"Evet Platformu" tarafından Yenikapı Etkinlik Alanı'nda "Aşkımız  memleket, millet için evet" sloganıyla düzenlenen "İstanbul Buluşması"na katılan  Erdoğan, platforma eşi Emine Erdoğan ile çıkarak, vatandaşları selamladı.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'u ancak şairlerin diliyle  anlatabileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:

 "Sade bir semtini sevmenin bile bir ömre değdiği İstanbul. Gözleri  kapalı dinlediğim İstanbul. Adını göklere yazarsam düşlerimden mehtabının  kaybolacağına korktuğum İstanbul. Benim zaman mekan aşıp geçmiş sevgilim, vatanım  İstanbul. Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar İstanbul. Bir kanat vuruşunda  bulutlarda, bir süzülüşte vatanımız dalgalarda olduğumuz İstanbul. İki kıtadaki  insanlar gibi sarmaş dolaş olacak semtleriyle bizi kucaklayan İstanbul. Sana  geldim, içim ümitlerle dolu, beni sarhoş etme ne olur dediğimiz İstanbul. Seni  görüyorum yine, gözlerimle kucaklar gibi uzaktan dediğimiz İstanbul. Rumeli  Hisarı'nda oturup bir türkü tutturduğumuz İstanbul. Söze yine sen kazandın  İstanbul, ben yenildim diye başlayıp sonunda yine emrindeyim diye bitirdiğimiz  İstanbul. Rahmetli Aşık Veysel gibi, seversen olayım yarin İstanbul. İstanbul,  ben de sizleri seviyorum."

 İstanbul'un ancak gönül gözüyle kavranabilecek, gönül diliyle  anlatılabilecek bir şehir olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunun için İstanbul  Türkiye'dir; Türkiye İstanbul. Bugün İstanbul bakıyorum bir başka güzel. Bugün  Yenikapı bir başka güzel. İnanıyorum ki yarın da bir başka güzel olacak. Çünkü  'evet'ler semaya yükseliyor. İnşallah haftaya pazar, sandıklar 'evet'le bir başka  güzel. Buradan, Yenikapı'dan nüfusumuzun yüzde 20'sini sinesinde yaşatan  İstanbul'u sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Buradan gözlerini ve gönüllerini  İstanbul'a yöneltmiş, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizi sevgiyle,  saygıyla selamlıyorum. Buradan her biri İstanbul'un bir parçası olan ülkemizin 80  vilayetindeki kardeşlerimi muhabbetle selamlıyorum." değerlendirmesini yaptı.

"İstanbul'a da bu yakışır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'daki halk oylamasına 1 hafta kaldığını  hatırlatarak, alandakilere "16 Nisan'a hazır mısınız?" diye sordu.

Vatandaşlardan "evet" yanıtını alan Erdoğan, şöyle konuştu:

 "Geldiğimiz noktada artık bize sadece anayasa değişikliğini geçirmek  yetmez, çok daha büyük bir sorumlulukla karşı karşıyayız. İstanbul 16 Nisan'da  öyle bir 'evet' demeli ki 99 yıl önce bu mübarek şehri ayaklarıyla kirletenlerden  başlayarak Türkiye'ye, Türk milletine kem gözle bakan kim varsa hepsinin de  yüreği titremeli. İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek hala 99 yıl öncesindeki o  kara günlerin hayaliyle yanıp tutuşanlara dersini vermeye hazır mı? İstanbul, 16  Nisan'da 'evet' diyerek 15 Temmuz'da bu ülkeyi işgal etmeye çalışanların  taşeronluğunu yapan FETÖ hainlerinin kökünü kurutmaya hazır mı? İstanbul, 16  Nisan'da 'evet' diyerek PKK terör örgütünün kökünü kazımaya hazır mı? İstanbul,  16 Nisan'da 'evet' diyerek DEAŞ denilen katliam makinesinin, DHKP/C denilen  cinayet şebekesinin kökünü kurutmaya hazır mı? İstanbul 16 Nisan'da 'evet'  diyerek FETÖ'nün avukatlığına soyunan CHP yönetimine dersini vermeye hazır mı?  İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek bir kısım Avrupa ülkelerine 'Avrupa Avrupa  duy sesimizi' demeye hazır mı?"

 Vatandaşların "evet" sesleri üzerine Erdoğan, "İstanbul'a da bu  yakışır." karşılığını verdi.

Erdoğan, "Dik dur eğilme, bu millet seninle" sloganları üzerine "Beşer  planında bugüne kadar hamdolsun hiçbir gücün önünde eğilmedik. Biz sadece  mevlamızın huzurunda rükuda ve secdede eğildik. Bundan sonra da bu istikamet  üzere devam edeceğiz." dedi.

