Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı döneminde "Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri" töreninde, ödülünü takdim ettiği Ara Güler'in fotoğraflarını çekmişti. Güler, Erdoğan'ın fotoğraflarını çekmek için talepte bulunmuştu. Erdoğan, Ara Güler'in talebini geri çevirmedi ve Kısıklı'daki konutunda buluşmak için randevu verdi. Usta fotoğrafçı Ara Güler, Erdoğan'ı torunları ve eşi Emine Erdoğan ile birlikte fotoğrafları. Erdoğan'ı çalışma odası, kütüphanesi ve salonda çeken Ara Güler'in fotoğraflarından 9 tanesini AA bugün servis etti. 

Ara Güler fotoğrafları trends oldu

Ara Güler'in Cumhurbaşakanı Erdoğan'ın fotoğraflarını çekmesi günün konusu oldu. Twitter en çok konuşulan konular arasına giren Ara Güler fotoğrafları arama motoru Google'da da trends konular arasına girdi. Ancak Ara Güler'in çektiği fotoğrafları eleştirenler de yok değilti. Özellikle Erdoğan karşıtları usta fotoğrafçıyı sosyal medyada linç etmeye kalkıştı. 

Twitter'da Ara Güler'e 'Erdoğan'ı nasıl çekersin?' linciCumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğraflarını çeken Ara Güler Twitter'da linç edildi. Büyük usta için 'Adam değil' şeklinde tweet'ler...

Usta oyuncu Ara Güler kimdir? 

Fotoğraf muhabiri ve gazeteci olan Ara Güler dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak kabul edilir. Tam adı Aram Güleryan’dır. Yakınları onu Türkiye'yi, Türk isnanını canı gönülden seven, Anadolu'ya hayran fotoğraf sanatçısı olarak tarif ederler. 

Varlıklı bir Ermeni ailesinde dünyaya gelen Ara Güler, 16 Ağustos 1928 yılında İstanbul’da doğdu.

İstanbul Gazetesi'nde işe başladı

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne giderken, 1948 yılında Yeni İstanbul gazetesinde işe başladı. Bütün dünyayı gezmek cazip geldiği için gazeteciliği meslek olarak seçti. 

Lise yıllarından itibaren tiyatro ile ilgilenen sanatçının asıl hayali piyes yazmaktı. Bunun için Muhsin Ertuğrul ile çalışıyordu. Bir süre sonra Muhsin Ertuğrul’un tiyatro sahnesi yandı. Bu sıralarda Ara Güler de gazeteciliğe başlayınca tiyatro yazarı olma hayali sona erdi.

Fotoğrafları için sıraya girdiler

Türkiye ve başka pek çok ülkedeki büyük basın kuruluşlarında gazetecilik ve fotoğraf muhabirliği yaptı. Ajanslar fotoğraflarını satın almak için sıraya girdi.

1953’te Paris Magnum Ajansı'na muhabir oldu. Ardından 1954 yılında Hayat Dergisi’nde fotoğraf bölüm şefi olarak çalışmaya başladı. 1958’de ise Time-Life, Paris-Match ve Der Stern dergilerinde fotoğraf muhabirliği yaptı. 

Savaş foto-muhabirliği de yapan Ara Güler, 4 tane savaşa gitti. Katıldığı savaşlarda çektiği fotoğraflar dünya çapında çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlandı. Hatta çektiği bir savaş fotoğrafı Times dergisine kapak oldu.

Fotoğraf muhabiriyim ben

Ara Güler "Fotoğraf muhabiriyim ve hayatım boyunca başka hiçbir iş yapmadım," diyerek sanatçı veya fotoğrafçı olarak anılmaktan hoşlanmadığını belirtir.

Ara Güler'in objektifinden Picasso

Gazetecilik yılları boyunca çok önemli kişilerle röportajlar yapıp fotoğraflarını çekti. Özellikle dünyaca ünlü ressam Picasso ile gerçekleştirdiği röportaj büyük ses getirdi. Bu röportajda Picasso’nun fotoğraflarını da çekerek tarihe geçti.

