İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
 

"Her seçim bir imtihandır. Bir mücadeledir, bir muhasebe vesilesidir. 31 Mart seçimlerinde bu imtihanı hamd olsun, bütünüyle demiyorum; büyük oranda başarıyla verdik. Bu mücadeleden bir kez daha anlımızın akıyla çıktık. Milletimizden ibranemizi bir kez daha almayı başardık. Aday adaylığından seçim kampanyasına kadar bu süreçte emeği geçen, katkısı olan tüm arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Türkiye genelinde AK Parti olarak yüzde 44,4'lük bir oy oranına ulaştık. Bundan önceki yerel seçimlerde böyle bir oyu yakalayamamıştık. 

Cumhur İttifakı olarak da toplamda yüzde 51,7 gibi hem 16 Nisan halk oylaması hem de 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle uyumlu bir sonuç elde ettik. Karşımızdaki dörtlü ittifakın toplamı ise yüzde 44,5'ta kaldı. Oy oranları üzerinden baktığımızda AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın tartışılmaz bir başarısı vardır. Sayın Bahçeli'ye, ekibine ve tüm MHP'li kardeşlerimize bir kez daha buradan teşekkür ediyorum. Oranlamayı belediye sayısına göre yaptığımızda başarı çıtamızın yüzde 54,2 gibi çok daha yüksek bir noktaya çıktığını görüyoruz. 



"İSTANBUL SEÇİMLERİNİ SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİZ"
Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de kaybettiğimiz ve kazandığımız yerler olmuştur. Mesela 3 büyükşehir, 12 büyük il, 89 belde belediyesini maalesef kaybetmiş bulunuyoruz. Buna karşılık 6 il, 125 ilçe 89 belde belediyesini de kazandık. Özellikle doğu ve güneydoğu anadoluda pek çok il ve ilçe belediyesinin yönetimini devraldık. 

Tabi itirazlar sebebiyle seçimin yenilenmesi kararı verilen 3 ilçe bunun dışındadır. Ayrıca İstanbul seçimleriyle ilgili süreci de sonuna kadar takip ediyoruz, takip edeceğiz.
Tüm bu fotoğraf içinde İstanbul ve Ankara önemle üzerinde durulması gereken yerler olarak öne çıkıyor. Esasen biz İstanbul ve Ankara'da kaybetmedik. Tam tersine seçimi kazandık. Sayın genel başkan ne diyor diyenleriniz çıkabilir? Arkadaşlar, her şeyden önce kazanmak nedir kaybetmek nedir? İstanbul'da 39 ilçenin 24'ünde AK Parti, birinde MHP; 25 ilçeyi Cumhur İttifakı olarak almış bulunuyoruz. Kalan 14 ilçede de muhalefet ipi göğüslemiştir. 25'e 14 ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki toplam 312 üyeden 176'sı AK Parti'ye, 4'ü MHP'ye 132'si ise diğer partilere mensuptur.
Ankara'da da durum farklı değildir. 25 ilçe belediyesinden 19'unu AK Parti, 3'ünü MHP aldı. Ne kaldı onlara? 3 tane.



"CHP GÖLGE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞIYOR"



CHP demokratik hakların kullanılmasında daima sınıfta kalmıştır. CHP'liler, seçimlere gölge düşürmeye çalışıyor. Halk oylamasını iptal ettirmek için AYM'ye başvurmuşlardır. AYM onlar için en önemli müracaat kapısıdır. Hızlarını alamayıp seçim sonuçlarını AİHM'e kadar götürmüşlerdir. Tabi CHP'nin bu hukuk tanımazlığı hem AYM'de hem de AİHM'de karşılık bulamamıştır. Aynı CHP'nin bugün seçim kanunumuzda yeri olan itiraz yollarını kullandığımız için bizi hedef alması tam anlamıyla trajikomik bir durumdur. 



"13 BİN KÜSÜRE DÜŞTÜ, DAHA DA DÜŞECEK"

İstanbul'da verdiğimiz mücadele sayesinde, 15 bin oyu gasp edilmekten kurtarmamız dahi itirazlarımızın ne kadar yerinde olduğumuzu göstermiştir. 30 bin fark diyorlardı, bu düşe düşe 13 bin küsüre kadar düştü, daha da düşecek. Son yaptığımız itirazlarla, son verilerle düşmeye devam ediyor. Yani burada çok ciddi bir örgütlü organizasyon söz konusu. Elimizdeki belgeler bunu gösteriyor. 



