GİRESUN (AA) - Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Hiç kimseye bağlı kalmadan tüm alanlarda, havada, karada, denizde bu toprakların savunulması için, etkili bir şekilde savunulması için ihtiyacımız olan teknolojisi yoğun ürünlerin tamamını geliştirme aşamasındayız." dedi.

Canikli, kentteki düğün salonunda düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Divan Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2002 yılında Türkiye'nin çok basit silah ve mühimmat dışında özellikle teknoloji içeren, başta terörle mücadele olmak üzere ihtiyaç duyduğu imkanların, silah sistemlerinin hiçbirisine sahip olmadığını söyledi.

İhtiyaç olduğu zaman peşin parayla dahi bu silah sistemlerinin müttefiklerden alınamaz halde olduğuna dikkati çeken Canikli, şöyle devam etti:

"Parasını peşin gönderiyorduk ama satın alamıyorduk, vermiyorlardı, satmıyorlardı, tam ihtiyacımız olduğu anda, tam terörün saldırıya geçtiği, terörle mücadele için bu topraklara zarar vermemesi için mücadele etmemiz ve onlara ihtiyaç duyduğumuz anda müttefiklerimiz bazen açık, bazen örtülü şekilde Türkiye'ye ambargo uygulamaya başladılar ve halen belli silah ürünleri ve sistemleri için bu ambargo devam ediyor.

Onlar ambargo uyguladı, biz yenisini geliştirdik, onlar satmadılar, peşin parayla vermediler, terör örgütlerine verdiler, biz daha iyisini geliştirdik her alanda. Hep söylediğimiz bir örnek var, onu da tekrarlamak istiyorum, biz 2003-2004 yıllarında terörle mücadelede çok etkili bir şekilde kullanma imkanı olan insansız hava araçlarını İsrail'den satın aldık. Çok büyük paralar ödedik, İsrail'den satın aldık ama hiçbir zaman etkili bir şekilde kullanamadık."

Canikli, Kuzey Irak'ta o insansız hava araçlarının elde ettiği istihbarat üzerine hava harekatları düzenlendiğini anımsatarak, İsrail'den satın aldıkları İHA'ların verdiği istihbarata dayanarak yapılan bombalamaların önemli bölümünün isabetsiz olduğunu sonradan anladıklarını söyledi.

Canikli, "Sonradan anladık ki dağı, taşı bombalamışız aslında, neden? Çünkü bu İHA’ların ürettiği enformasyon, bilgi bir süzgeçten geçerek yani İsrail'in süzgecinden geçerek Türkiye'ye aktarılıyordu, istenilen şekilde aktarılıyordu, istenildiği kadar aktarılıyordu, kontrol bizde değildi." dedi.

Bugün dünyanın en teknolojik insansız hava aracını yüzde 100'e yakın oranda yerli ürettiklerine dikkati çeken Canikli, şunları kaydetti:

"Şu anda terörle mücadelede inanılmaz şekilde etkin bir şekilde kullanıyoruz ve başarıda özellikle BAYKAR’ın ürettiği insansız hava aracının silahlı ve silahsızının çok önemli bir faktör olduğunu söylememiz gerekiyor ve bu geliştirmeyi yapan arkadaşlarımıza da bu ürünü üreten ve Türk Silahlı Kuvvetlerine bu mücadeleyi, bu güçlü mücadeleyi yapma imkanı sağlayan arkadaşlarımıza da teşekkür ediyoruz buradan."

Yurt dışı ziyaretlerinde, gezilerinde hemen hemen tüm ülkelerin silahlı İHA’yı satın almak istediğine işaret eden Canikli, bunun gurur verici bir tablo olduğunu vurguladı.

- "İnsanın hayallerini zorlayacak ürünler geliştiriyoruz"

Nurettin Canikli, insanların hayallerini zorlayacak ürünler geliştirdiklerini belirterek, "Hiç kimseye bağlı kalmadan tüm alanlarda, havada, karada, denizde bu toprakların savunulması için, etkili bir şekilde savunulması için ihtiyacımız olan teknolojisi yoğun ürünlerin tamamını geliştirme aşamasındayız. Özellikle insansız hava araçları konusunda teknolojiyi yakaladık." şeklinde konuştu.

Savunma ürünlerinin katma değer ve teknoloji gerektirdiği için yüksek fiyatlarla ihraç edilebildiğini, ülke ekonomisine inanılmaz katkı sağlandığını vurgulayan Canikli, şu bilgileri paylaştı:

"Şu anda savunma alanında faaliyette bulunmak isteyen firma sayısında adeta patlama yaşandı, çok ciddi, orada da özel sektörle birlikte bu işi götürüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfının savunma şirketleri var, yine Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde bu işi yapan Makine Kimya Enstitüsü var, fabrikalar var ama bunun ötesinde özel sektörün dinamizmini de biz bu sürece en yoğun şekilde katmak istiyoruz ve katıyoruz. Onlarla birlikte bu işi götürüyoruz, bu da son derece önemli. Olabildiği ölçüde tabana yayılırsa yani savunma alanında faaliyette bulunmak isteyen, üretim yapmak isteyen, katkı vermek isteyen firmaların sayısı arttıkça biz bu projeleri hem daha çok kısa sürede sonuçlandırırız hem de çok etkili silah sistemlerini yapma imkanımız olur ve şu anda o noktadayız, onlarla birlikte bunu götürüyoruz."