1971 yılında, Picasso’nun 90. yaş kutlaması için hazırlanan Picasso Metamorphose et unite adlı kitap için yaptığı röportaj ünlü ressamın şatosunda gerçekleşti. Bu röportaj sırasında fotoğraf çektirmeyi sevmemesiyle bilinen Picasso’nun çok sayıda fotoğrafını çekmeyi başardı.

Ara Güler’e arka arkaya poz veren Piscasso, “Ben de senin resmini yapacağım,” diyerek bir kitabın arka sayfasına Ara Güler’in resmini çizdi. Değerli bir kitap olduğu için sayfayı yırtmadılar. Resmi kitapla birlikte Ara Güler’e armağan etti.

İsmet İnönü'den Erdoğan'a..

Ara Güler’in fotoğraflarını çektiği diğer bazı ünlüler ise; İsmet İnönü, Winston Churchill, Indira Gandi, John Berger, Bertrand Russel, Bill Brandt, Alfred Hitchcock, Ansel Adams, Imogen Cunningham, Salvador Dali’dir.

Çekmeseydi eski İstanbul bilinemezdi

İstanbul fotoğrafçısı olarak anılan Ara Güler “Ben çekmeseydim kimse eski İstanbul’u bilemezdi,” demektedir.

Özellikle eski İstanbul fotoğraflarıyla adından sıkça söz ettirir. Bu fotoğraflardan oluşan kitaplar yayımlamış ve çeşitli ödüller almıştır.

Ara Güler eskisi kadar çekilmeye değer tarafı kalmadı dese de İstanbul’u fotoğraflamaya devam etmektedir.

Ara Güler'in eserleri

Ara Güler yönetmenliğini ve senaryosunu üstlendiği bir belgesel film çekti. "Kahramanın sonu" (1975) isimli bu belgeselde Türk donanma gemisi olan Yavuz zırhlısının tarihini ve daha sonra nasıl yok edildiğini anlattı. 

Meslek hayatı boyunca yaşadığı deneyimleri anlattığı ve çektiği fotoğrafların yer aldığı çok sayıda kitap çıkarmıştır.

Fotoğraflar – 1980
Ara Güler'in Sinemacıları – 1989
Sinan, Architect of Soliman the Magnificient – 1992
Living in Turkey – 1993
Archipelago Pres – 1993
Eski İstanbul Anıları – 1994
Bir Devir Böyle Geçti, Kalanlara Selam Olsun – 1994
Yitirilmiş Renkler – 1995
Yüzlerinde Yeryüzü – 1995
Ara Güler’e Saygı – 1998
Babilden Sonra Yaşayacağız – 1996
İstanbul des Djinns – 2001
Yeryüzünde Yedi İz – 2002
100 Yüz – 2003
Retrospektif – 50 Yıl Fotojurnalizm – 2004
Ara Güler – 2005
Ara’dan Yetmişyedi Yıl Geçti – 2005
Beyaz Güvercinli Adam – 2007
Ara Güler – 2007
Aphrodisias Çığlığı - 2009
Yaklaşık 50 yıl önce bir seyahat dönüşünde Aphrodisias şehrini keşfeden Ara Güler, hikayesini anlattığı aynı isimli kitabını Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkarmıştır.

Aldığı ödüller

Ara Güler çok sayıda unvan ve ödül kazanmıştır. Bunların başında Alman Leica Firmasının verdiği Master Of Leica unvanı gelmektedir. Dünyada toplam 38 kişiye verilmiş olan bu unvana Türkiye'den sadece Ara Güler sahip olabilmiştir.

