İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk'te Enine Boyuna programında Hülya Hökenek moderatörlüğünde, Habertürk TV Programcısı Veyis Ateş, Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Habertürk yazarı Çetiner Çetin, gazeteci Mahmut Övür'ün sorularını yanıtladı.

 Bakan Soylu'nun açıklamalarından satırbaşları:

HÜLYA HÖKENEK: Şehit cenazesinde CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve CHP'lilere yönelik saldırı oldu. Saldırılardan sonra sayın Bakan sizin de açıklamalarınız oldu. CHP'lilerin de açıklamaları oldu. CHP Grup Başkan vekili Engin Özkoç suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Sizin de bir açıklamanız oldu. CHP kanadına göre olayın organize olduğu yönde açıklamalar yapılıyor. CHP sizin şahsınız hakkında suç duyurusunda bulundu. Gelişmeleri anlatabilir misiniz?

SÜLEYMAN SOYLU: Memleketin hangi köşesinde bir olay olursa ben insani olarak buna üzülürüm. Tabii herkesin kendi mesleğine ait refleksleri var. Yaklaşık 2,4 yıldır sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle İçişleri Bakanı olarak görevlendirildim. Gece 3,5'tan önce yatmadım. Mantığım 'ben herkesi uyutuyum sonra yatayım' şeklindeydi. Sabah kalktığımda ilk baktığım günlük trafik raporudur. Kaç kişinin öldüğüne bakıyorum, kazaların nerede olduğuna bakıyorum. Bir taraftan bu, bir taraftan göçmen meselesinde ne yaptığımız. Diğer taraftan dün İstanbul'da yaşadığımız, kadına şiddetten tutun, cinsel tacize kadar her mesele. Benim bulunduğum yer duyarlı olursanız, eğer sadece bir iş sevdalısı değil aynı zamanda meselelerin çözümüne yönelik duyarlı olursanız yapabileceğiniz bir yerdir. Burası iğneli fıçıdır. İçişleri Bakanlığı birçok insanın FETÖ münasebetiyle işinden ayrılmasına vesile oldu. PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Birçok sivil toplum örgütünü PKK ile işbirliğinde olduğu için kapattık. Bir taraftan Türkiye'nin hırsızlığı azalmasıyla ilgili bir taraftan uyuşturucu ile mücadele yapıyorsunuz. İçişleri Bakanlığım döneminde 40 bine yakın uyuşturucu satıcısı hapse girdi.

BİZİM İKİ ŞAPKAMIZ VAR: DEVLET GÖREVİ VE SİYASETÇİLİK

Okullardaki güvenlik, insanların evden işe gitmesi, haftasonu futbol müsabakaları sizin işiniz. Bütün bunlarla ciddi konsantrasyon ortaya koymalısınız. İşinizi yaptıktan sonra tevekkül etmelisiniz, 'Allah yardımcı ol' diye. Birçok şehit cenazesine gidiyoruz. Çok şehit ailesiyle karşı karşıya kalan, gazilerimizle karşı karşıya kalan insanlardan birisiyim. Şehit cenazesinde reaksiyon olabilir. Esnafa girdiğinizde de bir reaksiyonla karşılaşabilirsiniz. Kimin ayağına bastığını bilmiyoruz ki? İçeriye selamün aleyküm diyor giriyorsunuz, belki FETÖ'den atılmış birisiyiz. Bir taraftan devletin verdiği görevi bir taraftan siyaset şapkasıyla yürütmek zorundayız.

VEYİS ATEŞ: Karşılaştınız mı efendim?

SOYLU: Çok. Senin burada işin yok dedi, peki eyvallah dedik. Sizden negatif enerji aldığınızı anlamak durumdasınız. Allah rahmet eylesin Yıldırım Aktuna, sağlık bakanıydı. 'Bazı tipler vardır sana yan bakar, onlara bulaşmadan gidiver' demişti. Burada Çubuk'ta 4 tane şehit vermişiz. İklime bakmak lazım. Her seçim sonrası kendine ait bir tortu bırakır. Büyük mücadeleden geçiyorsunuz. Kazananlar, kaybedenler var. El sıkışacaklmar mı, sıkışmayacaklar mı? Ama bir başka şey var. Türkiye'de ilk kez bloklar son 2 seçimdir bu kadar net.

