Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosluğu binasına girmesine izin verilmemesini sert sözlerle eleştirdi. Erdoğan, “Nazizm Batı’da ayakta. Konsolosluk kapısını kilitleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Bunun bedelini ödeyecekler” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Uluslararası İyilik Ödülleri törenine katıldı. Sosyal medya aracılığıyla ülkesinin acılarını duyuran ve Filistinli en cesur gazeteci olarak bilinen Janna Jihad’a ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan takdim etti. Erdoğan’ın törendeki konuşmasının gündeminde ağırlıklı olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’ya Hollanda’da uygulanan yasak vardı.

‘Nazizim ayakta’

Avrupa’da son bir haftadır sergilenen tavırların hiç şaşırtıcı olmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

“Haydutluğa varan tavırları, Avrupa’da yükselen faşizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının sadece birer işaretidir.

Avrupa ırkçılığa gidiyor. Neredesin Avrupa Birliği? Ondan sonra Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği’ne çattığı zaman rahatsız oluyorlar. Rahatsız olacaksınız. Şu an birkaç gündür yaşanan olaylar, gördüklerimiz, dikkat edin tamamen İslamofobik bir gelişmenin tezahürleridir. Ben, olaylar başladığında bunların faşizan birer baskı olduğunu söyledim. ‘Nazizm yeniden hortladı’ dedim.  Arkasına da şunu ilave ettim ‘Ben Nazizmin bittiğini zannediyordum ama aldanmışım’ dedim. Meğerse Nazizim Batı’da ayakta. Rahatsız oldu beyefendiler. Şimdi soruyorum; dün gece Bizim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Sayan kardeşime, bir bayan, kalkıp da kendi başkonsolosluk binasına maslahatgüzarı ile ve diplomatik bir araçla gitmesini engelleyen zihniyet, bunu uluslararası  diplomaside ve dünyaya acaba nasıl anlatır? Şöyle mi anlatacak; ‘Biz davet etmedik ki...’ Nereden çıktı bu ya? Ben istediğim ülkeye, elimde pasaportum her şeyim varsa, istediğim gibi girerim. Uluslararası seyahat özgürlüğüm çerçevesinde de giderim, bir diplomat olarak da giderim. Nereden çıktı bu adet? Ama Nazizim  olduğu zaman, faşizm olduğu zaman ‘Benim dediğim doğrudur, benim yaptığım  doğrudur, istediğime müsaade ederim, istediğime etmem’ anlayışıyla bunlar orada konsolosluk kapısını kilitleyecek kadar ileri gitmişlerdir.”

‘Bakalım ne olacak?’

Kriz nedeniyle Sabah 04.30’a kadar telefon başında olduklarını ancak ‘Çıkması lazım’ yanıtını aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı şunları kaydetti: “Şuna bak ya! Peki Hollanda, çarşamba günü yapılacak seçime, sen Türkiye-Hollanda ilişkilerini feda ediyorsan, bunun bedelini ödeyeceksin. Daha biz olması gerekenleri henüz yapmış değiliz. Şimdi Fatma kardeşimiz her şeyden önce bir Nene Hatun olarak, orada onların etten duvarına karşı her türlü girişimi yaptı, artık en sonunda oradan ayrılmasını tavsiye ettik ve ayrıldı. Bir buçuk saat de kendi topraklarında ayrıca kendisini sınır dışı etmeden önce de arabanın içinde hatta karakola çıkıp orada çay kahve ikram edelim demişler. Fatma kardeşimiz de ‘Biz çay istemiyoruz, arabanın içinde duracağız’ deyip orada otoparkta da beklemişler. Bu duruş çok önemli. Şimdi bundan sonraki süreç işleyecek. Çarşamba günü bakalım ne olacak? Hollanda’daki oy kullanacak Türk kardeşlerime sesleniyorum; sizler zaten gereğini yapacaksınız ben biliyorum...”

‘Neredesin AB?’

Hollanda’daki seçimin ardından gereken değerlendirmeyi yapacaklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu; “Bu cevapsız bırakılamaz. Benim Dışişleri Bakanıma, Ekonomi Bakanıma, yine milletvekili arkadaşlarımıza oralarda affedersiniz edep dışı davranışları yapanlar bedelini ödeyecekler. Kendi içlerindeki hırslarını köpekleri sürmek suretiyle ortaya koyanlar bunun bedelini ödeyecekler. Çıkmış bir tanesi ne diyor? Türkler burayı terk edecek. Terk etmeyecek ya! Onlar oranın vatandaşı. Bunun bedelini her türlü ödeyecekler. Diplomasinin ne olduğunu da öğrenecekler.”

‘Şimdi Sırada Münbiç var’

Türkiye güçlendiğini söyleyen Erdoğan, “Güçlendikçe de bunlar zelil hale geliyor. Bu bölgedeki tüm terör örgütlerinin silahları bu ülkelerden geliyor. Ellerinde bunların batının silahları var. Ve yalan söylüyorlar ve belgeli. Bütün bunlara rağmen şu anda Cerablus’tan tehdit yaşadığımız Suriye’ye ÖSO ile beraber girdik. Rai’ye, Dabık’a, El Bab’a girdik. Buraları DEAŞ’tan temizledik. Şimdi sırada Münbiç var. Ve Rusya seyahatimde de sayın Putin’le de bu konuları enine boyuna görüştük. Ve bütün mesele Suriye’de Türkiye için tehdit oluşturacak unsurlardan Suriye’yi arındırmaktır, temizlemektir. Ve asla Suriye’nin kuzeyinde bir terör örgütünün devlet kurmasına müsaade etmeyeceğiz. Bunun da bilinmesini istiyorum. Bunlar asla buralarda bir devlet kuramayacak. Ve Türkiye silahlı Kuvvetleriyle, polisiyle bir defa bizimle ortak hareket eden ÖSO ile burada böyle bir yapılanmaya asla müsaade etmeyeceğiz. İnşallah 16 Nisan bir kez daha oyunun bozulduğu bir gün olacak” dedi. 

Kalpleri nasırlaşmış

“Gerek son 6 yıldır Suriye’de yaşananlar, gerek 15 Temmuz ve sonrası şahit olduklarımız bizler için büyük ibret vesilesidir. Bakın Suriye’deki çatışmalar altıncı yılını doldurmuş olacak. 6 yıl içerisinde yaklaşık 1 milyon insan haince katledildi.  Devlet terörü uygulayan rejim tarafından mazlum bir halkın yok edilmesine dünya seyirci kaldı. Halep’teki bir duvar yazısında Suriye’de ölen çocuklardan kan yerine petrol aksaydı dünya anında müdahale ederdi yazıyordu. Evet petrol kandan daha değerli! 

Ne yazık ki milyarlarca dolar bütçesi olan uluslararası kuruluşlar tarafından sadece seyredildi. Burada yaşananlar Avrupa’nın nasırlaşmış kalbine dokunmadı.”

Görmez’den  Papa’ya çağrı

Törende konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, ödül alacak iyilik kahramanlarıyla birlikte yükseltecekleri iyiliklerin, başta Hollanda olmak üzere, batı muhitlerinde akıl tutulmasına yol açan İslamofobik  nefretlerin doğurduğu bütün kötülüklerin ortadan kalkmasına vesile olmasını diledi. Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda’da maruz kaldığı tutumu hukuksuzluk ve nezaketsizlik olarak niteleyen Görmez, “Başta Papa Franciscus olmak üzere batıdaki bütün din adamlarını, kilise mensuplarını, İslamofobik kin, öfke ve nefrete karşı ses vermeye davet ediyorum” dedi.