Yıldırım: Erdoğan'a sahip çıktığınız için teşekkür ederim
Sessiz devrim diyenler kudurdular


 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un, doğduğu, büyüdüğü,  okuduğu, çalıştığı, siyaseti öğrendiği, uyguladığı ve belediye başkanlığını  yaptığı şehir olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

  "İstanbul'dan aldığımız feyzle, terbiyeyle, tecrübeyle hamdolsun tüm  Türkiye'ye hizmet ettik, hizmete devam ediyoruz. Bu noktada durmak yok. Onun için  İstanbul'a olan sevdam, aşkım ayrıdır. Girdimiz tüm mücadelelerde İstanbul kapı  gibi arkamızda durduğu için hep galip geldik. 1994'te büyükşehir belediye başkanı  olduğumuzda birileri dudak büküyordu, göz süzüyordu. İstanbul halkıyla bir olduk,  iri olduk, diri olduk, beraber olduk, kardeş olduk, hep birlikte elhamdülillah  Türkiye olduk. Kısa sürede öyle bir devrim gerçekleştirdik ki bizi  küçümseyenlerin hepsi mahcup olarak baktı. Batı bile 'sessiz devrim' dedi. Şimdi  o 'sessiz devrim' diyenler, kudurdular. Ne yaparlarsa yapsınlar biz inançla,  kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Sandıkta kaybedenler her zaman olduğu gibi  işi iftiraya, yalana, kuralları tersine çevirmeye vurdular. Haksız ve adaletsiz  bir şekilde belediye başkanlığı görevinden alınıp cezaevine giderken İstanbul  halkıyla birlikte bir şey söyledik, 'Bu şarkı burada bitmez.' dedik. Cezaevinden  çıkar çıkmaz kolları sıvadık, bu sefer İstanbul ile birlikte tüm Türkiye'ye  hizmet için yola revan olduk. Milletimizle buluşmamız öyle hızlı ve güçlü oldu ki  2001 yılı Ağustosunda partimizi kurduk, 2002 yılı Kasımında iktidara geldik.  Elhamdülillah halkımız bize inanmıştı, güvenmişti ve süratle iktidar yolunu  açtı."

14 yıldır gece gündüz koşturuyoruz

Türk halkının kendilerine inandığını ve güvendiğini ifade eden Erdoğan, "Bu güven ve inançla süratle iktidar yolunu açtı. 14 yıldır da Türkiye'ye hizmet için gece gündüz çalışıyoruz, koşturuyoruz, mücadele ediyoruz. Bu süreçte her seçimimiz ayrı bir mücadeleyle geçti. 2007 yılında anayasayı ve teamülleri çiğneme pahasına bizi cumhurbaşkanı seçtirmemek istediler. CHP her her dönemde olduğu gibi o gün de Türkiye'nin önünü tıkadı. Biz de 'madem öyle, işte böyle' dedik. Ve bundan sonra 'bu ülkenin cumhurbaşkanını millet seçecek' dedik. Restimizi çektik." diye konuştu.

Böylece hem o krizi çözdüklerini, hem de yüzde 69'luk bir destekle Türkiye'nin yeni bir yönetim modeline geçişinin temelini attıklarını anlatan Erdoğan, 16 Nisan'ın, işte bu sürecin tarihi kıyama erişeceği tarih olacağını, yeni yönetim sisteminin, tarihten ve kültürden süzülüp gelen bir birikiminin ifadesi olacağını belirtti.

"İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek ecdadının emanetine sahip çıkıyor mu? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek sadece geçmişine değil, bugününe de sahip çıkıyor mu? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek çocuklarına, geleceğine en güzel mirası bırakmaya hazır mı?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Kardeşlerim, Türkiye siyasi ve ekonomik bakımdan büyük zorluklara göğüs gererek, çok acılar çekerek, çok bedeller ödeyerek bugüne ulaşmıştır. Durup dururken gelmedik buraya. Çok çile çektik. Ama Rabbim sonunu hayreyledi. Sabreden kimse, zafere ulaşır. Ve ulaştık. Ama yine sabırlı olacağız. Önümüzde daha çok yol var. Ne dedik? Uzun ince bir yoldayız. O kadar. Gideceğiz gündüz gece. Bakınız, çok partili hayata geçtiğimiz günden bugüne bu hızımız, bu gayretimiz farklı bir şekilde devam ediyor. Yılmadık, usanmadık, gayretle yola devam ettik, devam edeceğiz. Ülkemizde 48 hükümet kuruldu. Çok enteresan. Halbuki seçimler her 4 veya 5 yılda bir yapılmış olsaydı topu topu 15-20 hükümet kurulacaktı. Fakat hala bakıyorsunuz karşımızdakiler bir şeyi temelsiz bir şekilde savunuyor. Ya dürüst olun, doğru olun. Ülkeyi batırdınız, bitirdiniz. Kişi başına milli gelirin 300-400 dolar olduğu günlerden bugünlere geldik. Devraldığımızda düşünün 3 bin 400 dolardı kişi başına milli gelir. Şimdi biz bu bunu 11 bin dolara ulaştırdık. Nereden nereye. Amerika'ya bakıyoruz. Kaç hükümet değişmiş tüm tarihi boyunca. 17 başkanla yönetilmiş. Bizde 48, onlarda 17. Ama tüm tarihi boyunca. Aynı dönemde Fransa 11 cumhurbaşkanı, İngiltere 15 hükümet kurmuş. En fazla Almanya hükümet değiştirmiş. O da 24 hükümetle bugüne ulaşmış. Bizim 48 hükümet kurmuş olmamız demokrasinin gücünün değil, istikrarsız olduğunun ifadesidir."

