Yeniden Refah Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, Akdeniz'de Libya'ya insanı yardım götüren Türk gemisine yapılan skandal baskına ilişkin yazılı açıklamada bulundu.

'Türkiye'yi sıkıştırmaya yönelik sinsi bir adım'

Türkiye'nin NATO ülkesi olmasına rağmen, bir başka NATO ülkesi Almanya'ya ait Hamburg Fırkateyni tarafından Türk bandıralı “ROSELINA-A” gemisine yapılan baskını kabul edilemez olarak değerlendiren Bekin, "Söz konusu gemiye yapılan baskın, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından Libya'ya uygulanan silah ambargosu kararının Türkiye tarafından hiçe saydığı ve sürekli delindiği konusundaki iddiaları somutlaştırabilmek adına yapılan ve Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya yönelik sinsi bir adımdır." şeklinde konuştu. 

'Olayın üzerine kararlılıkla gidilmeli'

Yapılan baskının suç olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

"Libya açıklarında uluslararası açık denizde Türk gemisine yapılan müdahale fiili bir suç olup, bu kanunsuz eylemin uluslararası hukuktaki yeri yetki aşımı, kısaca 'nullum crimen nulla poena sine lege' kanununun şartlarını ihlaldir. 1988 SUA Sözleşmesi’ne göre  ‘kanunilik ilkesini’nin  Hamburg Fırkateyni'nde görevli olan ve gemiye illegal baskın düzenleyen görevlilere uygulanabilmesinin ilgili yetkililer tarafından sonuna kadar yakından takip edilmesini ve konunun Mavi Marmara akıbetine uğratılmamasını temenni ediyoruz.  

Geçmişte 2010 yılında uluslararası sularda İsrail’in baskınına uğrayan Mavi Marmara saldırısı ve katliamı daha zihinlerdeki tazeliğini korurken, Hamburg Fırkateyni tarafından “ROSELINA-A” gemisine gerçekleştirilen bu illegal baskının yeni mıknatıs etkileri olmadan gerekli adımların atılması ve olayın üzerine kararlılıkla gidilmesi gerekmektedir.

'Sonu Mavi Marmara davası gibi olmasın'

Hatırlanacağı üzere, Mavi Marmara ile ilgili İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Ankara’daki İsrail Büyükelçiliği tarafından Mavi Marmara baskınıyla ilgili yapılan açıklamada davanın "hukuki olmaktan uzak tek taraflı siyasi bir eylem" olarak betimlenmesi dikkatlerden kaçmamış olup, en nihayetinde ise 28.6.2016 tarihinde İsrail ile imzalanan “Mutabakat Metni” 10 kişinin şehit olmasıyla sonuçlanan Mavi Marmara davasının düşürülmesine, İsrailli sanıklar hakkındaki gıyabi yakalama kararının kaldırılmasına hükmedildi. 

AK Parti iktidarı, söz konusu mutabakat metnini imzalamadan önce İsrail'e iyi niyet jesti olarak döngüyü kırabilecek en önemli adımı atarak NATO'nun Brüksel Karargâhı’nda ofis açma hususundaki veto hakkını kullanmaması olmuştur. Böylece, NATO nezdindeki Akdeniz Diyalog ülkelerinin en aktif üyesi konumundaki İsrail’in, daha önce birçok platformda dile getirilen NATO adına Kuzey Afrika güvenliğini sağlayacak adımların atılmasının önündeki engeller ortadan kalkmış oldu. 
Böylece İsrail, NATO adına “terörle mücadele” adı altında Mısır, Libya, Tunus, Fas gibi Müslüman ülkelerin askeri denetimini yakından kontrol altına alabilmek ve bu ülkelere olası silah sevkiyatını da Akdeniz'de denetleme imkânına sahip olması sağlanmış oldu. Bu yolla, Müslüman ülkelerin daha kolay denetiminin sağlanmasının önü açılmış oldu.