"MEMUR STATÜSÜNDE GÖREV ALDI"



Kamu yöneticiliği bu vasfı taşıyanların memur sıfatıyla orada olması gerekirken, ama kamu yöneticisi olmadığı halde birçok bankalardaki adeta işçi statüsünde diyebileceğimiz kişilerin sandıklara memur gibi sokuşturulması
yenilir yutulur bugüne kadar uygulanmış bir şey değildir. İş Bankası, Şeker Bank, Garanti Bankası gibi bu bankaların yüzlerce binlerce mensubu buralarda memur statüsünde görev almıştır. Şimdi dün İş Bankası bir açıklama yapmıştır. "Bunlar bilgimizde değildir vesaire... Biz sizin görevlilerinizin buralarda görev aldığını söylüyoruz. Partimize verilen oyların takibini elbette yapacağız. 



MİLLETİMİZ DİYOR Kİ İÇİME SİNMEDİ ŞAİBE OLDUĞU KESİN

İçimize sinse de sinmese de YSK'nın kararına duyacağız. Şöyle bir şey konuşuluyor. "AK Parti umudunu kesti" Şunu çok açık net söyleyeyim. Son ana kadar biz hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu bir normal yargı mücadelesi olmaktan aslında seçim hukuna yönelik bir mücadeledir. Bunu da sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Zira öyle bir şey burada var ki, milletimiz diyor ki bu İstanbul benim içime sinmedi, burada bir şaibe olduğu kesin. Ve bu şaibenin giderilmesi şart ki rahatlayalım. 



"BUNUN ÇALIŞMASININ YAPILMASI LAZIM"

Daha ilk andan itibaren belediye başkan vekillerinin odalarındaki kilitlerinin göbeğini sökecek kadar bir hırs... Yahu zaten kazandıysan buralar size teslim edilecek. Ama dur bakalım, daha Meclis'te yapılacak seçimler var. E ne oldu? Meclis'teki seçimlerde İstanbul'da tüm belediye başkan vekilliklerini bizim arkadaşlarımız kazandı. 

Atanmış - seçilmiş... Dolayısıyla encümende atanmışlar mı hakim olacak seçilmişler mi? Tabi ki seçilmişler... Bunun çalışmasının yapılması lazım. Bu yanlışı düzeltmemiz lazım. 



"ZAMANI GELDİĞİNDE HESABI SORMASINI BİLİRİZ"

Biz 'artık bu iş bitti kaybettik' noktasında değiliz. Hakkımızı arayacağız ve bunun çalışmasını da sürdürüyoruz. Ben her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Tabi şunu da söylemem lazım. İçimizde de bize yanlış yapanların olduğunu ifade etmeden geçemeyeceğim. Bu yeni bir şey değil, ilk insandan başlayan bir süreç... Maalesef içimizde belli seviyeye, noktalara gelenlerin yaptığı çalışmalar yenilir yutulur cinsten değil. Bu davanın adamı olduğunu söyleyenler, bütün kampanya boyunca bu adamlar neredeler ya? Bunlar nereye gittiler? 'Efendim ben beğenmedim' E sen beğenmeyebilirsin. Yani biz herkesin beğeneceği isimleri bulma başarısını ne zaman gösterdik ki bugün göstereceğiz? Böyle bir şey olabilir mi? Burada bir yönetim varsa bu yönetim çalışmalarını, istişarelerini yapar ve bir karar verir. Bu karara da hep birlikte uyarız. Ve bu işte bir teşkilatın ahlakıdır. Ama bu teşkilatın ahlakından mahrum olanlar kendilerini hiçbir zaman anlatamayacaklar. Ve şunu açık, net ifade ediyorum. Bilesiniz ki, bu teşkilat sadece Ankara'da kabuğuna çekilmiş bir teşkilat değildir. Hangi ilde neler oluyor, ilçelerde neler oluyor bunların hepsi bize geliyor. Nerede neler olduğunu, döndüğünü bunların hepsini biliyoruz. Gün ola harman ola, zamanı geldiğinde tabi ki bizler bu teşkilatın geleceği için de bunların hesabını sormasını biliriz. Bunları biz sırtımızda taşıyacak değiliz. Biz bunu bir hareket olarak görmüyoruz, bu parti bir davadır. Bu davaya gönül verenler kendilerini sıkı tutmalı eğer tutmazlarsa kusura bakmasınlar.
Kırşehir, Bayburt, Bolu, Karaman gibi yerlerde; Yozgat gibi, Erzurum gibi yerlerde ilçe düzeyinde pek çok örnekte bu sıkıntıyı yaşadık. Bu konularda da derinlemesine çalışıyor, hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu muhasebeyi yaparken asıl gündemimizden kopmayacağız. 