"BEN YANGIN SÖNDÜRÜCÜ DEĞİLİM, HER ŞEYİ DÜŞÜNÜYORUM"

Çubuk olayını tam da bunun üzerinden düşünmek lazım. Rahmetli Demirel'e, Ecevit'e başka siyasetçilere Mesut Yılmaz'a da oldu. Birçok siyasetçi, bakan, milletvekili, belediye başkanı düzeyde oldu. Tabii bunu normalleştirmez. Burada şehit cenazesi var. Öncelikle sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı. Ben de hassasiyeti gösteririm. Gittiğimiz yer şehit cenazesiyse orayı rahatsız etmememiz lazım. Ben beş altı kez bu hassasiyetin içerisinde oldum, gitsem mi, gitmesem mi. 'Başınız sağolsun' diyoruz, 'Bu son olsun' diyorlar sert bir şekilde. Ne diyebilirim ki, buradaki duyguların bir kısmı kontrol edilebilir, bir kısmı kontrol edilemez. CHP'nin burada seçim öncesi, 24 Haziran'da da çok açık bir şekilde HDP ile siyasal ilişkisi olduğu net belli. Bu çocuklar Çukurca'da sınırlarımızı korumak üzere oradaydılar ve PKK bunları şehit etti. İçişleri Bakanı olarak 'gitmesin kardeşim' demeyi kendime yediremem.

SEVİLAY YILMAN: CHP'lilerin şehit cenazelerine alınmasın diye talimat versin, dediniz.

SOYLU: Tam da bu iş için söyledim. Ben itfaiyeci değilim. Benim görevim sadece bulunduğum yerde sabahtan akşama kadar bir görevi ifa etmek değil. Ben yazı memuru değilim. Ben bütün hepsini düşünmek zorundayım. 24 Haziran'da her CHP'li, Kılıçdaroğlu ve takımı şunu söylemedi mi, 'Bir oyunuzu CHP'ye bir oyunuzu HDP'ye verin' dedi. Ben bu tabloyu gördüm. Ben 3,5 yıl İstanbul il başkanlığını yaptım. Bunların, il başkanlarının, şehit cenazelerine, protokol olarak girmemeleri gerektiğini valilere tedbir olarak söyledim. Daha sonra Hande Fırat sordu, 'iklim yumuşadı istedikleri yere gidebilirler' dedim. CHP-HDP işbirliğini hem siyaseten onaylamadığımı hem de bu tedbiri almak zorunda olduğumu söyledim. Geçen İmamoğlu ile ilgili aynı şeyi söyledim. Beşiktaş maçına gitti. Sayın Cumhurbaşkanımıza oralarda hakaret edildi. Fenerbahçe maçını izlerken, istihbaratım bana şunu söyledi; sosyal medyada bu FETÖ'cünün burada ne işi var dediler, mazbata meselesini gündeme getirdiler. Ben de sayın Ali Koça'a 'burada bir problem olabilir. Siz ev sahibisiniz' dedim.

Bu tip olayların bir şekilde kendine ait iyi yönetilmesini temin edebilmek için. HDP'nin Ankara'da yaptığı kongreye ben müdahale ettim. Neden? Bir güvenlik temini için müdahale ettim. Onların bilgisi dahilinde. İşin bir arka  perdesi var. Ben bunun iklimini İçişleri Bakanı olarak düşünmek zorundayım. Bir cinsel taciz söz konusuysa orada yakalanan kişinin ilçede karakola alınmamasına kadar müdahale etmek zorundayım. O ilçede o kişi karakola alınırsa insanlar oraya yıkılır ve toplumsal hadise meydana gelir. Bu tip toplumsal olayların tamamında devreye girerim. Ankara'daki cenazede girdiğim gibi. Aysel Tuğluk olayında olduğu gibi. Kalktım oraya gittim. Bir İçişleri Bakanı nasıl mezarlığa gider? Anında müdahale edemezsiniz, toplumsal olaylar beklemediğiniz noktaya itilir. Ali Koç'a 'rica ederseniz, böyle bir mesele olduğunu' dedi. O da dedi ki, 'Sizin isminizi verebilir miyim' dedi. Ben de 'memnuniyetle' dedim. 'Benim sizden istirhamım bir daha rica edin' dedim. 'Bakan beni arasın' demiş. Ben de Ali Koç'a, 'Üzerimizdeki sorumluluğu attık, tedbirlerinizi siz de biz de arttıralım' dedim.

