Balyoz davasından 45 aydır Hadımköy Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve tahliye edilen Jandarma Kurmay Albay Hanifi Yıldırım, baba ocağı Iğdır’a geldi.
Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından Hadımköy Askeri Cezaevi’nden tahliye olan Jandarma Kurmay Albay Hanifi Yıldırım, Ankara uçağı ile Iğdır’a geldi. Havaalanında kalabalık bir grup tarafından coşkuyla karşılanan Yıldırım, uzun bir araç konvoyu eşliğinde baba ocağı Yaycı köyüne geldi. Köy girişinde kurban kesilerek karşılanan Yıldırım, daha sonra kalabalık bir grupla baba evine gitti. Önce bahçeden toprak avuçlayıp koklayan Yıldırım, ardından 5 yıldır görmediği 71 yaşındaki annesi Havva Yıldırım’a sarılarak ellerinden öptü.
Anne Havva Yıldırım, gazetecilerin nasıl hissettiğini sorması üzerine, "Bugün benim için bayramdır. Çok mutluyum, oğlum geldi. Onu bir kere daha bana göstermeyi nasip eden Allah’a şükürler olsun. Rabb’im herkese böyle mutlu günler nasip etsin" dedi.
Uzun bir konvoy eşliğinde Iğdır şehir merkezine gelen Hanefi Yıldırım, Haydar Aliyev Parkı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada, paralel yapının kumpasına geldiklerini, haksız yere 45 ay hapis yattığını söyledi.

“BALYOZ KUMPASTI, TÜRK MİLLETİNİ BÖLMEK İSTEYEN DIŞ GÜÇLERİN OYUNUYDU”
"Balyoz denilen bu oyun bir kumpastı, tezgahtı" diyen Yıldırım, “Mehmet Baransu isimli bir gazetecinin yazdıklarından sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman subaylarına kumpas kuruldu. Binlerce delil sunuldu. Mahkeme kabul etmedi. 17 Aralık’tan sonra hükümetin de dediği gibi, paralel yapının kumpasıyla 18 yıla haksız bir şekilde mahkum edildim. Bütün bunlar Türk milletini bölmek isteyen dış güçlerin oyunuydu. Bunlar Türk milletinin başına balyoz belasını getirdiler” dedi.

“BU ÜLKEYİ BÖLDÜRMEYECEĞİZ”
Yıldırım, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk nasıl Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele meydan okudu, düşmanı Mudanya ve İzmir’de denize döktü ise, biz de her zaman muvaffak olup bu ülkeyi böldürmeyeceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkemiz üzerinde oynanan bir oyun. Aslında bizlerin üzerine oynanan değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesi için herkesçe bilinen, Büyük Orta Doğu Projesi’nin adım adım uygulandığı bir projedir. Bu sürece baktığımızda, turuncu ve yeşil devrimlerin akabinde Arap Baharı, Libya, Mısır, Tunus’taki olaylar ve en son noktası Suriye’dir. Atatürk’ün söylediği gibi, düşman hançerini göğsümüze dayamıştır. Bugün düşman kapımıza geldi, Suriye sınırımıza dayandı. Büyük Orta Doğu Projelerinden biri Türkiye’dir. Bu süreci yaşıyoruz, bizlere oynanan bu kumpas başta Balyoz, Ergenekon ve diğer kumpaslar, Orta Doğu Projesi’nin birer parçasıdır. Dolayısıyla bizim üzerimizden güzel ülkemiz, bu ata yadigarımız parçalanmak isteniyor. Bizim mücadelemiz buna karşıdır. Bugün Irak’ta iç savaş var, Türkmen kardeşlerimiz katlediliyor. Aynı oyunu Türkiye üzerinde de oynamak istiyorlar. Bizi Türk Kürt, Alevi Sünni diye ayırmaya çalışıyorlar. Hepimiz Türk’üz, Müslümanız birlik içinde bu oyunlara gelmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

“MİL GEM- HÜR KUŞ PROJELERİ YÜRÜTEN ARKADAŞLARIMIZ BALYOZLA İÇERİ TIKILDI”
Yıldırım, “Süleymaniye’deki çuval hadisesinin ardından, 1 Mart Tezkeresi sürecinde Türk askerlerini fazla rencide edemeyen, Türk ordusunun subaylarının onurlu ve şerefli komutanların duruşunu gören dış güçler, bu kez başka arayışlar içerisine girdi. Başka arayışların ilki Ergenekon denen ki, Ergenekon destanı milli kahramanlık destanımızı; bizlere, gençlerimize bir terör örgütü ismiyle anılacak karalama politikası izlediler. Ergenekon destanı Türklüğün özüdür. Bizim milli değerlerimizin kötülemeye, karalamaya başladılar. Bundan fazla çok yol alamayacaklarını tahammül edemeyen art niyetli, dış güçler, ülkemizi bölmek isteyen güçler, maalesef Türk Silahlı Kuvvetlerimizin başına ‘Balyoz’ denilen belayı saldılar. Orada yargılanan 365 Türk subayı değildi, aslında Türk milletiydi. Bizim üzerimizden Türk ordusunu pasifize ettiler. Hem de öyle bir pasifize ettiler ki, Diyarbakır’da Hava Kuvvetlerinin karargahından bir çapulcu terörist Türk bayrağını indirdi. Balyoz’daki hedefte buydu. Özellikle Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetlerini hedef alan komplolar, düzmece hikayeler oldu. Milli gemi, ‘Mil Gem’ dediğimiz, yani kendi gemimizi üretecek dünyanın sayılı ordularından birisiydik. Özellikle bu projeyi sürdüren, yine Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanın katıldığı, tüm dünyaya tanıttığı ‘Hür-Kuş’ denilen milli yazılımlı uçağın projesini yürüten arkadaşlarımızı bizimle Balyoz’la birlikte içeri tıktılar. Buradaki oyunu artık toplumuzun vicdanına bırakıyorum” diye konuştu.
(İHA)