Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, dağda öldürülen siyahi teröristin ifşa olmaması için Murat Karayılan ve Fehmi Atalay’ın özel talimatlarına rağmen cesedinin kaçırılamadığını açıkladı.
Gece 03.30’da helikopterlerle Doçkalarının üzerine inerek başlayan Çukurca Çağlayan bölgesindeki Han Tepe, Seni Tepe, Dağbaşı Tepe ve Kale Tepe operasyonları genişleyerek devam ettiğini belirten ve sadece bu bölgede şu ana kadar PKK’nın dağ kadrosundan 267 teröristin ölü olarak ele geçirildiğini belirten Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, “Bu rakamlara PKK’lıların çekerek kaçırdıkları ve adı bilinmez yerlere gömdükleri ölü teröristler ve yaralıları dahil değil. Yapılan arazi aramalarında kurda kuşa yem, kaya yarıklarına sokuşturulmuş, uçurumlardan atılmış, 30-40 santim kazılan çukurlara gömülmüş teröristlere rastlanıyor. Irak’a kaçırdıkları yaralı teröristler de bu rakamlara dahil değil, bu yaralılardan sonradan ölenler de” dedi.
Üreyen bu operasyon sonuçlarıyla PKK’nın varlık, iddia, güç ve propagandasını dayandırdığı dağ kadrosunun çok büyük bir darbe aldığı, moral çöküntüsüne girdiği, kış tertiplenmesine istediği gibi geçemediği ve bölge insanı üzerinde arzu ettiği baskı ve tehdidi tam oluşturamadığı anlaşılıyor” açıklamasında bulunan Abdullah Ağar, bugün itibariyle sadece Hakkari bölgesinde ölü ele geçirilen dağ kadrosuna ait terörist sayısının 387’ye ulaştığını kaydetti.
4 Ekim’de ikinci aşaması başlayan Çağlayan bölgesi operasyonlarının Çilekli Tepe’ye ve doğu uzanımındaki Kovan Tepe, Zengil Tepe, Handana Tepe bölgelerine doğru genişlediğini, burada da komandoların tespit ettikleri ve temas sağladıkları teröristleri vurduğunu söyledi. Ağar “Bu operasyonlar sırasında baş yılan Murat Karayılan’ın PKK telsiz çevrimlerine girip konuştuğu tespit edildi. Bu konuşmalardan biri oldukça ilginç ‘oraları da kaybederseniz bölgedeki bütün kış tertiplenmeniz berbat olur.’ Kaybettiler. PKK’lı teröristler ise, pek çok kereler ‘mühimmatımız, yiyeceğimiz kalmadı’ tarzında feveranlarda bulundular. Ki bu konuşmalar, PKK’lıların telsiz çevrimlerinde öyle kolay kolay kullanmaya cesaret edebildikleri cümleler değil” diye konuştu.
“Mehmetçikleri şehit eden küçük ama çok etkili Amerikan yapımı el bombalarına ne demeli?”
PKK’nın “IŞİD ile savaşacağız” yalanıyla yanına çektiği İranlı askerin dağda teslim olduğunu belirten Ağar İranlı askerin, “Beni ‘DEAŞ’la savaşacağız’ diye İran’da kandırdılar, buraya getirdiler.” dediğini belirterek, 3 gün önce mühimmatlarıyla birlikte ele geçirilen 120’lik havanın Amerikan malı olduğunu söyledi. Ağar “Mühimmatları gün yüzü görmemiş, pırıl pırıl. Hadi PKK’nın elindeki menşei belli, vereni belirsiz, doğu bloğu kökenli sofistike ve ağır silah sistemlerini (güdümlü uçaksavar-cornet ve tanksavar füzeleri-SA serisi ile Doçkaları) anlıyoruz da, bunlar biraz ayıp olmuyor mu? Havan zaten çok etkili, bir de raylı sistem, dağın içinden. Bir de bu ve benzer havanları, hemen her gece sınırın öte yanına kurup dağlarındaki üs bölgelerimizi ateşe tutuyorlar. Peki, Mehmetçikleri şehit eden küçük ama çok etkili Amerikan yapımı el bombalarına ne demeli? PKK’lı teröristler bir de bunları çorapla ya da sapanla çok daha uzağa atabiliyorlar. Suriye ve Irak’taki Kızılderililerden öğrenilen tam bir uzun bacaklı taktiği. Hemen aklıma gerçek Kızılderililerin bir atasözü geliveriyor ‘eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir.’ ‘Uzun bacaklı’ deyince, bu seferde aklıma Irak kabinesinde İngiliz pasaportu taşıyan en az 10 Iraklı bakan geliyor. Bir de İran-ABD ve İngiltere etkisi ve güdümündeki Irak Temsilciler Meclisinin aldığı Başika kararı. Mehmetçik bu el bombalarından yüzlercesini ele geçirdi. Tabii bir o kadarını da tepesine yedi. Bir de drone meselesi var. Bizim Mehmetçikler dronelarını dağda tek tek uçurabilirken, PKK 5 dronu aynı ayda uçurabiliyor. Hem de tek bir kumandayla. Bu sistemin Suriye ve Irak’ta görev yapan ABD Özel Kuvvetlerinin elinde olduğu biliniyor” diye konuştu.