"HDP PKK'NIN SİYASİ KOLUDUR! PKK A DEMEDEN HDP A DİYEMEZ"

SEVİLAY YILMAN: Buradaki olay kollektif. Mesut Yılmaz'a, Süleyman Demirel'e, Taner Yıldız'a atılan yumruk gibi.

SOYLU: Ben her olayın iklimi ayrıdır dedim.

YILMAN: Evin etrafındaki o kollektif öfke ve içeride ana muhalefet liderinin deliler gibi öldürülme, linç edilme isteği. Allah korusun iyi ki Hulusi Bey oradaydı. İyi ki emniyet müdürleri devreye girdi. Allah korudu. O insanlar o öfkeye nasıl o hale getirildiler. Siyasetçi olarak söylemleriniz, ifadeleriniz, CHP'lilerin HDP ve dolayısıyla PKK ile işbirliği, terörden CHP'den sorumlu olduğu söylemleriniz etkili olduğunu düşünüyor musunuz?  Fazla ileri gittik, siyasete fazla kaptırdık kendimizi diyor musunuz?

ÇETİNER ÇETİN: Seçim süresince bir bloklaşma oluştu. Büyük kentlerde HDP seçmeninin CHP ve İYİ Parti'ye oy kullandığını gördük. Sert söylemler geldi. CHP'den de geçmişte Habur'da çözüm sürecine dönük söylemleri var. Bundan FETÖ ve PKK faydalanıyor. Nasıl bir çıkış yolu bulacağız?

SOYLU: Biz devleti idare ediyoruz, ülkeyi yönetiyoruz. Elimizde hem yaptığımız işin sonuçlarına yönelik, hem etrafımızdaki coğrafyaya yönelik hem bilgilerimiz var hem sonuçlarımız var. Biz ana muhalefet partisi değiliz. İnsanlar toleranslı olmalı tabii. Kemal Kılıçdaroğlu hemen oradan sonra kendisini protesto edenlere, kendisine Artvin'de saldıranlarla iş tuttu, şu anda Apo'nun tecridini bitirmek için eylem yapanlara bizim tolerans göstermemizi istiyorsunuz. Hepimizin evlatları var. HDP, PKK'nın siyasi koludur. PKK a demeden HDP a diyemez.

"MANTAR TABANCASI PATLASA İÇİŞLERİ BAKANI OLARAK ÜZÜLÜRÜM"

Ben siyasetin hesabını yapsaydım daha farklı bir noktaya giderdik. Bir terör örgütüne karşı bir ülkeyi muhafaza etmenin hesabını yapıyoruz. Terörle mücadele tarihinde ilk kez bu noktaya geldik. Sizin söylediğiniz öfke bu seçimin hemen akabinde oluşan ve seçimle beraber enerji boşalmıştır, o enerjinin üzerinde tepinmemek lazımdır. Sayın Cumhurbaşkanımız ne dedi, 'kızgın demiri soğutma günüdür' dedi. Ben bu olayın olmasıyla ilgili üzüldüğümü söyledim. İki taraftan üzülüyorum. Mantar tabancası patlasa ben İçişleri Bakanı olarak üzülürüm.

"BİR TEK HDP'LİDEN PKK'YA REDDİYE DUYULDU MU?"

Ben bugün varım, yarın yokum. İmamoğlu'nun söylediği şudur, 'Selahattin Demirtaş'ın siyaset çizgisini beğeniyorum. O kadar uzlaşmacı,barışçı bir çizgi ortaya koydu' dedi. Bu millet geçmişteki olayları unuttu mu? Türkiye bir tehditle karşı karşıya olduğunu söylemek zorundayım. Bu Türk siyasi tarihinde bir kırılmadır. Aynı hatayı SHP yaptı. SHP'nin bitişi bundan. Aynı şekilde halk CHP'yi affetmez.

MAHMUT ÖVÜR: Bu bloklarda şöyle bir sorun var. PKK ile ilişkili bir parti var CHP de onu makulleştiriyor. HDP legal parti ve Meclis'te. Bunu siyasetin çözmesi gerekmiyor mu? Madem ki 'kızgın demiri soğutmak' söylemi belki de fırsat olur.

