"4+4+4" düzenlemesinin TBMM Genel Kurulu'nda oy çokluğuyla kabulm edilip yasalaşmasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde AK Parti milletvekillerine yemek verdi. Yemeğin ardından milletvekillerine hitaben bir konuşma yapanBaşbakan Erdoğan, "Ortaya koyduğunuz çalışmalardan dolayı, ortaya koyduğunuz performansınızdan dolayı, mücadelenizden dolayı, özellikle de sabrınızdan, metanetinizden dolayı gerçekten kalbi hislerle her birinizi tek tek tebrik ediyor, şahsım, ülkem ve
milletim adına sizlere teşekkür ediyorum" dedi. Erdoğan, "Doğrusu bugün ben çok duyguluyum. TBMM, özellikle de sizler bugün birkez daha tarih yazdınız. Tarihe silinmeyecek bir not düştünüz" diyerek, "Belki bunu biz anlamıyor olabiliriz ama inanıyorum ki, gelecek kuşaklar, gelecek nesiller bunu anlayacaklar ve bizleri hayırla yad edecekler" ifadelerini kullandı.

Çıkarılan yasanın, sadece milli eğitimi ilgilendiren bir yasa olmadığın belirten Başbakan Erdoğan, bu yasanın Türkiye'de milli egemenliğin gerçek sahibinin kim olduğunu bir kez daha teyit ettiğini ifade etti. "Çıkardığımız yasa, Türkiye'de demokrasinin ne kadar ileri standartlara ulaştığının, aynı zamanda ne büyük bir içtenlik kazandığının ispatı olan bir yasadır" diyen Başbakan Erdoğan, "Çıkan bu yasayla egemenliğin millete ait olduğu bir kez daha kayıt altına alınmıştır" dedi.

Başbakan Erdoğan, konuşmasında, "Sizler sadece bir yasa çıkarmadınız, sizler baskıyla, dayatmayla getirilen bir düzenlemeyi milletin vicdanına ve kendi vicdanınıza kulak vererek demokratik yollarla düzelttiniz" derken, faşist bir baskıyla gelen düzenlemenin demokratik yollarla düzeltildiğini kaydetti. Başbakan Erdoğan şöyle devam etti:

"Sizler tarihimize kara bir leke olarak kazınmış, bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat'ın izini, 28 Şubat'tan 15 yıl sonra, geri dönmemek üzere tarihin tozlu raflarına Allah'ın izniyle kaldırdınız. İşte bu nedenle sizleri kutluyorum, tarihi bir düzeltme yaptığınız için egemenliği yeniden millete tevdi ettiğiniz için, millet egemenliğini ve demokrasiyi bir kez daha yücelttiğiniz için sizleri tebrik ediyorum, kutluyorum."

"MİLLETTEN DERSLERİNİ ALDILAR"

Başbakan Tayyip Erdoğan, "4+4+4" görüşmeleri sırasında CHP, MHP ve BDP'nin aynı safta yer aldığını savunarak, "Biz bu tavrı 12 Eylül halk oylaması sırasında da tıpkısının aynısıyla gördük ve yaşadık. Neler yapmadılar ki, orada da AK Parti bir taraftaydı, diğerleri bir tarafta. Ama sabırlıydık, tahammüllüydük. Ve neticesini de hamd olsun 26 maddelik o paketi çıkartarak gördük" diye konuştu.Referandumda 26 maddelik pakete vatandaşın onay verdiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Çünkü millet, kendi temsilcilerini haklı mücadelesinde yalnız bırakmıyor. Ama haksız bir mücadelenin içerisinde olanları da işte sandığa her zaman olduğu gibi gömüyor" şeklinde konuştu.