Tüm liderlerin özlemi olan bir değişimi hayata geçiriyoruz

Türkiye'de tek partinin iş başında olduğu, istikrarlı dönemlerde ortalama yüzde 6 büyüme yakalandığını hatırlatan Erdoğan, buna karşın koalisyon, istikrarsızlık dönemlerinde yüzde 4'ün bile bulunamadığını ifade etti.

"Bu ne demektir biliyor musunuz? Şayet Türkiye, hep güçlü hükümetler tarafından yönetilseydi, yani istikrar ortamı kalıcı olsaydı, bugün bulunduğumuz yerin tam 2 kat ilerisinde yer alacaktık. Ne demek bu? Kişi başına düşen milli gelir 22 bin dolar olacaktı." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü;

"Ama bunlar bize bunu çok gördüler. Çünkü derdi yok bunların. Biz dertliyiz. Bunlar dertli değil. Biz bu millete aşığız. Ama bunlar bakıyorsunuz, faiz mi faiz, faiz mi faiz. Ya kardeşim faizle adam olunur mu? Bunlar yıllarca bu ülkeyi böyle sömürdüler. Kimlere? Faiz lobisine. Bütün imkanları benim fakir-fukara, garip-gureba milletimin cebinden çektiler, aldılar faiz ofisine dağıttılar. Bakınız istihdam sayımız 27 milyon yerine 34 milyon olsa fena mı olurdu? Bunun da örnekleri var. 1970'li yıllara aşağı yukarı benzer şartlarda girdiğimiz Güney Kore ve Portekiz gibi ülkeler yönetim sistemlerini değiştirerek, istikrarı güvence altına alarak, şu anda 23-24 bin dolar milli gelire ulaşmış durumdalar. Biz de ulaşacağız. Yakalayacağız, ama 16 Nisan'da. Onun için 16 Nisan çok önemli. Buna hazır mıyız? Peki istikrar ve güven ortamının önemini sadece bizi mi keşfettik? Ülkemizin ve milletimizin istikbali için endişe duyan tüm siyasetçiler bu gerçeği görmüşler. Çözümünü de ifade etmişler. 16 Nisan'da yaptığımız iş Amerika'yı yeniden keşfetmek değil. 16 Nisan'da merhum Özal'dan Demirel'e, Türkeş'ten Erbakan'a, Yazıcıoğlu'na kadar tüm liderlerin özlemi olan bir değişimi hayata geçiriyoruz. Tek fark, onların uygun şartları bulup bu değişimi başlatamamış olmaları. Bizim ise bu adımı atmış bulunmamızdır."

Bu adımı atmanın kolay olmadığını aktaran Erdoğan, "2002 yılı kasım ayından beri çok zor zamanlar geçirdik. Ne zaman ülkemizin geleceği için bir projeyi hayata geçirmeye kalksak her defasında birileri ortalığı tozu dumana karıştırdı. Kaos dediler, karanlık cinayetlerle, bildirilerle, tahriklerle, provokasyonlarla önümüzü kesmeye çalıştılar. Her seçim bizim ve milletimiz için bir imtihana dönüştü. Her saldırı, milletimizle birlik olup söndürdüğümüz bir ateş topuna dönüştü." dedi.

Erdoğan konuşmasında Mehmet Akif Ersoy'un, "Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz. Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun. Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun. Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa. Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa. Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar taşıp da kaplasa afakı bir kızıl sarsa. Değil mi cephemizin sinesinde iman bir. Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir. Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz. Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!" dizelerini okudu.

Cihan yıkılsa şu Yenikapı Meydanı'ndaki birlik, beraberlik, kardeşliğin sarsılmayacağını, bozulmayacağını ifade eden Erdoğan, "Dua, dua, yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. İnşallah bu dualar, bu samimiyet, bu sadakatle çizgimizde yürüyeceğiz" dedi.

