AK Parti Meclis Grup Başkanı Mehmet Naci Bostancı, “Yüz yıllık Meclis tarihinin 18 yılında AK Parti olarak demokrasimize, cumhuriyetimize, toplumumuza, her bir insanımıza daha iyi bir hayat, daha iyi bir dünya sunma yolunda çalıştık, emek verdik” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, TBMM’nin açılışının 100. yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplandı. Partisi adına Mecliste konuşan AK Parti TBMM Grup Başkanı Mehmet Naci Bostancı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin nice asırlar millet iradesinin tecelli ettiği yasama kudreti olarak yoluna devam edeceğini belirterek, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı. Bostancı, siyasetin rekabet kadar uzlaşma karakterinin de demokrasiler için önemli olduğuna dikkat çekerek, “Uzlaşmasız rekabet demokrasilerin ortak kadere halel getiren karanlık yanlarını açığa çıkartır. Buna karşı dikkatli olmak tüm siyasetlerin en temel görevidir. Demokratik zemini hassasiyetle muhafaza etmek ortaklığımızın sigortasıdır. Her türlü şiddet ve terör demokrasinin en büyük düşmanıdır. Özgürlüğün, fikir namusunun yanında olanların mutlaka en baş görevlerinden birisi demokrasinin üzerindeki terör ve şiddet hayaletine açıkça tavır almaktır” ifadelerini kulandı.

Yüz yıllık Meclis tarihinin 18 yılında AK Parti olarak demokrasiye, cumhuriyete, topluma, her bir insana daha iyi bir hayat, daha iyi bir dünya sunma yolunda çalıştıklarını ve emek verdiklerini kaydeden Bostancı, “Yapılanları takdir için bilmek yetmiyor, aynı zamanda hakkaniyetli olmak gerekiyor. Her adımda ülkemizin tarihi birikimini gözlemlerken aynı zamanda gelecekte üstümüze düşen onurlu görevlerin muhasebesini yaptık. Bir gözümüz geçmişte, diğeri gelecekte oldu. En temel ilkemiz her zaman kusurlarımızı azaltmak, meziyetlerimizi artırmaktır. Elbette dün eleştirildik, yarın da eleştirileceğiz. Ülkemizin toplum çıkarları adına yapılan her eleştirinin başımızın üstünde yeri, mikro çıkarların aracı kılınmış eleştirilerin de aklımızda bir karşılığı ve kıymeti var. Demokrasimiz adına önemli bir hususun altını çizmek isterim. Demokrasiler için en büyük tehlike onun düşmanları değil, gerçek olamayacak kadar naif demokrasi tanımları ve buna temellenmiş hayali eleştirilerdir. Öyle mükemmel demokrasiler öne sürülür ki onlar ancak tabiri caizse göklerde var olurlar ve asla yeryüzüne inmezler. O yüzden rekabet ve eleştirileri siyaset sanatının imkan zemininde yapmak, gerçeklikten asla kopmamak, demokrasimizi hassasiyetle ihtimam göstermenin önemli bir ilkesidir” açıklamasında bulundu.

Bostancı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişten sonra Cumhur İttifakı olarak durduğumuz yer, güçlü bir Meclis olarak yasama faaliyetlerinin ülke meselelerine çözüm istikametinde yürümesi, bunun tüm partilerin katkı ve katılımlarıyla gerçekleştirilmesidir. Yüz yıl önce milletimizin istiklal mücadelesinin kalbi olan Meclis, 15 Temmuz hain darbesinde de bir kez daha direnişin ve darbecilere meydan okumanın asil adresi oldu. Bugün yasama faaliyetlerinin yegane mekanıdır ve kudretini toplumun tüm iradesinin sürece muhafaza ettiği hayati vasfından almaktadır. Önümüzde yeni bir yüzyıl uzanıyor. İletişim ve teknoloji alanındaki muazzam gelişmeler toplumsal ilişkileri ülkelerin yapılarını küresel düzeyde sermayenin ve emeğin akışını radikal bir şekilde dönüştürüyor. Siyasal toplumun imkanları araçları iktidar ve ideoloji ilişkileri yeni anlamlar kazanıyor. Vicdan, hakkaniyet, insanlık gibi değerler yeniden daha güçlü örgütlenmiş çıkar ağlarının karşısında kendini yükseltecek araçlara ve iş birliklerine daha fazla ihtiyaç duyuyor. Geçmiş asırlarda köleciliğin, esir ticaretinin yükünü taşıyanlar bugün mültecilere karşı aynı mirasın sürdürücüsü olarak tarih sahnesine çıkıyorlar. Aydınlanma ve pozitivizmin modernleşmeye katkılarını iyi biliyoruz fakat sosyal darwinizm, ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, büyük çıkar savaşları gibi tabiat karşısında efendi insan anlayışının istismarcı perspektifinin de ne tür felaketlere yol açtığını hep birlikte görüyoruz. Dünya küçük ve herkesin kaderi geçmiş hiçbir dönemde olmadığı kadar ortak. Tarihin öğreticiliğinde geleceğe yürüyen Türkiye, kendi içindeki anlaşmazlıkları büyük ideallerle uzlaşmaya dönüştürmek kapasitesine sahip bir ülkedir. Meclis’in 100. yılını kutladığımız şu günde kader ortaklığımızı öne çıkartacak bir dil ve yaklaşım dünyanın vicdanı ve aydınlık yüzü olmaya aday ülkemizin geleceğe selamı olacaktır.”

Küresel ölçekteki bir salgın sürecinde bu töreni yaptıklarının altını çizen Bostancı, “Ülkemiz, salgın sonrası dünya için hem içeride hazırlığı ve mücadelesi hem dışarıda küresel dayanışmaya verdiği destekle ön alıyor. İnsanoğlu bu salgını mutlaka yenecektir fakat bu dünyada ancak tabiatla barışık bir şekilde yaşamanın mümkün olduğunu da bu acı dersle birlikte öğrenecektir. 100. yıl dolayısıyla Meclis Başkanı akşam 21.00’de tüm ülkede İstiklal Marşı okuma çağrısında bulunmuştur. Bu güzel ülkemizin istiklali için her alanda güçlü olması gerektiği ilkesi doğrultusunda ona liderlik yapan Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanı doğal olarak bu çağrıyı cevaplayacaktır. AK Parti olarak aynı doğrultuda tam bir katılım göstereceğimizi beyan ederken herkesi anılan saatte İstiklal Marşı söylemeye davet ettiğimizi bildirmek isterim” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

(İlker Turak - Ömer Çetin /İHA)