Cuma namazı saati geldi. Tüm dünyada olduğu gibi yurdumuzda da binlerce vatandaşımız Cuma namazını kılmak için camilere akın etmeye başladı. Peki mübarek Cuma namazı nasıl kılınır, kaç rekattır? Cuma namazı farz mıdır? İşte Cuma namazı ile ilgili tüm bilgiler ve Abdest nasıl alınır sorusunun cevabı ve Diyanet İşleri tarafından yayınlanan 29 Haziran Cuma Hutbesi

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Cuma namazı, Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır. Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar. Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır.

İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır.

Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur.

Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.

CUMA NAMAZI KAÇ REKATTIR?

Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır.

ABDEST NEDİR?

Abdest, belli uzuvlarını usulüne uygun olarak yıkamak ve mesh etmek suretiyle yapılan bir temizliktir. Abdest her şeyden önce her türlü pislik ve kirlilikten kurtulmak, yani maddî ve manevî bütün kirlerden arınmak için İslam’ın emrettiği önemli bir ibadettir.

ABDEST NASIL ALINIR?

Abdeste “Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya” diyerek başlanır.

Sonra “Euzübillahimineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahim” diyerek Euzü-besmele çekilir.

Üç kez eller bileklere kadar yıkanır, Ellerri yıkamak farzdır.(Bir elin parmakları diğer elin parmakları arasına geçirilerek hilallenir)

Sağ el ile ağıza üç kere su verilerek ağız yıkanır,

Sağ el ile buruna üç kere su verip, sol el ile sümkürülür,

Avuçlara su alıp, alından çene altına, şakaklara kadar üç kez yüz yıkanır, yüzü yıkamak farzdır.

Sol el ile sağ kol dirsek ile beraber üç kez yıkanır, Sağ el ile sol kol dirsek ile beraber üç kez yıkanır, Kolları yıkamak farzdır.

Her iki kol yıkandıktan sonra, eller tekrar yıkanır ve başın dörtte biri mesh edilir, başı messh etmek farzdır. (başın üst kısmına ıslak elle dokunulur)

Daha sonra sağ ve sol elin şehadet parmakları ile iki kulağın deliklerine su verirken baş parmaklar ile kulakların arkası mesh edilir,

Ellerin dış yüzü ile ense mesh edilir,

Sol elin küçük parmağı ile, sağ ayağın küçük parmağından başlayarak, ayak parmaklarının arasını hilallemek suretiyle, topuklarla birlikte, sağ ayak üç kez yıkanır,

Sol ayağı üç kez yıkarken, ayak parmaklarının arasını küçük parmağı ile bu sefer baş parmaktan başlayarak, küçük parmağa doğru, ayak parmaklarının arasını hilallemek suretiyle topuk ile birlikte yıkanır. Ayakları yıkamak farzdır.

Böylece abdest sona erer. Abdestten sonra abdest namazı kılınabilir.
29 HAZİRAN CUMA HUTBESİ

EVLADIN ANNE-BABA ÜZERİNDEKİ HAKLARINDAN BİRİ: GÜZEL İSİM

Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) hayatın her aşamasında İslami değerlerin gözetilmesine önem verirdi. Zira o, bizlere kulluk şuurunu, nezaket ve zerafeti öğretmek üzere gönderilen bir Peygamberdi. Onun, hayatın her anını anlamlı kılmaya yönelik bu hassasiyeti, bir bebeğe isim koymada dahi kendini gösterirdi. Öyle ki iki güzide torununa güzel, zarif ve iyi anlamlarına gelen Hasan ve Hüseyin isimlerini vermişti. Bunu yaparken onları önce şefkatle kucaklayıp bağrına basmıştı. Ardından da sağ kulaklarına ezan, sol kulaklarına kâmet okumuştu. Hayırlı ve bereketli bir ömür geçirmeleri için minik yavrulara dua etmişti. 1

Kardeşlerim!