Değişim hayatın gerçeğidir. Değişimleri adım adım gerçekleştireceğiz. Tabi bu adımları birileri istediği için değil, kendi ihtiyaçlarımız için atacağız. Değişim demek her şeyi tepe taklak etmek anlamına asla gelmez. Bizim hareketimizin mayasında ahde vefa vardır. Hiçbir emeği, hiçbir birikimi, hiçbir potansiyeli heba etmeyeceğiz. Aynı zamanda yeni değerlerle, yeni kadrolarla saflarımızı genişletip güçlendireceğiz. 
AK Parti; kökleri Söğüt'e Malazgirt'e kadim bir geleneğin olduğu kadar geleceğin de partisidir. AK Parti 1071'den 1453'ten 1923'ten 1950'den ilham aldığı kadar 2023'ye 2071'e ilham veren, ruh katan, istikamet çizen bir partidir. Biz kadro olarak sadece şehit ve gazilerimizin emaneti olan kutlu bir davayı sırtlamadık. Aynı zamanda büyük ve güçlü Türkiye sevdasına can verdik. Devletimizin 2200 yıllık köklü geçmişinden aldığı güçle, ülkemize yeni bir vizyon kazandırdık. Ekonomik siyasi ve diplomatik olarak içerde ve dışardaki belli odaklar tarafından söndürülmeye çalışılan milletimizin umut ışığını yekrar canlandırdık.

Sırtını terör örgütlerine dayayanlar anlayamaz. İkbalini siyaset mühendisliğinde görenler bizi idrak edemez. Türkiye karşıtı senaryoların figüranlığına razı olanlar bizim mücadelemizi kavrayamaz. Esen rüzgara göre yön değiştirenler bizim verdiğimiz kavganın sırrına eremez. Şu gerçeği tekrarlamak istiyoruz. AK Parti milletin partisidir. Bunun için de 82 milyon her bir ferdinin çatısı olmaya taliptir. 
Ülkemizi ve milletimizi hedeflerine ulaştırmak için herkese kucak açıyoruz. 2001'de nasıl aziz milletimizin umudu olarak vücut bulmuşsak, inşallah bundan sonra da can borcumuz olan insanımız için çalışmayı sürdüreceğiz.
Eğilmeyeceğiz, bükülmeyeceğiz, dört bir yanda mevzilenmiş fırsatçılara bu meydanı bırakmayacağız. Saflarımızı sıklaştırarak, kardeşliğimizi perçinleyerek dostluğumuzu daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Tabi ki seçim dönemlerinde tansiyon yükselir, söylemler keskinleşir. Ancak bizim siyaset kültürümüzde, sandıklar kapanıp oyların sayılmasıyla beraber seçim dönemi de geride bırakılır.
Seçim dönemi ile icraat döneminin dinamikleri farklıdır. İcraat döneminde tüm enerji ülkenin meselelerinin çözümüne hasledilir. Biz kızgın demiri soğutalım çağrımızla işte bu ince noktaya dikkat çektik. Çünkü biz hep önce Türkiye diyen, önce Türk milleti diyen, önce kardeşlik diyen, önce demokrasi, önce yatırım üretim büyüme diyen bir parti olduk. 

Ülkemizin milli meselelerinde uzlaşmanın, dayanışmanın, asgari müştereklerde bir araya gelmenin önemini iyi biliyoruz. Türkiye'nin bekasına yönelik tehditleri 82 milyon olarak hep beraber göğüslememiz gerekiyor. Hatta Türkiye'nin kalbi o kadar büyüktür ki, bu millete hüsnü niyet besleyen herkese kucak açar. Ne zaman birliğimizi muhafaza etmişsek o zaman büyük devlet olduk. Ne zaman içimize kapanmış, birbirimizle kavga etmişsek işte o zaman kavga ettik.
Gün bir olma, iri olma, diri olma, kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma günüdür. Gün 82 milyon olarak tıpkı bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenme günüdür. Bizim nazarımızda rabiamız; tek millet, tek bayram, tek vatan, tek devlet ilkesine inanan herkes Türkiye ortak paydasında zaten buluşmuş demektir. Cumhur İttifakı işte bu ortak paydanın itici gücüdür, en büyük temsilcisidir.
Zihnini terör örgütlerine vermemiş herkesi Türkiye ortak paydasında buluşmaya davet ediyoruz. Bu ülkedeki tek kutuplaşma, Türkiye ortak paydasında buluşma ile terör örgütü safında yer alanların kutuplaşmasıdır. Onun dışında bir kutuplaşma bilmiyoruz."