SOYLU: Adam terörist, elinde silah var, iddiası var, uyuşturucu, insan kaçakçılığı silahı yapıyor. Milyonlarca dolar topluyor. Bununla beraber nasıl bir siyasal uzlaşma içerisine gireceksiniz. Doğu ve Güneydoğu'da CHP yok biz varız. Biz eklektik değiliz. Orada tam da organik bir şekilde varız. GÜneydoğu Anadolu'nun siyasetini CHP temsil edebiliyor mu? Çok gelişmiş dediğimiz Avrupa bu siyasete ne diyor? Neden kapandı Batasuna? Bir tek HDP'liden bugüne kadar PKK'ya ait bir reddiye kimse duydu mu?

"KILIÇDAROĞLU KORUMALARININ NE İŞ YAPTIĞINA BİR BAKSIN"

VEYİS ATEŞ: O gün kaç koruması vardı sayın Kılıçdaroğlu'nun?

SOYLU: Kemal Kılıçdaroğlu'nun oraya gitmesi risk olabilir. Gece saat 23.00 civarı aramışlar bu cenaze nerede diye. Siz gidecek misiniz? diye sormuşlar, böyle bir kararımız yok demişler. Saat 10.03'de aramışlar sabah. Cenaze aile isteğiyle köye alınmış. Biz şehit aileleri ne isterse yaparız. Genel prensip budur. Bizim işimize şehir merkezleri gelir. Çünkü köyün yolları bunu kaldıracak durumda olmayabilir. Arabanın çıkması, gidebilmesi zordur. Karar veriyorlar ama haber vermiyorlar. Önce 2 tane eleman çıkarıyorlar gidip baksınlar diye.CHP milletvekillerin ifadelerinde de var.

ÖVÜR: CHP ilçe başkanı da var mı?

SOYLU: O daha sonra geliyor. Onun üzerinde duracağız. O başka bir konu. Kılıçdaroğlu korumalarının ne iş yaptığına bir baksın. O korumalar bana bağlı. Koruma işiyle mi ilgileniyorlar, yoksa başka işle mi ilgileniyorlar, bir baksın. Yarın o gün müfettişlerimiz girecek. Ben bunun hesabını sorarım. Öyle adam koruyarak, adamcılık yaparak bu işler devlet işi ciddi işlerdir. Bir korumanın işi koruma olması lazım. Bir baksınlar. Orada haber verdik dediler, hayır haber yok. Biz gerekli tedbirleri almışız zaten. Bir bölük komando jandarma var. Terör timlerimiz, trafik timlerimiz var. Aynı zamanda özel harekatçılar var. Genelkurmay Başkanı orada. Onun güvenlik zaafiyeti yok da, Milli Savunma Bakanı orada onun güvenlik zaafiyeti yok da, sayın Kılıçdaroğlu'nun neden koruma zaafiyeti olsun. Muhtara haber verdik dedi, muhtar çıktı açıklama yaptı.

"PROVOKASYON YOK TAMAMEN DOĞAL BİR REAKSİYON VAR"

Kaymakam 'benim Kılıçdaroğlu'nun geleceğinden haberim yoktu' diyor. Olayı şuraya götürmek istiyorlar. 'Burada bize karşı organize bir eylem oldu, bize karşı bir eylem oldu'. Taşlardan, sopalardan bahsediyorlar. 'Dışarıdan gelen adamlardan bahsediyorlar. 28 kişiyle ilgili şikayette bulundular. 22'si Akkuzulu köyünden. Biz toplam 37 kişiyi tespit ettik. Toplam 61 kişi yapıyor. 61 kişinin 2 kişisi Çubuk'tan, o da köyle akrabalık ilişkisi var, 2 kişi İmamhüseyin köyünden. Bu nasıl dışarıdan bir organizasyon. Provokasyon orada değil provokasyon o olaydan sonra yapmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Orada ilk reaksiyon olduktan sonra, il jandarma komutanı Ünsal Paşa orada. Hepsi dağlardan gelen adamlar. İl emniyet müdürü, emniyet genel müdürü, genelkurmay başkanı orada. Kendi korumaları dahil olmak üzere attığı adımların tamamı bu işin tekniğine aykırıdır. Bir genel müfettiş görevlendirdik. Temel zaafiyet varsa bütün bunlara yukarıdan aşağıya bakacaklar. Dışarıdan bir provokasyon söz konusu değil. Bu tamamen orada gerçekleşen doğal bir reaksiyondur.

