"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim daha katedecek uzun bir yolumuz var. Daha yapacağımız çok iş, Türkiye'ye kazandıracağımız çok hizmet, milletimizi sevindirecek çok daha fazla rekorlarımız ve hedeflerimiz var'' dedi.

2012 DİLEKLERİ

Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş programında yaptığı konuşmada hüznüyle, sevinciyle, 2011 yılına artık veda edildiğini, büyük umutlarla ve büyük heyecanlarla da 2012 yılını karşılamaya hazırlandıklarını ifade ederek, "2012 yılının, aziz milletimize, ülkemize, tüm insanlığa huzur, barış, bereket ve hayırlar getirmesini Allah'tan temenni ediyorum'' dedi

EKONOMİ DEĞERLENDİRMESİ

2012 yılı bütçesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan yoğun müzakerelerin ardından kabul edildiğini anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bütün dünyada, özellikle de ABD gibi, Japonya gibi, Avrupa Birliği ülkeleri gibi gelişmiş ekonomilerde, küresel krizin etkisiyle sosyal politikalarda ciddi kesintilere gidiliyor. Birçok ülke, memur maaşlarında, emekli maaşlarında kesintiye gidiyor ya da artış yapmıyor. Sağlık harcamaları, eğitim harcamaları, diğer sosyal harcamalarda bu ülkelerde artık ciddi oranlarda tasarruflar yapılıyor. Bu ülkelerde bütçe açıkları artıyor, işsizlik oranları yükseliyor ve kamunun borcu tarihi seviyelere çıkıyor. Yanı başımızda, Avrupa'da bunlar yaşanırken, biz, hiçbir kesintiye, kısıtlamaya gitmeden, tam tersine sosyal harcamaları artırarak yolumuza devam ediyoruz. Yine bu ülkelerde büyüme oranları yavaşlarken, Türkiye dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer almaya, oradaki konumunu muhafaza etmeye devam ediyor."

Hükümetin katedecek uzun bir yolu olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin son 9 yılda elde ettiği başarılar, rekorlar, tarihi seviyeler, istikrar, güven, huzur ve kardeşlik ortamının tabii bir neticesidir. Demokratikleşme alanında attığımız adımlar, dış politikadaki aktif tavrımız, içeride istikrarı, güveni, güvenliği, huzur ve kardeşliği pekiştirmek için gayretlerimiz Türkiye'yi bu noktalara taşımıştır. Şunu herkes bilmelidir ki, aktif dış politikadan, barışçı dış politika anlayışından vazgeçmek, geriye gitmek, hiç kuşkusuz Türkiye'yi, ekonomiyi, istikrar ve güveni geriye götürecektir. Aynı şekilde, demokratikleşme adımlarından, demokratik haklardan, özgürlüklerden geriye gitmek, reformları yavaşlatmak da Türkiye'yi geriye götürecek, milletimize haksızlık olacaktır.''

"HUKUK EN TEMEL İLKE"

Başbakan Erdoğan, hükümet olarak, ne dış politikadaki barış odaklı tavırlarından ne de ülke içindeki demokratikleşme adımlarından asla taviz vermeyeceklerini, asla geri adım atmayacaklarını ifade etti.

''Dış politikada çözüm odaklı politikalardan, çözümsüzlük odaklı politikalara geçmek, biz biliyoruz ki kendi kendisine zarar vermek, kendi ayağına kurşun sıkmaktır'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Aynı şekilde, demokratikleşme adımlarından ya da özgürlüklerden geri adım atmak da ülkeye, millete, en başta kendimize yapılmış aleni bir haksızlık olur. Bizden, böyle bir tavır, böyle bir yavaşlama, bir geri adım bekleyenler, 9 yıldır olduğu gibi bundan sonra da beyhude beklerler. Terörle mücadele, bizim dönemimizde, hak ve özgürlüklerle güvenlik arasındaki denge en hassas şekilde muhafaza edilerek yürütülmüştür ve yürütülmektedir. Hiç kimse, ama hiç kimse, keyfi olarak, hukuka aykırı şekilde gözaltına alınmıyor. Hukukun en temel ilkeleri hassas şekilde gözetiliyor, Anayasaya, yasalara, evrensel normlara uygun şekilde bir süreç işletiliyor.

