Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Dünyanın en ücra köşesinde bulunan Müslüman kardeşimizin içinde bulunduğu rahatsızlık hepimizi rahatsız eder. Şu anda Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Doğu Türkistan’da, dünyanın pek çok yerinde sıkıntı içinde olan kardeşlerimiz var. Ülkelerinden göç etmek zorunda kalmış kardeşlerimiz var. Hepsi bizim misafirimiz, hepsi Allah Resulü efendimizin varisleri” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Dünya Göçmenler Günü” münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı Göç ve Manevi Destek Merkezi’nde düzenlenen programa katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından bir konuşma yapan Erbaş, Suriye’de, Yemen’de, Irak’ta, Doğu Türkistan’da sıkıntıda olan Müslümanlar olduğunu söyleyerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kapılarının muhtaç olan herkese açık olduğunu belirtti. Erbaş, darda olan Müslümanlara yardım eli uzatmanın gerekliliklerinden bahsederek, zaman içinde Anadolu’ya gelerek yerleşen kişilerden bahsetti. Muhacirlere yardım etmenin Müslümanlar üzerinde miras olduğunu vurgulayan Erbaş, “Bizim Allah Resulü’nden aldığımız miras çok değerli. Kim olursa olsun, hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun biz kardeşiz. Peygamber Efendimiz müminleri bir tarağın dişleri olarak görüyor. Bir başka hadisinde bir bedene benzetiyor. Dünyanın en ücra köşesinde bulunan Müslüman kardeşimizin içinde bulunduğu rahatsızlık hepimizi rahatsız eder. Şu anda Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Doğu Türkistan’da, dünyanın pek çok yerinde sıkıntı içinde olan kardeşlerimiz var. Ülkelerinden göç etmek zorunda kalmış kardeşlerimiz var. Hepsi bizim misafirimiz, hepsi Allah Resulü efendimizin varisleri. Çünkü Peygamber Efendimiz muhacirdi. Bizim rehberimiz, önderimiz Allah Resulü efendimiz olduğu için onun Medine’ye yerleşip, daha sonra Mekke’ye yerleşen muhacirlere yaklaşımı bizim yaklaşımımızdır. Çünkü biz onun ümmetiyiz. O nasıl yaklaştıysa biz de öyle yaklaşmak zorundayız. Anadolu toprakları birkaç senedir muhacirlerle tanışmadı. Anadolu toprakları bin yıldır muhacirlerle tanışıyor. Çünkü bizim atalarımız binlerce kilometre uzaklardan gelerek buralara yerleştiler. Kimileri Anadolu topraklarında yaşamayı tercih ederek geldiler, kimileri zorunlu olarak geldi. Bu topraklar onlara sahip çıktı. Bu topraklar bu anlayışı miras olarak almış ve bugüne kadar getirmiştir. Biz de Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı olarak elimizden gelen her türlü desteği vermeye gayret ettik. Bizler sadece sınırlarımızın içinde değil, ötesindeki insanlara da tırlar dolusu yiyecek, içecekle yardım ettik” ifadelerini kullandı.

(İHA)