“SİYAHİ TERÖRİSTİN CESEDİNİ KAÇIRMAK İÇİN TERÖRİSTLER, PEK ÇOK KERE HAMLE YAPMIŞLAR”
Siyahi bir PKK’nın fotoğrafını gösteren Abdullah Ağar “Fotoğraftan anlaşıldığı kadarıyla siyahi bir PKK’lı. Mehmetçik Kale Tepe’nin eteklerine sermiş. Meskun mahal çatışmalarındaki yabancı uyruklu keskin nişancılardan sonra, bu da ilginç bir ölü terörist. Bu teröristin ifşa olmaması için bizzat baş yılan Karayılan ile yavru yılan Fehmi Atalay’ın kesin talimat verdiği söyleniyor. Bu teröristin cesedini kaçırmak için teröristler, pek çok kere hamle yapmışlar. Ancak başarılı olamamışlar. Almaya gelenler de siyahi teröristin yanında kalakalmışlar. Bir de fotoğraflarda görülen anti personel İtalyan mayınları eskilerinden çok farklı. Geçmiş yıllarda ele geçen İtalyanlar topuk kopartan cinsiydi, genellikle tek bir Mehmetçiği şehit ediyordu. Bu İtalyan antipersonel mayınlar patladığında geniş bir alanı etkiliyor. Doğal olarak da o geniş alanın içindeki bütün Mehmetçikleri. PKK’lılar kamplarına Yunan tanrısı Apollon’un ismini vermişler. Marksist-Leninist-ateist oldukları iddiasından sonra çok tanrılı eski Yunan ekolüne geçmişler de haberimiz olmamış” şeklinde konuştu.

“PKK’NIN ELİNDEKİ BATI AVRUPA VE ABD MENŞEİLİ SİLAH VE MÜHİMMATLAR TERÖRLE MÜCADELEMİZİ BİREBİR ETKİLİYOR”
Teröristlerin elinde bulunan ve Türk güvenlik güçlerine ve vatandaşlara karşı kullanılan silahlara ilişkin de bilgi veren Ağar “12,7 mm’lik, 14,5’luk gövde bölen Doçkaları görmeye alışmıştık ya, şu çıkan 23,5 mm’lik Doçka azmanına ne demeli? Doçka teröristlerin elindeki en etkili yatık mermi yollu uçaksavar silahı. Bir insana geldiği zaman gövdesini ikiye bölebiliyor. Bu silahı pek çok dünya ordusu kullanıyor. Çukurca operasyonunda ele geçirilen bu silah ise çok özel. 12,7 ya da 14,5 mm’lik terörist uçaksavarlarından çok daha büyük, çok daha etkili. Diğerlerin neredeyse dört katı büyüklüğünde çap çarpanına ve etkisine sahip. Ele geçen bu Doçka uçaksavar da çok ilginç, çift namlulu. Bu çap ve kalibrelerde 12,7’lik-14,5’luk-23,5’luk onlarca Doçka ele geçti. Ele geçen yüzlerce roketi, biksiyi, akbikiyi, keleşi, M-16’yı, onbinlerce mermiyi, tonlarla anlatılan patlayıcıyı, binlerle anlatılan fünyeyi saymıyorum bile. Özellikle binlerce fünye, binlerce patlama demek. Aynı İstanbul’da, Ankara’da, Gaziantep’te, Diyarbakır’da, Kahramanmaraş’ta, Elazığ’da, Van’da, Mardin’de, Diyarbakır’da olduğu gibi. Bu silah şu ana kadar dağda hiç görülmemişti. 102 mm’lik çok namlulu terörist roketatarı ÇNRA. Bölge hedeflerine karşı çok etkili. Hedefe oturduğunda çok büyük hasar ve zayiat verdiriyor. Özellikle ayakta olan hedeflere. Pek çok mühimmatıyla birlikte ele geçirildi. Buraya kadar geçmişken DSG-YPG’nin elindeki Amerikan Özel Kuvvetlerinin envanterinde bulunan ve PKK’nın Suriye uzantısı DSG-YPG’ye verildiği söylenen FGM-148 Javelin güdümlü tanksavar füze sistemlerine atıfta bulunmakta fayda var. Bu gelişmiş silah sisteminin özelliği parabolik uçuş yapması, tankı ya da zırhlı aracı görünen en zayıf yerinden yani tepesinden vuruyor. Öte tarafıyla bu güdümlü tanksavar füzeleriyle ilgili çok önemli bir sorunumuz daha var. Onlar da DSG-YPG’in elinde olan Milan tanksavar güdümlü füzeleri. Bu silahlar Fransız-Alman ortak yapımı. Membiç cebinde Fırat Kalkanı Harekatını icra eden tanklarımızdan birinin bu silahla YPG tarafından vurulduğu iddia ediliyor. Kısaca PKK’nın elindeki Batı Avrupa ve ABD menşeili silah ve mühimmatlar terörle mücadelemizi birebir etkiliyor, Mehmetçiklerimizin şehit ya da gazi olmasına neden oluyor. DEAŞ’la mücadele gerekçesiyle ya da maske mazeretiyle PKK’nın Suriye ve Irak uzantılarına verilen bu silahlar DEAŞ yerine Mehmetçik’e çevriliyor. Doğu Bloğu menşeili silahlar onlarca yıldır terör örgütlerinin elinde kendini gösterirken, artık Batı menşeili silahlar da terör örgütlerinin elinde boy gösteriyor. Hem de gözlerimizin içine baka baka. Bu silahların envanterinin Batı ülkeleri tarafından çok iyi tutulduğu biliniyor” açıklamasında bulundu.
(İHA)