Milli Savunma Bakanı Canikli, müttefiklerinin, bölücü terör örgütü PKK'nın parçası, Suriye kolu PYD’ye en gelişmiş silah sistemlerini verdiğini belirterek, "Bugüne kadar Amerika, müttefikimiz, NATO’da birlikte aynı ittifak içinde, aynı savunma ittifakı, aynı hedef için birlikte faaliyette bulunduğumuz Amerika, bu terör örgütüne şu ana kadar 3 bin 500 tırdan fazla silah, araç ve mühimmat desteği verdi ve sağladı." ifadelerini kullandı.

Bunların önemli bölümünün son derece sofistike ve yoğun teknoloji içeren silahlar olduğuna dikkati çeken Canikli, "Bir kısmını da biz parayla satın alamıyoruz, bize parayla satmadığı silah sistemlerini bedava veya ücretsiz olarak terör örgütüne veriyor." diye konuştu.

- "Terör örgütüne 3 bin 500 tırdan fazla silah desteği sağlamıştır"

Canikli, Rakka operasyonundan sonra, DEAŞ’ın temizlenmesinin ardından kentteki meydanlara terör örgütü elebaşı posterlerinin asıldığını anımsattı.

"Halbuki görünürde 'SDG' adı altında terör örgütüyle bağlantısı olmayan bir yapı tarafından bu operasyon yapıldı." diyen Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Amerika’nın desteğiyle yani Rakka’nın DEAŞ’tan temizlenmesi operasyonu ama biz dedik ki her zaman: 'SDG, bir maskedir, esas bunun alında yatan terör örgütüdür, maskeyi kaldırdığınızda bölücü terör örgütü çıkar. Buna dikkat edin ve şu anda siz aslında terör örgütüyle arazide ittifak halindesiniz.' dedik Amerika’ya. Bugün bu, çok net bir şekilde artık ispat edilmiş, ortaya çıkmış durumda. Bununla ilgili sayısız bilgi, belgeyi aktardık ama dünyanın gözü önünde Rakka’da bir kez daha YPG’nin aslında PKK bölücü terör örgütünün Suriye uzantısı olduğu en ufak bir tartışmaya meydan vermeyecek netlikle ortaya çıkmıştır. O, bir terör örgütüdür ve o terör örgütüne bugüne kadar 3 bin 500 tırdan fazla silah desteği sağlamıştır."

Canikli, bu silahların terör örgütüne gittiğini ve er veya geç Türkiye’ye karşı kullanılacaklarına dikkati çekerek, bunun birinci derece sorumlusunun Amerika olacağını anlattı.

Canikli, şöyle konuştu:

"Sayısız kere izah ettik, özel görüşmelerde, halka açık ortamlarda, her yerde, 'O terör örgütüdür, terör örgütüne destek veriyorsunuz, terör örgütüyle ortaklık yapıyorsunuz, böyle bir şey olmaz.' dedik ama bir mazeret söylediler, birtakım gerekçeler ifade ettiler. Böyle bir şey olduğunda ki onun işaretleri ortaya çıkmaya başladı, zaman zaman operasyonlarda bu silahlar ele geçiriliyor, bizim güçlerimiz tarafından ele geçiriliyor."

Hem Suriye hem de Irak'an DEAŞ’tan büyük oranda temizlendiğine işaret eden Canikli, "YPG’ye silah verilmesinin gerekçesini DEAŞ’la mücadele olarak gösteriyordunuz, öyle söylüyordunuz bugüne kadar, şu anda DEAŞ da büyük oranda bitti, temizlendi, bundan sonra niye silah yardımı yapıyorsunuz? Hangi gerekçeyle? Gerekçeniz DEAŞ’la mücadeleyse DEAŞ terör örgütü artık büyük oranda hem Irak’ta hem Suriye’de artık varlık gösteremez hale geldi. Artık bundan sonra verilecek olan her silah, doğrudan Türkiye’yi hedefleyen, hedefleyecek şekilde terör örgütüne silah vermek anlamına gelir. Başka bir izahı yok." değerlendirmesinde bulundu.

Olan biteni takip ettiklerini belirten Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hazırlıklarımızı da tedbirlerimizi de bütün bu terör örgütlerinin sahip olduğu silahların bir gün Türkiye’ye yöneleceği ihtimali üzerine kuruyoruz ve oturtuyoruz, tedbirleri ona göre alıyoruz ve bunları Allah’ın izniyle büyük bölümünü kendi yüzde 100 yerli savunma teknolojisiyle gerçekleştiriyoruz. Eğer bize orada ambargo uygulayarak Türkiye’yi zor durumda bırakma hesabı yapanlar varsa böyle bir hesap içinde hiç olmasınlar, böyle bir hesaba girmesinler.

Bugüne kadar hesaplar şaştı, bunu görüyoruz. Bugüne kadar yoksa bölgede siyasi dizayn yapılmış olacaktı, ülkelerin haritaları yeniden belirlenmiş olacaktı. Türkiye de dahil olmak üzere, içinde Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkenin coğrafyası değişmiş olacaktı ama oyunları, hesapları beklediği gibi olmadı. Hesapları, oyunu bozan Türkiye’dir, Türk milletidir."

(Sürecek)