Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.  Yaşayan İnsan Hazineleri ödüllerini alan sanatçılarımızı, ustalarımızı tebrik ediyorum. Türkiye yaşayan insan hazineleri bakımından gerçekten çok verimli bir ülkedir. Ancak bu hususta da elimizdeki hazinelerin tespitini ve değerlendirilmesini yeteri kadar yapamadığımızı düşünüyorum. Bakanlığımız 2008 yılında kültür değerlerimizi korumanın yolunun uygulayıcıları koruma yolundan geçtiği düşüncesi ile yaşayan insan hazineleri milli sistemini kurdu.Her yıl değerlendirmeler yapılıyor ve tespit edilen kişilere ödüller veriliyor. Bugün 9 kişi ve bir gruba ödüllerini tevci ediyoruz. 

NEŞET ERTAŞ GÖNDERMESİ: İNSAN OLAN İNSAN ÖLSEYDİ...

Rahmetli Neşet Ertaş ne diyor; "İnsanlar kendini bilebilseydi dünyada haksızlık kavga olmazdı. İnsan doğan, yine insan ölseydi belki de dünyada hayvan kalmazdı" İnsan doğup insan ölenleri saygı ile selamlıyor, şükranlarımı sunuyorum. 

Türkiye'nin her köyünde, her kasabasında yaşayan insan hazinesi sıfatını hak eden çok kıymetli insanlarımız var. Yaşları bir hayli ilerleyen bu sanatçılarımızın yeteneklerini genç kuşaklara aktarmakta sıkıntı yaşadığını görüyoruz. Bugün pek çok alanda ocaklarını tüttürecek, el verecek genç bulamayan ustalar kendi işlerinin son temsilcileri durumunda. 

NE ECDAT AMA DEĞİL Mİ?

İnsanı tanımlamak için o kadar çok söze ihtiyaç var ki, günlerce saysak bitiremeyiz. Kendi konumundan haberdar olmayan insanın hayatı kesintisiz bir arayış içinde geçmektedir.  Her birimiz geriye dönüp baktığımızda hayatımızın verdiğimiz tercihlerden ibaret olduğunu görürüz. Bazı insanlar doğru kararlarla tüm insanlığa anlam katarken diğerleri yanlış kararları ile hem kendi hem de insanlığın acı çekmesine sebep olmaktadır. Yaptığımız ve yapmadığımız şeylerden hepimiz sorumluyuz. Yaşayan İnsan Hazineleri olarak tarif ettiğimiz değerleri özel bir eğitimi olsa da olmasa da kabiliyetlerinin olduğu alanda kendilerini yetiştirmişlerdir. Bizim kültürümüzde nesilden nesile geçen  sanatım ilim kadar önemi vardır. Bizim ecdadımız ilimle sanatla, bilimle, zanaatla ahilik geleneğini kurmuştur.Ne ecdat ama değil mi?

15 TEMMUZ BİR DÖNÜM NOKTASIDIR

Son bir asırda yaşadığımız sıkıntıların kaynağı birliği sağlamakta yaşadığımız zorluklardır. Milletlerin tarihinde dönüm noktaları vardır. Bizim tarihimizde 1071, 1453, 1923 noktası ile 15 Temmuz 2016 da bir dönüm noktasıdır. Ben milletimle iftihar ediyorum. Bu millet demir yığınlarına, tanklara, toplara silahlara 15 Temmuz gecesinde göğsünü gerdi.  Gençlerimize bazıları laf atıyor. Bu gençlik tankların önünde durdu.Şimdi gençler yolumuzda şu var, ilim ilim bilmektedir, ilim kendin bilmektir. Ben bu gençliği selamlıyorum.Bizim bu gençliğimiz el bombası ile kalkıp da askerine polisine, vatandaşına saldıran değil, bu anlayışla ilerliyor. Bizim gençliğimiz bilgi ile hikmeti bir arada götürecek olan gençliktir.

KİMSE BU TOPRAKLARDA OPERASYON YAPAMAZ

Türk milleti 15 Temmuz'da sadece bayrağına, ezanına, demokrasisine değil hedeflerine de sahip çıkmıştır. Bundan rahatsız olanlar oldu. Ezan seslerinden rahatsız olanlar oldu. Geçmişte de vardı bunlar, yarın da olacaklar onu bilesiniz. Bütün mesele biz yolumuzda daim olalım ve kula kul olmayalım sadece Allah'a kul olalım. Halkımız FETÖ ile beraber tüm terör örgütlerine meydan okuyarak tek millet, tek vatan, tek bayrak dedi. Bizim topraklarımız şehit kanı ile yoğruldu, kimse bizim vatanımızda operasyon yapamaz.

O YÜZDEN SURİYE'DEYİZ, O YÜZDEN IRAK'TAYIZ

Kimse boşuna heveslenmesin Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka devletimiz yok.  Bundan sonra terörü kaynağında bitireceğiz. Onun için Suriye'deyiz, onun için Irak'tayız. Oraya yerleşmek için değil, oradan gelen tehditleri yerinde durdurmak için. Tehdit nereden geliyorsa oradayız.Başka yerlere, başka toplumlara layık görülen zillet politikası bize uymaz. Biz baş veren ama baş eğmeyen bir milletiz.