Türk şu ifadelere yer verdi;

''SOSYAL MESAFE OLARAK ÖZETENEBİLİR''

“Yeni tip koranavirüs  salgını (Covid – 19), bütün insanlığı tehdit eden bir küresel  felâkettir. Dün geceki rakamlar,  dünyada 558.502 olay, 25.251 ölüm; Türkiye’de 5.698 olay, 92 ölüm olduğunu gösteriyor. Bu rakamlar, her gün hızlı bir şekilde artıyor.  Henüz etkili özel bir ilâcı olmayan koranavirüsün yayılmasını önlemek için uygulanan başlıca tedbir, insanlar arasında bulaşmaya yol açabilecek temasları azaltmak, sosyal mesafe koymak olarak özetlenebilir''

''KAMUDA VE ÖZEL SEKTÖRDE ASGARİ PERSONEL''

''İçişleri Bakanlığı, bir hafta önce valiliklere gönderdiği bir genelge ile 65 yaş ve üstü ile kronik bir rahatsızlığı olanlar için sokağa çıkma yasağı koymuştu. Bu gün çıkarılan genelge, 30 büyükşehirde uygulanmak üzere  şehirlerarası seyahatlerin valilik iznine bağlanması, toplu taşıma araçlarında seyrek oturma düzeni uygulanması, yurt dışı uçuşların iptal edilmesi, kamuda ve özel sektörde asgarî personelle esnek çalışma düzenine  geçilmesi, piknik alanları, ormanlar ve ören yerleri gibi  alanların hafta sonu kapalı olması, buralarda hafta içinde toplu olarak bir arada bulunulmaması,  tüm illerde valilerin başkanlığında pandemi kurulları oluşturulması  gibi tedbirlere yer veriyor. ''

''KISMEN VEYA TAMAMEN DURDURULABİLİR''

''Amaca uygunlukları tartışma konusu olmayan bu tedbirler, insanların hareket  ve seyahat özgürlüğünü sınırlamaktadır. Oysa Anayasa’mızın 13. maddesine göre; ‘Temel hak ve hürriyetler’, genelge ile değil, ‘özlerine dokunmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.’ Anayasa’nın 23. maddesine göre  ‘…Seyahat hürriyeti, suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;  amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.’ 
Fakat Anayasa’nın 15. maddesinde önemli bir esnekliğe de  yer  verilmiştir.  Bu maddeye  göre; ‘Savaş, seferberlik veya  olağanüstü hâllerde … durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.’'

''TBMM'NİN ONAYINA SUNULUR''

''Anayasa’nın 119. maddesi uyarınca ‘Cumhurbaşkanı, … tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık … hâllerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hâl ilân edebilir.’ Bu karar, ‘verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.’ Aynı maddeye göre; 15. maddedeki ilkeler doğrultusunda ‘temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir.''

''SOSYAL DEVLET İLKESİNE UYGUNDUR''

''Cumhurbaşkanı, olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda’ 104. maddenin XVII. fıkrasının 2. cümlesinde belirtilen  ‘sınırlamalara tâbi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur.’
Sözü edilen Kanun, 25.10.1983 tarih ve 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu’dur. Bu Kanun uyarınca  ‘Tabiî afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebebiyle olağanüstü hâl ilânında” alınabilecek tedbirler,  9. maddesinin (a-j) bentlerinde ayrıntılı bir biçimde sıralanmıştır. Sosyal devlet ilkesine de uygun olan bu tedbirlere ilişkin hükümler, olağanüstü hâl ilânı durumunda hem şimdiye kadar İçişleri ve Sağlık Bakanlıklarınca alınan tedbirlere hukukî dayanak sağlayabilecek, hem başka ve yeni tedbirlerin alınması için  uygulanabilecek genişliktedir''

7 KEZ UZATILMIŞ

''Ekleyelim ki, 15-16 Temmuz 2016 gecesi yapılan darbe girişiminden sonra 20 Temmuz 2016 günü o tarihte Anayasa’nın yürürlükte olan  120. maddesi ile 2935 sayılı Kanun’un 3. maddesine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca  21 Temmuz 2016 tarihinden itibaren ülke genelinde 90 gün süreyle ilân edilen  olağanüstü hâl, başlangıçta ve daha sonra her defasında Meclis tarafından onaylanmak  suretiyle üçer aylık sürelerle 7 kez uzatılmış; Resmî Gazete’deki yayım tarihi olan 8 Temmuz 2018’e kadar getirdikleri hükümlerin bir bölümü tartışmalı ve haksız, toplam 34 kanun hükmünde kararname (KHK 667-701) çıkarılmıştır.''

''30 BÜYÜKŞEHİRDE OHAL İLAN ETMEK GEREKİR''

''Özetle Anayasa’mızda ve  Olağanüstü Hâl Kanunu’nda halk sağlığı için büyük bir tehdit oluşturan yeni tip koronavirüs salgınına karşı uygulanabilecek hükümler, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi gibi henüz  kullanılmamış yetkiler vardır. Başka bazı ülkelerde de yapıldığı gibi  ülke genelinde ya da en azından 30 büyükşehirde üç ay sürreyle olağanüstü hâl ilân etmek ve onun gereği olan bütün tedbirleri halkımızın bilinçli desteği ve işbirliğiyle  uygulamaya koymak, Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak  ortak bir mücadelede Devletin bütün olanaklarıyla, resmî ve özel bütün sağlık kuruluşlarıyla  seferber olmak gerekir. Bu, topyekûn bir savaştır.”