CHP, MHP ve BDP'ye yüklenen Erdoğan, "12 Eylül'de nasıl milletten derslerini aldılarsa, bugün de aynı şekilde milletten derslerini aldılar" dedi. Başbakan Erdoğan, CHP'nin Tandoğan'da yaptığı grup toplantısını da eleştirdi.Başbakan Erdoğan CHP'nin Tandoğan mitingiyle ilgili olarak şunları söyledi:

"Tandoğan Meydanı'nda ana muhalefet partisi grup toplantısı yapacak kadar bu ülkede bir Meclis iç tüzüğünü bilmeyenlerden oluşan bir kadrodur. Orada gidersin, normal mitingini yaparsın. Ama 'salı günü gideceğiz, grup toplantımızı orada yapacağız' dediğin zaman, şecaat arz ederken, sirkatin söylersin. Bunların durumu bu. Ve destek kıtalarının neler yaptığını gördünüz. Kim bunların destek kıtaları; işte o malum STK'lar ve o malum STK'ların da pedagojik yanları varmış, psikolojik yanları varmış. Doğru aynen öyle. Hakikaten hem pedagojik tedaviye ihtiyaçları var, hem de psikolojik..."

"CHP, DARBEYE ÇANAK TUTMAKTAN ÇEKİNMEDİ"

CHP'nin sokaklarda yapılan eylemlerin faturasını polise kestiğini savunan Başbakan Erdoğan, "Polise taşla, sopayla saldıran kim; bunlar. Ondan sonra polis ne yapmış, su sıkmış. Ee ne yapacaktı? Başka bir şey yapmadı ya, su sıktı. Neymiş, boyalı suymuş. Olabilir" diye konuştu. Ana muhalefeti eleştiren Başbakan Erdoğan, CHP'nin ülkenin karanlığa sürüklenmesinde her zaman başrolü oynadığını iddia etti. Erdoğan, "Demokratik yollarla engelleyemediği düzenlemeleri, bürokratik yollarla engellemeye yoluna gitti. Hiç birinde başarılı olmadığı zamanlarda da CHP orduyu göreve çağırmaktan, darbeye çanak tutmaktan, darbe çığırtkanlığı yapmaktan hiçbir zaman çekinmedi. Bugün çıkarttığımız yasayla CHP, azınlık olarak çoğunluğa hükmetme iradesinin artık ortadan kalktığını görmüştür" dedi.

"KUR'AN BİR SÜS EŞYASI DEĞİLDİR"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuran'ın ve Hz. Peygamber'in hayatının seçmeli ders olması konusunda CHP'nin eleştirilerine de cevap verdi. Erdoğan, CHP'nin bu konuda önerge verilmesinden çok rahatsız olduğunu belirterek, Kılıçdaroğlu'nun İzmir'de yaptığı konuşmayı hatırlattı ve şunları söyledi:

"Burada ne dese beğenirsiniz; 'biz Kur'an-ı Kerim'i böyle gayet güzel, işlemeli kılıflar içerisinde odamızın başucunda hep saklarız. Yastıklarımızın hemen altında, başucumuzda saklarız.' Ahh ahh, gel de Akif'i anma. Akif merhum çok güzel söylüyor; 'Ya açar Nazm-ı Celil'in, bakarız yaprağına, yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağına. İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyle bilin, ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.' Sayın Kılıçdaroğlu, Kur'an bir süs eşyası değildir, Kur'an bir ilham kaynağıdır. Onun için Akif'i biraz okuman lazım. Sadece milli marş olarak İstiklal Marşı'nı da okumak yetmez. Anlamak lazım, onu duymak lazım. Ama bunlarda öyle bir şey yok. Biz diyor 'Besmeleyi çeker, okuruz.' İnşallah öyledir. Ve Meclis'te de bir tanesi, 'din bezirganları' olarak AK Parti'yi kastediyor. Olsa olsa en ala din bezirganı sizden olur. Çünkü bu yaşanır, konuşulmaz. Aradaki fark bu. Ve bundan niye o kadar rahatsız oluyorsunuz, burada madem sıkıntınız yoktu, oy birliğiyle Genel Kurul'dan bu iş çıksa, böyle bir tartışma olur mu? Niye bu sizi rahatsız ediyor? Hiç bunun sizi rahatsız etmemesi gerekirdi. Ya ne demek, seçmeli bu, zoraki değil, mecburi değil. Kemal efendi, senin torununu oraya zorla gönderme gerek yok. İsteğe bağlı, ister gönderirsin, ister göndermezsin. Böyle bir şey yok, rahat ol. Bütün efradınız, bunlar da rahat olsun."