Güvenlik güçlerimiz şehit edilirken, belediye otobüslerinde masum kızlarımız yakılarak katledilirken, sokakta, çocuklarının gözü önünde anneler, annelerin karnında doğmamış bebekler şehit edilirken, hiç kimse bizden durup seyretmemizi bekleyemez. Devlete paralel örgütlenmeler, alternatif mahkemeler kurulurken, vergi adı altında haraç toplanırken, belediyelere, millete hizmet üretilmesi için gönderilen paralar terör örgütüne aktarılırken, hiç kimse bizden sessiz kalmamızı bekleyemez.''

"ZİHİNLER BULANDIRILMAK İSTENİYOR"

Erdoğan, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna dikkati çekerek, hukukun verdiği güçle, yetkiyle, hukuksuzlukla mücadele etmenin, bu milletin en tabii hakkı olduğunu vurguladı.

Belgelere, bilgilere, toplanan delillere bakmaksızın, iddiaları göz ardı ederek, daha sorgulama aşamasında, daha yargılama süreci tamamlanmadan, tutuklamaları, gözaltıları eleştirmenin, buradan demokrasi adına bir takım yorumlarda bulunmanın, adil olmadığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

''Adil olmadığı gibi insani de vicdani de değildir. Ne yazık ki bazı çevreler, bu ülkedeki her hadiseyi bir şekilde istismar için bir fırsat olarak değerlendirme yanlışı içindedir. Bu yanlışta da ısrar ediyorlar. Ne yazık ki, gençler, çocuklar, terörist cenazeleri; şehitlerimiz; annelerin, babaların hissiyatı; yargının tasarrufları, güvenlik güçlerinin operasyonları birer istismar aracı olarak kullanılıyor, zihinler bulandırılmak isteniyor. Biz bunlara asla fırsat tanımayacak, bunların istismarına da mahal oluşmaması için azami hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz.''

DIŞ POLİTİKA

Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş programında yaptığı konuşmada, terörle mücadelede olduğu gibi dış politikalarında da bir farklılaşma, bir değişiklik, bir geriye gidişin asla söz konusu olmadığına işaret etti. Erdoğan, Suriye'ye ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Suriye'de kardeşlerimize zulmedilmesi, sokak ortasında kardeşlerimizin katledilmesi karşısında hiç kimse bizden sessiz, tepkisiz kalmamızı bekleyemez. Düşünebiliyor musunuz şurada birkaç ay içerisinde 5 bin civarında burada insanımız, burada kardeşlerimiz öldürüldü. 9 yıl boyunca, bu duruma gelinmemesi için bizlerin bu hissiyatla Suriye yöneticilerine yaptığımız uyarılar maalesef dikkate alınmadı. Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya, onların haklı mücadelesini, onların hak taleplerini, kardeşlik hukuku içinde savunmaya devam edeceğiz. Suriye'de, kendi halkına zulmeden yönetim yerini halkın idaresine bırakıncaya kadar da tepkimizi cesaretle ortaya koymayı sürdüreceğiz.''

Erdoğan, Irak'taki gelişmeleri de yakından takip ettiklerini vurgulayarak, ''Irak'ta, mezhep farklılığı temelli bir ayrışmayı son derece tehlikeli buluyor, taraflara itidal çağrımızı en güçlü şekilde iletiyoruz. Irak'ta bir kardeş kavgasını, aynı kıbleye dönen insanların çatışmasını asla arzu etmeyiz, bunun olmaması için de gereken telkinleri yapıyoruz. Düşünebiliyor musunuz, bir tarafta Şia, bir tarafta Sünni ve etnik yapıya baktığımız zaman Arabıyla, Kürdüyle bütün farklı zenginlikleri oluşturan bir yapı var'' diye konuştu.

FRANSA'YA TEPKİ

Başbakan Erdoğan, Fransa'da, Fransa Ulusal Meclisi'ne getirilen, oylanan ve kabul edilen bir yasa teklifinin, Türkiye'de son derece tabii ve haklı tepkilerine neden olduğunu anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz her fırsatta, son derece samimi bir şekilde şunu söylüyoruz. Gelin diyoruz, 1915 yılında yaşanan hadiseleri, belgeler, arşivler, bilimsel araştırmalar ışığında konuşalım, tartışalım, aydınlatalım diyoruz. Parlamentolarda hiçbir zaman tarih yazılmaz. Ancak tarihimizin, üçüncü ülkeler tarafından iç politika malzemesi yapılması, çarpıtılması, seçim kazanma uğruna istismar edilmesi karşısında da haklı ve hukuki tepkimizi de yine cesaretle ortaya koyuyoruz saygıyla selamlıyorum.''