Doğrusu bir anamuhalefet partisi genel başkanının bu kadar yargıda yürüyen bir konuyu, siyasi iktidarla irtibatlandırması üzücüdür" değerlendirmesinde bulundu.

Atalay, A Haber’de katıldığı canlı yayında, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İlker Başbuğ’un tutuklanmasını, ’siyasi otoritenin aldığı kararın onaylanması’ olarak değerlendirdi. Ne dersiniz?" sorusu üzerine, şunları söyledi: "Çok sorumsuzca bir ifade. Doğrusu bir ana muhalefet partisi genel başkanının bu kadar yargıda yürüyen bir konuyu, siyasi iktidarla irtibatlandırması üzücüdür. Çok önemli bir gelişme, ilk defa Genelkurmay Başkanı bu şekilde tutuklanmış oluyor, ama bugün değişik açıklamalar da oldu bu konuda.

Bir yandan avukatlarının başvuruları, itirazları var, kendisinin ifadeleri var.

Bir yandan yetki tartışmaları var. Sayın Cumhurbaşkanımız da dahil bazı açıklamalar da oldu. Nihayetinde yargı süreci ve bunun adaletli şekilde yürümesi ve kısa sürede sonuçlanması hepimizin dileği. Bu konuda yargının elinde yürüyen bir süreç. O dosyayı zaten bilmemiz mümkün değil. Epeydir yürüyen bir soruşturma.

Herhalde diğer unsurların ifadeleri de burada önemlidir. Dolayısıyla bekleyeceğiz bu safhada. Bazen yargı, yürütme, yasama ayrı olsun deyip bazen yürütmeyle yargıyı iç içe görmek isteyenler oluyor, böyle çelişkiler oluyor. Talihsiz bir açıklama. Ana muhalefet partisi genel başkanının böyle keskin ifadelerle çok yanlış bir şey söylemesi... Bazen düşünüyorum, cevap vermeye bile değmez. Bu vatandaşlar açısından da herhalde kolay değerlendirilir bir konudur diye düşünüyorum." Atalay, "Başbuğ, terör örgütü kurmak ve darbeye teşebbüsle suçlanmasını ’trajikomik bir olay’ olarak nitelendirdi. Eski Genelkurmay Başkanının terörle ilgili bir suçlamayla tutuklanması trajikomik bir olay mıdır" sorusunu yanıtlarken, "Belli ki bu belli kanun maddeleriyle ilgili bir şey, bu tasnif. O kalıp içinde mütalaa ediliyordur, biraz da onun için bir ifadedir. Dosyayı doğrusu yakından bilmediğim için bu konuda pek fazla bir şey söyleyemiyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Başbuğ’un tutuklanmasının, TSK’nın morali üzerinde olumsuz bir etki yapacağına dair bir şüphesi olup olmadığına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Atalay, şöyle konuştu: "Türkiye’de kim olursa olsun, eğer yanlış bir şey yapıyorsa yargıya intikal ediyor. Burada Sayın Başbuğ ile ilgili daha yargı kararı falan çıkmış değil. Hiç kimse öyle suçlu falan ilan edilemez, yargı kararı tam sonuçlanmadan.

Onu beklemek lazım. Silahlı Kuvvetlerin moral üzerine de öyle bir etkisi olmaması lazım. Türkiye’de yaşayan herkes şunu görüyor, Türkiye değişiyor ve bir yerde yanlış varsa, kim yaparsa yapsın eninde sonunda bu yanlışların üzerine gidiliyor.

Dolayısıyla sivil, asker tüm vatandaşlarımızın bu konuda duyarlılığı da artık arttı, eski gibi değil. Biraz da böyle bakmak lazım gelişmelere." Atalay, "Bu soruşturma başka Genelkurmay Başkanlarına da uzayacak mı" sorusuna, "Bilmediğim bir dosya" yanıtını verdi.

"İlker Başbuğ ile senelerce beraber çalıştınız. Başbuğ’u nasıl tanırsınız" sorusu üzerine Atalay, "Sayın Başbuğ, eski Genelkurmay Başkanımız, bizim dönemimizde, hükümetimizin teklifiyle göreve gelmiş, 2 yıl Genelkurmay Başkanlığı yapmış. Görevini titizlikle yürütmüş bir çalışma arkadaşımız olarak tanıyoruz" diye konuştu.