180 kere tekrar edilse fayda olacak

Mitinge katılanlara, Başbakan Binali Yıldırım gibi kendisinin de sormak istediğini ifade eden Erdoğan, 180 kere de tekrar edilse fayda olacağını söyledi.

"İstanbul 16 Nisan'da güçlü Türkiye için 'evet' diyor mu?" sözlerine katılımcılar "evet" yanıtını verince Erdoğan, bunun tüm dünya tarafından duyulmasını istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "İstanbul 16 Nisan'da büyük Türkiye için 'evet' diyor mu?", "İstanbul 16 Nisan'da müreffeh Türkiye için 'evet' diyor mu?", "İstanbul 16 Nisan'da istikrarlı Türkiye için 'evet' diyor mu?" sözlerine katılımcılar "evet" diye karşılık verdi.

Rabbin, birliği ve beraberliği daim eylemesi temennisinde bulunan Erdoğan'ın, "Gençler güçlü bir Türkiye için çağrınızı aldım. Güçlü bir Türkiye için 'Ben de varım.' diyorum. İstanbul sen de var mısın? 16 Nisan'a kadar kapı kapı dolaşmaya var mısın İstanbul?" sözlerine kalabalık, "evet" yanıtını verdi.

Erdoğan, Türkiye'nin demokrasisini de hak etmiş bir ülke olduğunu, milletin bir asır önce İstanbul önlerine gelen işgal gemilerine bakıp "Geldikleri gibi giderler" dediğini anlatarak, 15 Temmuz gecesi darbecilerin sokağa çıktığını gören milletin yine aynı şeyi söyleyerek istiklaline ve istikbaline sahip çıktığını kaydetti.

F16'lardan, helikopterlerden milletin kaçmadığını dile getiren Erdoğan, İstanbul'un o gece tarihinin en önemli sınavlarından birini alnının akıyla verdiğini, Boğaz Köprüsü'nü tutan darbecilere meydanı bırakmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesini işgal eden, Üsküdar Meydanı'nı, Çengelköy yolunu işgal eden darbecilere geçit vermediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mücadelede İstanbul'un 99 şehit verdiğini, toplamda 249 şehit bulunduğunu, İstanbul'da 950 gazi, Türkiye'de 2 bin 193 gazi olduğunu anlattı.

Çıkacak her "evet" idamın yolunu açar

Erdoğan, katılımcıların "idam" sözleri üzerine de şunları kaydetti:

"Benim kanaatimi biliyorsunuz, işte karar 16 Nisan. 16 Nisan'da sandıktan çıkacak her 'evet' onun da yolunu açacaktır. Bak Kılıçdaroğlu ne diyor; 'Ben hayır demem.' diyor, tamam ne güzel. Sayın Bahçeli zaten kanaatini açıkladı; 'Ben evet derim.' diyor. Sayın Yıldırım'ın kanaatini de biliyorum. Meclisten geçip bana geldiğinde ben de bunu onaylarım. Tereddütsüz onaylarım, zira şehitlerimizin o katillerini affetme yetkimiz bizim yok, böyle bir şey yapamayız."

Bakara suresindeki "Allah yolunda öldürülenlere; onlar ölülerdir demeyin. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz bilemezsiniz." şeklindeki ayeti okuyan Erdoğan, şehadete koşanları böyle gördüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda/Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda." diyerek yürüdüklerini ifade ederek, bu uğurda şehit olanlara Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, gazilere de şifalar diledi.

 Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" sözleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz gecesi saat 03.30 civarında Atatürk Havalimanına indiğinde kendisini on binlerce kişinin karşıladığını belirterek, F16'lar, helikopterlerin üzerilerinden uçtuğunu ve havalimanını çeviren tanklara, zırhlı araçlara, silahlı darbecilere aldırmadan iradesine, geleceğine milletin sahip çıktığını anımsattı.