"SAYIN KILIÇDAROĞLU CENAZEDE O AÇIĞINI KAPATMAK İSTEDİ"

YILMAN: Önceden bir hazırlık olduğuna inanmıyorum. Kollektif bir öfke patlaması sözkonusu orada.

SOYLU: Bir siyasetçi yalan söylerse bir daha toplumun yüzüne çıkabilir mi? Kılıçdaroğlu yürürken 'ailenin de, muhtarın da haberini var' dedi. Bu lafın bittiği yer.

VEYİS ATEŞ: Bir güvenlik zaafiyeti olduğuna...

SOYLU: TOMA niye yok deniliyor. Şehit cenazesine TOMA gider mi? Birileri gaz sıkın diyor. Orada gaz ve su sıkılsaydı esas felaket o zaman başlardı. Ben hemen kaymakama ulaştım. Ünsal Paşa ve il emniyet müdürümüzle sürekli olarak telefon teması ortaya koydum. Sonra beni CHP Genel Başkanı Faik Öztrak aradı. 'Şu anda evdeler, yol tek taraflı olduğu için arkadaşlar güvenli bir şekilde çıkarmak istiyorlar' dedi.

YILMAN: Emniyet Genel Müdürü, jandarmanın hatası dedi.

SOYLU: Dün tekzip etti, ben böyle bir değerlendirme yapmadım dedi. Bir eksikliği varsa vardır derim. Gerekli tedbiri almış. Kılıçdaroğlu şöyle zannetti. Ankara'da Akseki Camii'nde cenazelere gidiyoruz, orada protokol işler. Anadolu'da hiçbir camide protokol işlemez. Burada mesele arabaya giderken oldu. Orada temel hata eve götürülmesi. Eğer bakanlarla birlikte köy konağına gitmiş olsalardı hiçbir problem olmazdı. Sadece bir protesto ile karşı karşıya kalınırdı.

ATEŞ: Sayın Kılıçdaroğlu cenazeye katılmasaydı böyle bir şey olmaz mıydı?

SOYLU: Ben en son Bergama'da Tarım Orman Bakanı, ben, CHP'liler oradaydık. Ama mesele şu, başat aktörsin, 40 yıldır Türkiye'nin canına okuyan bir terör örgütünün uzantılarıyla işbirliği yapıyorsun.

ÖVÜR: Kılıçdaroğlu'nun oraya gitmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

SOYLU: Belki niyet okumak olacak. Şimdi 'Ben İstanbul, Ankara'yı aldım' Bir açığım var, bu güçle bunu aşmak isterim, şehit cenazesine gideyim, 'burada da varım' gibi pragmatik bir yaklaşımdır. Benim okumam odur.

"SEN TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SİYASİ KOLUYLA İŞBİRLİĞİ YAPIYORSUN"

YILMAN: Ömer Çelik hemen Osman Sarıgün'le ilgili açıklama yaptı. İhraç istemiyle disipline sevkedildi. Sonra ifadesi alındı, tutuklandı dendi. Sonrası o fotoğraf, elinin öpülmesi, AK Parti Etimesgut Belediye Başkan adayının gidip sahip çıkması, kahramanımız diye piarının yapılması...

SOYLU: Herkesin kendine ait bir tutumu var. Oradaki insanların tutumu var. O elini niye öpmüş, akrabası mıdır, yeğeni midir bilemeyiz.

ATEŞ: Öpülesi el diye öpüyor...

SOYLU: Öyle midir bilmiyorum. Neticede şunu isterdim. Böyle bir olay hiç olmasın. Önümüzde 4,5 yıl var. Bunun hesabını yapmak zorundayız. Bütün büyük meselelerimizin aşılacağı 4,5 yıllık zaman dilimi var. CHP yöneticilerin mal bulmuş mağribi gibi buna sarılmaları. Aynı zamanda oradaki insanları, bu reaksiyon olabilir illa terörist değil. Yapılanın tasvip edilmediğini herkes söyledi. Yapılanları terörist demek de yanlış. Onun için çıkıp 'bana saldıranlar kimlerse PKK'nın Artvin'de yaptığı aynıdır' diye özdeşleştirdiğin zaman, sen terör örgütünün siyasi koluyla işbirliği yapıyorsun. Biz seni bu doğru bir şey değildir diye eleştiriyoruz. Türkiye ilk kez terör konusunda bu kadar üstün bir duruma geldi. İstanbul'da ne kadardır patlama sesi duymuyorsunuz?