Master of Leica ünvanı – 1961 Almanya (Leica Firması)
Yedi yıldız fotoğrafçı’dan biri – 1961 İngiltere (British Journal of Photography Year Book)
Birincilik ödülü – 1979 İstanbul (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti)
Değerli hizmet – 1981 (Türkiye Basın Yayın Genel Müdürlüğü)
Türkiye’nin yurtdış tanıtımına katkı şeref ödülü – 1991 (Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü)
Başarı ödülü – 1995 (Başarılı İletişimciler)
Yılın fotoğrafçısı – 1995 (İfsak)
Başarılı iletişimci ödülü – 1995 (İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi
Onur ödülü – 1999 (Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Görsel sanatlar büyük ödülü – 1999 (Aydın Doğan Vakfı)
Burhan Felek basn hizmet – 1999 (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Liyakat nişanı – 2000 (Ermeni Patrikhanesi )
Yüzyılın fotoğrafçısı – 2000 (Türkiye)
Officier des arts des lettres – 2000 (Fransız Hükümeti)
Fahri doktora – 2004 (Yıldız Üniversitesi)
Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat büyük ödülü – 2005 (Türkiye)

Ara Güler'in gözünden fotoğraf nedir?

Ara Güler bir gazeteye veridği röportajda "Fotoğraf nedir" sorusuna şu cevabı veriyor:

Fotoğraf bir kere sanat falan değildir. Fotoğraf görülen bir şeyin zapta kayda geçmesidir. Fotoğraf meselesi bir arşiv meselesidir. Arşiv; kaybolmasın, yitmesin, bitmesin, gene bakayım, gene göreyim diye. Onun için fotoğraf bir alettir, makinedir onunla hayatı yakalarsın hayatı yakalamak da arşiv yapmandan çok daha mühimdir. Bir arşiv bir dünyayı getirir. Fotoğraf makinesinin icadı bunun içindir.

İstanbul Pera'da bitti

"Biz eski İstanbul'u sizin kadrajınızdan gördük, Ara Güler'in hafızasında kalan İstanbul nasıldı?" sorusuna usta fotoğrafçının verdiği cevap düşündürüyor:

Benim yaşadığım İstanbul zaten İstanbul değildi. Aslında ben de İstanbul'u görmedim. İstanbul zaten bitmişti. İstanbul Pera'da bitti. Bizanslılar 1917'de Rus İhtilali olduğunda buraya beyaz Ruslar geldi, o Asmalı Mescit kuruldu, orada bohem hayat oldu, herkes oraya daldı, Markiz açıldı falan ama onda bitti hayat. Bugüne baktığında Limon diye sadece pastane kalmıştır. İnsanlar zamanla kendilerini bitiriyorlar, onun için biz İstanbul'un ölüsünü görüyoruz, ölü İstanbul'un üstünde geziyoruz ve neredeyse öyle kokacak. Zaten İstanbul'un kokuları gelmeye başladı pislikten. Benim bildiğim İstanbul, fotoğrafçı Abdullah Biraderler'in zamanındakinden hemen biraz sonrasındır. Gerisi bir şey değildir. Bir de benim dediğim gözle İstanbullu adam yok. İstanbul'da fotoğraf çekmiyorlar ıstırap çekiyorlar. İstanbul ıstırabı çekiyorlar. Çünkü kaçırdıkları İstanbul'u bulamıyorlar.

Ucundan yakaladığımız İstanbul'a özlem duyuyor musunuz?

Sokağa çıktığım zaman o eski İstanbul'u arıyorum ben ama yok. Nerede bu İstanbul, denize düşmüş. Sevdiğin İstanbul nedir? Salacak'ta bir apartman veya bir bahçe var onun arkasında bir konak var oradan kör kedi çıkar veya ufak bir kedi yavrusu çıkar camdan atlar aşağıya. İnsan neye memleketim der? Çünkü orada camdan gördüğü kıza âşık olmuştur, bütün bu hatıraların yan yana gelişiyle memleket doğar, onun için herkes memleketinde doğduğu yerde ölmek ister. Çünkü hatıraları oradadır yani, orada var olacağını düşünür, ben de şimdi fotoğraf çekmeye giderken o var olmasını istediğim şeyleri arıyorum ve bulamıyorum. Hayatın temposu değişti.