Aynı gece kendisinden 3-3,5 saat kadar önce oraya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da gittiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kendi ifadesiyle 23.05-23.30 civarında havalimanına iniyor. Bakıyor ki ortalık karışık. Ortalığın karışık olduğunu görünce hemen Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gidiyor. Şimdi geçenlerde bir televizyon programında kendisini izledim. Ne dese beğenirsiniz? 'Sayın Cumhurbaşkanı Marmaris'ten çıktığında beni haberdar etseydi, ben de oraya gelirdim.' diyor. Biz FaceTime'dan tüm Türkiye'ye çağrımızı yaptık. Sen de çıkıp gelseydin. Yine gelmedin. Ama demek ki bundan sonra Kılıçdaroğlu'na iadeli taahhütlü göndermemiz lazım. Bu kişi 'Darbe olsa tankın üzerine ilk defa ben çıkarım.' diyen kişi. Şimdi bu durumda olan bir kişinin, bu ülkede yapabileceği bir şey olabilir mi? Bunlarda yürek diye bir şey yok. 'Ben beyanatımı verdim.' diyor. 'Darbelere karşı olduğumu söyledim.' diyor. İyi ki söylemişsin ya. Sonra da çıkıp, utanmadan bir şey daha söylüyor; 'Bu kontrollü darbedir.' diyor. Ey Kılıçdaroğlu, bu ifade var ya şehitlerimizin ruhunu muazzep edecektir, yakınlarımızın ve gazilerimizin yüreğini kanatacak laflardır bunlar. Kontrollü koltukta oturan, her işin o şekilde yürüdüğünü sanır. Kasetle geldi ya kontrollü koltuk... Çünkü bu kasetle oraya gelmiş olan bir kişi. 7 seçim kaybettin, şimdi 8'inciye hazırlanıyor ama inanın yine gitmez, gitmez. Koltuk kontrollü fakat ne olursa olsun, biz onlara rağmen yolumuza devam edeceğiz."

16 Nisan'dan sonra gidecek

CHP'lilere seslenen Erdoğan, "CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim için üzülüyorum. Fikirlerimiz uymasa da bu kardeşlerimizin Kılıçdaroğlu gibi bir felakete maruz kalması gerçekten üzüntü verici. Onun için diyorum ki 16 Nisan, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerimin de günüdür. Gelin bu adamdan kurtulun. 16 Nisan'da rekor bir 'evet' oranına ulaşmamız halinde bu zatın yerinde oturamayacağına inanıyorum." diye konuştu.

Türkiye'nin ana muhalefet partisini, terör örgütleriyle aynı çizgiye getiren birisinin bu ülkede alternatif siyaset üretemeyeceğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bazen 'bayrak, bayrak' diyor ya yalan. Hakkari'de bir miting yaptı. Hakkari mitinginde bir Türk bayrağı yoktu. Sen kimi aldatıyorsun? O zaman HDP'lilerin sayesinde, onların desteğiyle Hakkari'de miting yaptı. Türkiye'de bu iş yürek işidir diyoruz ya bunu boşuna söylemiyoruz. Biz oralara çok gittik. Sayın Başbakan sağolsun oralarda dolaştı. Aynı şekilde şu anda bakanlarımız, o bölgeyi sürekli dolaşıyorlar, geziyorlar. Oralardaki inşaatlar şu anda yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu iş yürek istiyor. Gideceksin, kaçmayacaksın. Gitmediğin yer senin değildir. Onlara bırakmayacaksın. Ama bunlar, teşkilat bile kuramadılar oralarda. Biz üzerine üzerine gittik.

Bir gün FETÖ'nün borazanlığını yapan, ertesi gün PKK seviciliğine soyunan, bir sonraki gün başka bir terör örgütünün avukatlığını üstlenen parti, cumhuriyetin partisi olamaz. Cumhuriyetin sahibi cumhurdur, millettir. Bunların her şeyden önce millete ve milli iradeye saygısı yok. Bu partinin bir milletvekili çıkar 'evet verenleri İzmir'de denize dökmekten' söz eder. Diğeri ondan aşağı kalmamak için 'hayır çıkarsa düşmanı İzmir'den denize dökmüş kadar sevineceklerini' söyler. Güya bu da deneyimli. Deneyimlisi öyle, deneyimsizi böyle. CHP milletvekillerinin bu halk oylaması kampanyası döneminde sokakta vatandaşı tehdit etmekten, kahvede darbetmeye kadar sergilemedikleri rezalet kalmadı. Böyle genel başkanın, böyle milletvekilleri olur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'dan sonra artık bu işlerin böyle kolay olmayacağını belirterek, "Çünkü Türkiye'nin yönetimine talipseniz, eskisi gibi yüzde 15 oyla Başbakanlığa oturma şansınız yok. 16 Nisan'a, yeni yönetim sistemine, bunlar ondan dolayı karşı çıkıyorlar." dedi.

 "Demek sen şimdi geçmişinden rahatsızsın"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sabah Trabzon'daki mitingde yaptığı konuşmaya değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ne diyor biliyor musunuz? Partili cumhurbaşkanlığını eleştiriyor. 'Partili cumhurbaşkanlığı olur mu? Partiyi mi yönetecek, ülkeyi mi yönetecek?' diyor. Sanki CHP'nin geçmişini hiç okumamış. Gazi Mustafa Kemal hem Cumhurbaşkanı hem de CHP'nin genel başkanı değil miydi? Ey Kılıçdaroğlu, biraz tarihini, geçmişini oku. Cemaziyelevvelini bir öğren. İsmet İnönü, hem CHP'nin genel başkanı hem de Cumhurbaşkanı değil miydi? Bir bak onlara. Senin geçmişinde bunlar var. Demek sen şimdi geçmişinden rahatsızsın. Ben bunu şimdi rahat rahat söyleyebilirim. Kaldı ki dünyada bunun örnekleri çok. 'Ama nasıl kandırırım milleti.' Şimdi bunu söyleyerek neyi söylüyor? 'Böyle olan bir cumhurbaşkanı, tarafsız olabilir mi?' diyor. Demek ki Gazi Mustafa Kemal tarafsız değildi. Demek İnönü tarafsız değildi. Öyle saçmalık olur mu? Siz hizmette tarafsız olacaksınız.

Bu yaptığımız hizmetlerde diyor muyuz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden, Marmaray'dan, Avrasya Tüneli'nden, Osmangazi'den şunlar şunlar geçer, şunlar şunlar geçemez... Bizde tarafsızlığın daniskası var. Hayırcıların cibiliyetinde bu var. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Marmaray'a 'hayır' dediler mi? Avrasya Tüneli'ne 'hayır' dediler mi? Osmangazi'ye 'hayır' dediler mi? İşte biz bunların hayır, hayır demelerine rağmen bunları yaptık. Niye? Benim milletime bunlar layıktı da onun için."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, modern ve çağdaşlığın icraatla olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Hayır çadırına girdim. Dedim ki niye 'hayır' diyorsunuz? Ne dediler biliyor musunuz? 'Çağdaş bir Türkiye için 'hayır' diyoruz.' Dedim ki Türkiye şu anda çağ dışı mı? Bak bu kadar yatırımlar yapıyoruz, bu kadar güzellikler var. İşte bak şurada Yavuz Sultan Selim Köprüsü var. Bu köprü dört gidiş, dört geliş. Şimdi ortasından bir de hızlı tren geçecek. Bu, çağdaş Türkiye'nin insanları için yapıldı. Şimdi buradan sizler geçmiyor musunuz? Hemen makas değişti. Ne dedi biliyor musunuz? 'Neden oranın adını Tayyip Erdoğan Köprüsü koymadınız da Yavuz Sultan Selim Köprüsü koydunuz?' Dedim ki bak üzüldüm. Sen şunu söylemeliydin. Tayyip Erdoğan ne kadar mütevazi ki kendi adını buraya koymadı. Peki niye Yavuz Sultan Selim? Çünkü o Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye'nin gelmiş geçmiş en önemli sultanlarından biri. Oraya o yakışırdı. Biz yaptığımız zaman bunu yaparız. Osmangazi Köprüsü'nün adını niye Osmangazi koyduk? Devleti-i Aliyye'nin kurucusu da onun için. Bizim derdimiz bu konuda tarihimizle bugünü buluşturalım, gençliğimizi buluşturalım. Yarına öyle gidelim."

Yeni hastaneler açmaya devam ettiklerini anlatan Erdoğan, "Vatandaşımız, hijyeni, lüksü, her şeyiyle buralara layık. Biz, 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' diyerek yola çıktık. Ecdadımız Kanuni, devleti feda etti bir sağlıklı nefese. Biz de o yoldan gidiyoruz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun anayasa değişikliğindeki 18 yaş maddesine karşı çıktığını aktararak, şunları söyledi:

"Gençleri parlamentoya istemiyor. Neymiş? '18 yaş olmaz. Olur da işte bunlar askere gitmeyecekmiş.' Sanki parlamento 18 yaşla dolacak. 18-19-20-21-22-23-24, bütün bunlardan kaç kişi gelir? Bilemem. Bu 10 mu olur, 15 mi olur, 20 mi olur? Şu anda 25-30 arası 5 kişi var parlamentoda. 'Niye askerlik yapmıyorlar?' Yasal düzenlemeye geldiğimiz zaman onu oturur, konuşuruz. Bedelli askerlik statüsüne sokarız veya yapmasın. Parlamentoda yapılan iş askerlikten geri mi? Hafife alıyorsun bu işi. Bu, bu demektir. Biz, gençliğimize güveniyoruz. Çünkü bu millet, Fatih'in bir çağı kapatıp bir çağı açtığı öyle bir ecdadın torunu. Bu gençlik ecdadının izinde inşallah yeni çağları açmaya hazırlanıyor. Milletimizin yarısından fazlasının gönlüne giremeyen hiç kimsenin bu ülkede iktidara gelme imkanı bulunmuyor. Ana muhalefet partisi bu kafayla böyle bir imkanı elde edemeyeceği için ya başındakinden başlayarak kafayı değiştirecek ya da siyaset müzesine kalkacak."

Erdoğan, "İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek, şehitlerinin, gazilerinin hatıralarına sahip çıkıyor mu? İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek terör örgütlerinin güdümüne girenlere haddini bildiriyor mu? İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek her fırsatta millete hakaret edenlere dersini veriyor mu?" sorularını sorduğu vatandaşlardan "Evet" yanıtını aldı.

Anayasa değişikliği ile getirilecek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye'nin önünde yeni bir dönem açacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu gerçeği içimizdeki bazı gafiller fark etmiyor olabilir. İnanın bana dışarıdakiler bunu çok iyi görüyor. Batı, bunu çok iyi görüyor. Yani bugün Almanya, Belçika, Hollanda, İsviçre, İsveç bunların tutumu buradan kaynaklanıyor. Niye? İsviçre Parlamentosunun önünde bu kardeşinizin resmini koyup şakağına tabanca dayıyorlar. Neden? 'Erdoğan'ı gördüğünüz yerde öldürün.' niye diyorlar? Neden? Polisler, parlamento orada. Hepsinin gözü önünde bu yapılıyor ve hiçbirinin sesi çıkmıyor, öyle veya böyle. Fakat onlar şunu bilmiyor, bizler Allah'ın izniyle ölümü korkutan insanlar olarak, kefenimizi giyerek bu yola çıktık, bundan asla sarfınazar etmedik. Ama onlar dengeyi kaybettiler. Ne uluslararası anlaşma tanıyorlar ne teamül biliyorlar ne nezaketten haberleri var. Türkiye gibi bir devlete karşı sergiledikleri terbiyesizliklerin üstüne her gün yenisini ekliyorlar. Bakanlarımıza, milletvekillerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza karşı uygulanan baskıların haddi hesabı yok."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışındaki 3 milyona yakın seçmene, "Aman ha işi hafife almayın, muhakkak sandıklara gidin, oylarınızı kullanın." diye seslenerek, seçmenlerin seçimde işi çok ciddiye aldığına ve oylarını kullandığına inandığını ifade etti.

Hedefin ülke için olduğunu dile getiren Erdoğan, "Biz, 'Söz de karar da milletindir.' diye yolumuza devam ediyoruz, devam edeceğiz. Seçim dönemlerinde yurt dışında kampanya yapılması yeni bir durum olmadığı halde bu seçimde bu engellemeyi yaptılar. Ne yaparlarsa yapsınlar biz bunların hepsini aştık, aşıyoruz ve aşacağız. 40 yıldır siyasetin içindeyim. 40 yıldır bu tür çalışmaların yapıldığını biliyorum. Peki bu defa niye böyle telaşlı bir engelleme çabasıyla karşı karşıya kaldık? Çünkü bu halk oylamasının alelade bir seçim olmadığını, Türkiye'nin geleceği için bir dönüm noktası niteliği taşıdığını çok iyi biliyorlar." ifadelerini kullandı.

 "İzzetli bir toplum işte şu anda karşımda"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç'in bir tespitine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Her zaman ve her yerde özür dileyen, şamar yeyince karşılık vermeyen insan tipini şiddetle eleştirir. Buna karşılık 'Her türlü ilerlemeyi, sakin ve teslimiyetçi olanlar değil, cesur ve itiraz edebilen kimseler gerçekleştirebilir.' diyerek, başka bir insan tipini de ortaya çıkarır. Aslında Aliya İzzetbegoviç burada izzeti tarif ediyor. İzzet sahibi olan Rabbinden başkasına boyun eğmez. Bu işin tanımı budur. Hani milletimiz bize gittiğimiz her yerde 'Dik dur eğilme.' diyor ya, işte merhum Aliya'nın izzetli insan tarifi budur. İnsanlarla birlikte toplumların da izzeti vardır. İzzetli bir toplum işte şu anda karşımda. Bu toplum sadece Rabbine sığınır. Mağdurlara, mazlumlara, sayıları milyonları da bulsa kucağını açar, Suriye'den gelen 3 milyona kucağımızı açtığımız gibi. İzzet sahibi olmayanlar ise sınırlarına duvarlar örerek içeriye bu muhacirleri almazlar, köprü altlarını molozlarla doldurarak, botlarını denize dökerek onlardan kurtulmaya çalışırlar. İstanbul, tarihi boyunca kendisine sığınan herkese, gönlünü açmış bir şehirdir. Bugün de İstanbul, tüm sıkıntılarına rağmen yarım milyon Suriyeli muhacire ev sahipliği yapıyor. Tüm terör örgütlerinin tehdidi altındaki bu şehrin insanları, gösterdiğiniz kadirşinaslık için sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır."

 "Bu mücadele sıradan bir mücadele değil"

Halk oylamasının yapılacağı 16 Nisan'a 8 gün kaldığını hatırlatan Erdoğan, katılımcılardan kapı kapı dolaşmalarını isteyerek, şunları kaydetti:

"Hanımlar, beyler durmak yok. Sadece dolaşmak değil telefonla, ahbap, yaren, herkesi arayacağız, anlatacağız. Çünkü bu mücadele sıradan bir mücadele değil. Öyle bir ses verin ki Hollanda'dan Almanya'ya, İsviçre'den Belçika'ya kadar tüm Avrupa duysun." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek, Avrupa'nın birçok ülkesine medeniyet dersi veriyor mu?", "İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek Avrupa'nın bir kısmına insan hakları dersi veriyor mu?", "İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek Avrupa'ya adalet dersi veriyor mu?", "İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek Avrupa'ya ahlak dersi veriyor mu?" diye soran ve mitinge katılanlardan "Evet" yanıtını alan Erdoğan, "16 Nisan işte tüm bu vasıflarıyla İstanbul'un, Türkiye'nin, Avrupa'nın üzerine bir güneş gibi doğduğu gün olacaktır. İşte bak Avrupa Birliği ülkeleri ne yaptılar, İtalya'ya gittiler, Vatikan'a... Ne işleri vardı Vatikan'da? Bunların içinde Ortodoks var, bunların içinde Protestan var, bunların içinde ateist de var ama hepsi Vatikan'a gittiler ve Papa'nın karşısında sıraya dizildiler, Papa da bunlara nasihatini çekti. Niye? Tek millet... Mesele o. Geldiler bir araya." ifadelerini kullandı.

İstanbul'a meftun olmanın sadece sözle olmayacağını, çalışma, icraat ve hizmet gerektiğini belirten Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra İstanbul'un çöp, hava kirliliği, su sorununu çözdüklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında şunları aktardı:

"İşte şimdi de aynı şekilde, aynı zihniyet işbaşında. Bakın İstanbul'umuzun, metrobüslerden tutunuz, bütün metro sistemlerine varıncaya kadar her sistemle belediye başkanımız bu çalışmaları aynı kararlılıkla devam ettiriyor. Başbakan olduk, daha büyük projelerle hem İstanbul'a hem de bütün Türkiye'ye hizmet etme fırsatı bulduk. Bakınız şu anda İstanbul'a öyle bir havalimanı yapıyoruz ki dünyanın 1 numarası olacak. 18 Mart Çanakkale Köprüsü, iki ayak arası 2 bin 23 metre. Dünyanın 1 numarası olacak. Bu, böyle Kılıçdaroğlu zihniyetiyle, SSK'yı idare edemeyenlerle olmaz. Biz, eserlerimizle ortadayız. Ziya Paşa ne diyor? 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.' Laf değil, icraat. İnşallah Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle İstanbul'a çok daha büyük hizmetler kazandıracağız. Geçtiğimiz 14 yılda şehrimize 127 katrilyon liralık kamu yatırımı yapıldı. Bunları bugün anlatmaya gerek yok. 'Evet Platformu' ile huzurdayız. Sadece şu Haliç'in temizliği birçok şeyi ifade eder. Köprüler, Istranca Dağları'ndan getirilen su, kentsel dönüşümler, değişimler, bütün bunlarla beraber hepsinden öte Boğaz'ın altından geçen Marmaray, Avrasya Tüneli, bunlar bir başka. Zaten şimdi de 3 katlısı yapılacak. O da bir başka. İnşallah bir de tabii Kanal İstanbul, o da benim ayrı bir çılgın projem, aşkım. İnşallah bunu da yapacağız."

 "Yenikapı ruhu asla ölmedi"

Katılımcılara "8 gün durmak yok." diye seslenen Erdoğan, Rabia işareti yaparak, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız." dedi. Katılımcılar da Erdoğan'a eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arif Nihat Asya'nın "Fetih Marşı" şiirinden "Delikanlım, işaret aldığın gün atandan/Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!/ Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan..../ Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın/ Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın." dizelerini seslendirerek, "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısının sözlerini söyledi.

Vatandaşların eşlik ettiği Erdoğan konuşmasını, "Yenikapı ruhu işte bu. Yenikapı ruhu asla ölmedi, ölmeyecek. Sadece bu ruha layık olmayanlar gidip kendilerine yakışan safa geçtiler o kadar. Rabbim sizden razı olsun. Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. Kalın sağlıcakla. İnşallah 16 Nisan, yeni bir milat olacak. Allah'a emanet olun." diyerek tamamladı.