Peygamberimiz (s.a.s) okuduğu bu ezan ve kâmetle aslında bebeğin kulağına yaratılış gayesini fısıldıyordu. Ona imanı ve İslam'ı, hâsılı tevhidi telkin ediyordu. Ömrü boyunca sadece Allah'a kul olması gerektiğini öğretiyordu. Allah Resulü (s.a.s) verdiği güzel ve anlamlı isimle de çocuğa bir istikamet çiziyordu. Hayatı boyunca hayrın ve iyiliğin hizmetkârı olmasını öğütlüyordu.

Aziz Müminler!

Kur'an'ın ifadesiyle çocuklarımız, gözlerimizin nurudur. Kalplerimizin sürûrudur. Yüce Rabbimizin bizlere birer lütfu ve emanetidir. Kız ya da erkek fark etmez, dünyaya gelen her bebek özeldir, değerlidir. Allah onu yeryüzünün en şerefli varlığı, halifesi olarak yaratmış ve biz yetişkinlere emanet etmiştir. Salih bir kul, iyi bir insan olması için emek vereceğimiz bu yavru, kendine yakışır bir karşılamayı hak eder. Bu karşılamanın ilk adımlarından biri ona güzel bir isim vermektir.

Kardeşlerim!

Çocuk, anne kucağında dünya nimetlerini tatmaya başladığı gibi, adıyla da ebedi âleme kadar uzanacak bir kimliğe kavuşur. Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur. “Siz kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.”2

Bu hadis-i şerif bizlere öğretmektedir ki, insan telaffuzu da anlamı da güzel olan isimlere layıktır. İnsanın bedeni, izzet ve onuru saygın olduğu gibi onun kimliğini ifade eden ismi de saygındır, hürmeti hak eder. İnsana ömrü boyunca hoşlanmayacağı bir isim vermek şöyle dursun onu kötü lakapla bir defa dahi olsun çağırmak dinimizce yasaklanmıştır. Yüce Rabbimiz “Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın”3 buyurarak bizleri bu konuda uyarmıştır.

Muhterem Müslümanlar!

İsim bir inancın, bir medeniyetin, bir kültürün yansımasıdır. Kaynağını din-i mübin-i İslam'dan alan medeniyetimizin isme verdiği önem hepimizin malumudur. Geçmişten günümüze milletimiz, evlatlarına başta Peygamberimiz olmak üzere tarihimizde iz bırakan nice büyüklerimizin ismini vermeyi onur vesilesi saymıştır. Geleneğimizde isim her şeyden önce kişiye insan olarak değerini, varlığının anlamını ve medeniyetini hatırlatan bir unsurdur. İsimde asıl olan sadece kulağa hoş gelmesi değildir. Bununla birlikte sahibini ahlaki olgunluğa, yüce bir karaktere ulaştıran bir mana taşımasıdır. Bu doğrultuda Peygamber Efendimiz, İslam inancıyla bağdaşmayan, insan şerefine yakışmayan, şiddet ve nefret içeren isimleri değiştirmiştir.

Kardeşlerim!

Çocuklarımıza Müslüman olduklarını her daim hatırlatacak, dini ve milli değerlerimize uygun, anlamlı isimler verelim. Onların beslenme ve eğitimlerinden sorumlu olduğumuz gibi güzel isimlere sahip olmalarından da sorumlu olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım. İnancımıza ve kültürümüze uymayan isimlerin yavrularımızın değer dünyalarını tahrip edeceğini unutmayalım. Evlatlarımıza verdiğimiz isimler, onlara ahlak, edep, şuur ve ideal aşılasın, bir pusula gibi ömürleri boyunca iyiliğe, güzelliğe, hayra davet etsin.

1 Buhârî, Menâkıbü'l-ensâr, 45; Edeb, 109; Edebü'l-müfred, 286.

2 Ebû Dâvûd, Edeb, 61.

3 Hucurât 49/11.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü