TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Amaçlarının ticareti ve yatırımları artırmak olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Ülkede daha fazla huzur ve zenginlik isteniyorsa, bunun yolu daha fazla ticaretten geçiyor" dedi.

Sözlerine devam eden Hisarcıklıoğlu, "İşte Avrupa'yı görüyorsunuz. Bin küsür sene savaşıp durdular. 2 büyük dünya savaşı çıkardılar. Sonra baktılar, bu işin sonu gelmeyecek ekonomik birlik kurdular. Aralarındaki ticareti artırdılar"diye konuştu.

Refahı topluma yaymanın ve kalıcı hale getirmenin yolunun ticaret ve girişimcilikten geçtiğini savunan Hisarcıklıoğlu, bu konuda herkesin çalışmalar yapması gerektiğinin altını çizdi.


TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun açıklamalarındaki satır başları ise şöyle;

"EİT TSO Sayın Başkanı ve Sayın Genel Sekreteri Sayın Pakistan TSO Federasyonu Başkanı Sayın Türk Keneşi Genel Sekreteri, Değerli delegasyon ve iş insanları, Kıymetli basın mensupları, Hepinizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum. Siz değerli dostlarımı, İstanbul’da ağırlamaktan onur duyuyorum. Burada hepimizin amacı, aramızdaki ticareti ve yatırımları artırmak. Bu konunun önemi, sadece ekonomik anlamıyla sınırlı değil. Ülkelerimizde ve coğrafyamızda, huzur ve zenginlik istiyorsak, bunun yolu daha fazla
ticaretten geçiyor. Zira ticaret yapan, kavgayla uğraşmaz, birbirine kötü bakmaz. İşte Avrupa’yı görüyorsunuz. Bin küsur sene savaşıp durdular. 2 büyük dünya savaşı çıkardılar. Sonra baktılar, bu işin sonu gelmeyecek, ekonomik birlik kurdular. Aralarındaki ticareti artırdılar. Şu an geldikleri noktada, AB ülkeleri, toplam dış ticaretlerinin yüzde 70’ini birbirleriyle yapıyor. Hem zenginleşiyorlar hem de aralarında savaş yok, huzur var. Sonuçta tarihte ilk defa, batı Avrupa, 70 senedir savaş görmedi. Aynı başarıyı biz de yakalayabiliriz. Birbirimizle yaptığımız ticaretin oranı henüz yüzde 8 civarında. Zenginleşmek istiyorsak, önce bu tabloyu değiştirmeliyiz. Halklarımızın zengin olmasını istiyorsak birbirimizle ticareti artırmamız lazım. Ben yıllardır hep şunu dile getiriyorum. ECOTA faaliyete geçse bundan en fazla faydalanacak bizleriz. Bir an önce bunu faaliyete geçirmemiz lazım. Yer altı kaynakları halkı zenginleştirmez. Korumacı politikalar zenginliği arttırmaz, tam tersine azaltır. Bizim gibi gelişen ülkeler için zenginliğe giden yol, ticaretin önündeki engelleri kaldırmak, ticareti artırmak. Buna en güzel örnek Türkiye. Bizde petrol, doğalgaz veya önemli bir maden bulunmaz. Kullandığımız elektriğin de yarısından fazlası ithal girdiye dayalı. 1980’lere kadar Türkiye’de, yüksek gümrük duvarları vardı.
Bunun getirdiği rahatlıkla, hem kalitesiz, hem pahalı üretirdik. 3 milyar dolar ihracat yapardık, yüzde 90’ı tarım ürünüydü. Sanayi yok denecek kadar azdı. Hayat kalitemiz düşüktü. Şirketlerimiz büyüyemedi. Sonra, rahmetli Özal sayesinde dışa açılmayı ve rekabeti öğrendik. Çin ile İtalya arasındaki bölgede sanayi devi haline geldik. 20 yıl içinde ihracatımızın yüzde 90’ı, sanayi ürününe dönüştü. Bu malları da, kaliteye en fazla önem veren Avrupa ülkelerine ve ABD’ye gönderiyoruz. Tekstilde, hazır giyimde, beyaz eşyada, otomotivde, Avrupa’nın en önemli tedarikçi ülkesi
haline geldik. Tüm bunları, ticaretle, girişimcilikle sağladık. Zira doğal kaynaklar, halkaları zengin etmez. Sadece devletleri zengin eder.

Refahı topluma yaymanın ve kalıcı hale getirmenin yolu, ticareti ve girişimciliği teşvik edip, artırmaktır. İkinci önemli konu vizeler. Ticaret için ziyaret lazım. Ziyaret olursa, ticaret de, ortaklıklar da, yatırımlar da artar. İnsanlar girip çıkarken zorlandıkları ülkelerle değil, en rahat ulaşabildikleri ülkeleri tercih ederler. Ama biz daha en başından vize koyarak ziyareti engelliyoruz. Ziyareti zorlaştırınca da, ticareti ve yatırımları da zorlaştırmış oluyoruz. Üstelik biz kardeşiz diyoruz. Bizim kültürümüzde kardeşler, birbirinin evine vize alıp değil, selam verip girer. Bu yanlışa artık son vermek durumundayız. Bu konuyu, hepimiz ülkelerimizde, hükümetlerimiz nezdinde gündeme getirmemiz gerekir. Diğer bir önemli konu, ticaret yollarımızı, güvenli ve hızlı hale getirmektir. Böylece hem kendi aramızdaki ticaret artar hem de Asya-Avrupa arasındaki ticaretin merkezi haline geliriz. Bulunduğumuz coğrafya buna uygun. Tarihte bunu yaptık. İpekyolu üzerinde olan ülkeler zengin oldu. Şu an dünya mal ticaretinin yarısı Doğu Asya ile Avrupa arasında yapılıyor. Bu İpekyolundan gerektiği kadar istifade edemiyorsak kendimizi sorgulamamız lazım. Bu malların daha hızlı taşınması için yollar aranıyor. Elimizde müthiş fırsatlar var. Eğer biz bu fırsatı kullanamazsak, bu ticaret yine yapılır. Ama başka yollar bulurlar, kaybeden biz oluruz.
Ticaret yollarımızı güvenli ve hızlı hale getirirsek, Asya-Avrupa arasındaki ticaretin merkezi haline geliriz. Ülkelerimizdeki gümrük geçişlerinin hızlı, şeffaf ve standart olması, bu noktada çok önemli. TOBB olarak Türkiye’nin tüm önemli kara gümrük kapılarının modernizasyonunu yaptık. Bu sayede bekleme süreleri yarıya düştü, geçiş hacmi 4 katına çıktı. Birleşmiş Milletler tarafından en iyi uygulama seçildik ve dünyaya örnek gösterildik. Tüm bu konularda edindiğimiz bilgi tecrübemizi paylaşmaya hazırız. EİT TSO Genel Sekreterliğini bu vizyona dayalı olarak üstlendik. Karşılaştığımız en büyük sıkıntı, ülkelerimizdeki farklı Oda yapılarıydı. Biz öncelikle bunun üzerinde durduk. Özellikle kurucu olmayan Odaların ilgisini çekecek programlar düzenlemeye başladık. Son 3 toplantımıza ülkelerin katılımını sağladık. EİT TSO ilk Oda Eğitim Programını dün tamamladık. Yine geçen sene önemli bir ilki gerçekleştirdik. Özbekistan, bir EİT TSO Yürütme Kuruluna ev sahipliği yaptı. 2020 yılında da EİT TSO toplantılarımıza Orta Asya’daki üyelerimiz evsahipliği yapacak. EİT TSO olarak Türk Keneşiyle de işbirliği anlaşması imzaladık. Türkmenistan’ın TAPİ Doğalgaz ve Enerji Projeleri konferansını İstanbul’da gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde, bizi birbirimize yakınlaştıracak işler yapmaya devam edeceğiz. Bu konuda sizlerin de görüş ve önerilerini mutlaka almak isterim. Zira bizlerin kültür ve inancımız da vurgulandığı gibi “Yapacağı işi ehliyle istişare edene, o işin en güzeli nasip olur”. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, geldiğiniz sizlere tekrar teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum" diyerek sözlerini noktaladı.