda daha katma değerli üretime geçilmesinin elzem olduğunu söyledi.