DÜZCE (AA) - ÖMER ÜRER - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığına düzenlenen saldırıda şehit olan 3. Sınıf Emniyet Müdürü Ufuk Baysan'ın ailesinin acısı, aradan geçen 4 yıla rağmen tazeliğini koruyor.

Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına düzenlenen hava saldırısında şehit düşen Baysan'ın babası Ramazan Baysan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşadıkları acıyı unutmanın çok zor olduğunu dile getirdi.

Hain kalkışmada evladını kaybeden anne-baba olarak içlerindeki acının asla dinmeyeceğini belirten Baysan, "Oğlumun bize gurur veren şehitliğinin üzerinden 4 yıl geçti ama çok zor, acısını çeken bilir. Günlerin geçmesi acısını azaltmıyor. Aksine daha özlemli ve hasretli oluyor. Bizler çocuklarımızın hasretiyle, torunlar babalarının hasretleriyle günler geçip gidiyor." dedi.

- "Geçen zaman pek bir şey unutturmuyor"

Oğlunun acısını asla unutamayacaklarına değinen Baysan, şöyle konuştu:

"Evlat acısı öyle bir şey ki aslında bakıldığı zaman mutluyuz, bir gurur kaynağı ama çocuklar anne babalarının bir yarası. Geçen zaman pek bir şey unutturmuyor. Attığım her adımda 4 sene geçmesine rağmen çok zor geliyor. Nereye gidersem gideyim onun hatırası, gölgesi benimle beraber. Zaman acıları çözer diyorlar ama bazı acılar çözülmüyor."

Oğlunun şehit olması kadar FETÖ yapılanmasının ihanetine de bir o kadar üzüntü duyduğunun altını çizen Baysan, böylesi ihanete uğramanın kendisini kahrettiğini vurguladı.

"Beraber vatana hizmet eden arkadaşların tarafından ihanete uğruyorsun." diyen baba Baysan, şöyle devam etti:

"Bakıldığı zaman birçoğu belki de içimizde geziyor. Evlatlarımızın, torunlarımızın katilleri gerçek cezayı aldıkları zaman ben o zaman teselli bulabilirim. Gerçekten cezalarını almaya başladılar. Mahkemeleri devam edenler de var. Kolay değil tabii ki hepsini teşhis edip ceza vermek ve biraz da zamana ihtiyaç var. Devlete ve kendi arkadaşlarına yaptıkları ihanetin bedelini ödemeli. Başka türlü şehit ailelerinin veya sivilde hayatını bu uğurda kaybetmiş insanların ailelerinin huzura ereceklerini sanmıyorum. Bu şekilde şehit olması bizim acımızı birazda olsa yatıştırıyor. İhanet eden birisi olarak anılsaydı ben çoktan ölürdüm. Hain cümlesiyle anılmak apayrı bir şey, Allah korusun."

Oğlunu mesleğe başlarken asla ihanet etme diye öğütlediğini anlatan Baysan, "Ben oğlum mesleğe başlarken 'Ağaca yaslanma çürür, insana yaslanma ölür.' diye öğütledim. 'Yasa, kanun neyi emrediyorsa onun dışına çıkma.' dedim. Ben zannediyorum ki o konuda çok titizdi ve hassastı. İnsanların fikri nedir bilemiyorsun. Beraber yemek yiyip içtiğin ve sırası geldiğinde canını teslim ettiğin insan, zamanı gelince sana sırtını dönüyor." diye konuştu.

- "Çocuğumla gurur duyuyorum"

Anne Hanife Baysan da çocuğuna doyamadığını ve acısının asla dinmediğini gözyaşlarıyla anlatarak "Her geçen gün çocuğum burnuma daha çok koyuyor. Ben kendim hasta oldukça seviniyorum. Belki ölürüm de oğluma yakınlaşırım diye düşünüyorum. Ölümden korkmuyorum sırf gideceğim, onu göreceğim diye. Her geçen gün daha çok acı veriyor bana." ifadelerini kullandı.

Oğlunun çok vefalı ve çalışkan olduğunu vurgulayan anne Baysan, şunları kaydetti:

"Hep alnımız dik geziyoruz. Böyle olmasaydı da diyoruz. Çocuğumla gurur duyuyorum. Şerefli bir ölüm aldı. Şehit deniyor ona, hain deselerdi kahrolurduk. Eşim çocuklarımıza örnek olmak istedi hep. Çocuklarımız da babayı örnek aldılar. O yönden içim rahat."