-BDP Genel Başkanı Demirtaş’ın sözleri-

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, bir gazetede yer alan diyalog çağrısıyla ilgili soru üzerine Atalay, sorunların çözüm yerinin TBMM olduğunu söyledi. Atalay, "Onlar şiddetle aralarına ciddi mesafe koyan bir siyasi temsili sağlasınlar, bütün bu diyaloglar gelişir ve bu çalışmalar verimlenir. Şiddetle terörle aralarına mesafe koyacaklar. Bu olmadıkça zor oluyor zaten yürümüyor" diye konuştu. Atalay, şunları söyledi: "AK Parti hükümeti olarak bu dönemde, devletin bütün mekanizmaları olarak, yani terör sorunu ve irtibatlı bütün sorunların demokratikleşme süreci içinde, daha fazla vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu koruyarak çözülmesi yönünde biz çok ileri adımlar attık ve çok risk aldık. Bununla ilgili ben bu işi koordine eden kişi olarak ne kadar değişik yerlerde eleştiriler aldım, suçlandım.

Biz bunun öncüsüyüz, AK Parti olarak ve inşallah bundan sonra da devam edeceğiz.

Yani şu anda operasyonlar devam ediyor, bu yaz dönemi, bu haince terör saldırıları olduktan sonra tabii sınır ötesi, sınır içi vesaire çok ciddi bir güvenlik boyutu şu anda çalışıyor. Ama bunun nihai çözümü sağlayacağını da tabii düşünmemek lazım. Bunlar yürürken paralel diğer çalışmaları da yürütmek lazım.

Biz doğrusu o planları yapıyoruz. Yani nihai çözüme dönük çalışmaları da alternatif süreçler içinde biz yürütüyoruz. Zamanı geldiğinde o adımlar atılacaktır. Ama şu anda böyle bir ortamda doğrusu o dedikleri sağlıklı bir diyalog söz konusu değil. Onların kendilerini çok netleştirmeleri lazım." Atalay, "Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in bir gazetede açıklamaları var. ’Terörist’ demek istemiyoruz dedi, peki bundan sonra ne diyeceğiz terör örgütü üyelerine? Katılıyor musunuz" sorusu üzerine, "O kavramı nasıl, niçin kullandığını şu anda bilemiyorum, ama biraz vatandaşı çok ayırıcı bir ifadedir herhalde. O hassasiyeti göstermiştir. Başka türlü terör yapana tabii ’terörist’ diyoruz" yanıtını verdi.

-"Milletvekilinin hangi işleri yapıp yapmayacağı..."-

AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür’ün bir televizyon programında yorumculuk yapacağına yönelik haberlerin hatırlatılması üzerine Atalay, konunun etik boyutunun tartışılabileceğini, milletvekilinin hangi işleri yapıp yapmayacağının yasalarda belirlendiğini söyledi. Atalay, "Milletvekillerinin yapacağı işler vardır, yapamayacağı işler vardır. Onlara bakarak kararlar vermek lazım. Herhalde partimiz bu konuda gerekeni yapar, yani uygun olanı. Partimiz de değerli milletvekilimiz de yasalara ve meclis iç tüzüğüne uyun olan neyse o yolu seçer" dedi.

Van’daki depremzedelerin ne zaman biraz daha rahat nefes alacaklarına yönelik soruya da Atalay, şunları kaydetti: "Çadır yangınlarından 4 vatandaşımız hayatını kaybetti, ama bunların hepsi çadır kentte değil. Maalesef üç çocuğumuz, depremden çok etkilenmemiş bir köyde vefat etti. Çadır kent kısmı şu an köylerde bitti, köylerde konteynır dönemi yaşanıyor. Sadece Van’da birkaç yerde çadır kentimiz var. Bana Valiliğin verdiği bilgiyi göre, ocak ayının sonuna kadar çadır kent diye bir şey kalmayacak.

Van’da konteynır kentlerden oluşan 21 şehir kuruyoruz. Mali sıkıntımız olmasa da istediğiniz kadar konteynırı istediğiniz zamanda temin edemiyorsunuz.

Türkiye’nin neresinde ne kadar konteynır üreticisi varsa hepsi Van için üretime başladı, depremden hemen iki hafta sonra. Ama bunların üretilmesi, taşınıp yerleştirilmesi zaman alıyor. Hükümet şu an ihtiyacımız olandan daha fazla para tahsis etti. 2011 bütçesinin bütün arta kalanını Sayın Başbakanımız Van için tahsis ettirdi. Ağustos ayında da kalıcı konutları teslim edeceğiz. Bu çalışmalar çok hızlı yürüyor."