Sabah gazetesi yazarı Erdal Şafak bugünkü yazısında, Fransa'nın kabul etmiş olduğu soykırımı yasa tasarısı ile ilgili olarak Fransız halkının düşüncelerine yer verdi. Ülkenin en çok takip edilen haber sitelerinde tartışmalı yasanın kabulü ile ilgili haberlerin altına yapılan yorumlara yer veren Şafak, Fransız halkının bu konudaki tepkisini en açık şekilde dile getirdi.

İşte Şafak'ın o yazısı;

İstişare için Ankara'ya çağrılan Paris Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu, "İnkâr Yasası" sonrası Fransa'daki havayı anlatırken, "Benim gördüğüm bir şaşkınlık var, mahcubiyet var. Şimdi Fransızlar kendi içlerinde hesaplaşıyorlar" dedi.

OKURLAR TEPKİ GÖSTERİYOR

Gerçekten de Fransızlar kendi içlerinde hesaplaşıyorlar. Hem de kıran kırana.
Bunu görmek için medyaya yansıyanlara göz atmak bile yeterli.
Üşenmedim; dün üç saatimi belli başlı Fransız gazetelerinin internet sitelerinde yer alan "İnkâr Yasası" ve "Türkiye'nin cevabı" haberlerine gönderilen okur tepkilerini okumaya ayırdım. Her gazetenin bu konudaki her haberi adeta tepki bombardımanına tutuluyordu.

Bir fikir verebilmek için değişik gazete ve dergilerin okurlarının tepkilerinden birkaçını rastgele aktarayım.

"KİBİR Mİ APTALLIK MI?"

Buyurun "Le Monde" okurlarından bir demet: "Daha birkaç hafta önce Kaddafi'yi devirmek için işbirliği yaptığımız Türkiye'yle geldiğimiz noktaya bakın. Kibir ve küçümsemenin mi, yoksa cehalet ve aptallığın mı sonucu bu?"

"Türkiye Başbakanı çok iyi gördü. Birilerine ders vermek için önce kendi kapının önünü temizle. Fransa'daki Arap karşıtlığı Cezayir savaşının mirası. Şimdi Sarkozy'nin peşlerinden koştuğu Le Pen'in seçmenleri de büyük ölçüde Cezayir'de savaşmış askerlerin ailelerinden geliyor."

"SEÇMEN SÜRÜSÜYÜZ NASIL OLSA"

"Ermeni kökenli Fransızlar'ın ve Le Pen yanlısı seçmenlerin oylarını çekmek için Türkler'le kavgaya tutuşmak... Hesap bu. Öyle ya; bizler kolayca manipüle edilebilecek seçmen sürüsüyüz nasıl olsa..."

"Aptalca ve anayasaya aykırı bir yasa... Hem de ekonomik resesyona girdiğimiz, buna karşılık Türkiye'nin Çin'e taş çıkartacak bir ekonomik büyüme gerçekleştirdiği bir dönemde. Üstelik Suriye krizinde desteğine muhtaç olduğumuz bir ülkeyle. Bravo Madame Valerie Boyer, bravo Monsieur Sarkozy!"

"SURATINDA PATLAYACAK"

Bunlar da "La Liberation" okurlarından: "Sarkozy, Ermenistan'ın davasını sahipleniyor ama o Ermenistan'ın elleri kanlı Beşar Esad'ın destekçisi olduğunu biliyor mu? Fransa oportünist tutumlardan sakınmalı yoksa suratında patlayacak."

"Fransa her zamanki gibi ayaklarını sürüyor. 50 kadar milletvekili kimsenin takmadığı bir yasayı oyluyor. Neyi? 1915'te yabancı bir ülkede yaşanmış olayları. Ama aynı Fransa eski kolonilerinde bütün bir halkın kökünü kurutmaya kalkıştığını tanımayı reddediyor."

"Ben en çok iş dünyamıza üzülüyorum. Yunanlılar tüm Avrupa'yı uçuruma iterken, yanı başlarındaki Türkler başdöndürücü bir büyüme gerçekleştiriyorlar. İşadamlarımız için tüy dikmek gibi bir şey oldu bu yasa."
 

"Katliamları hep başkaları yapar. Cezayir'de, Afrika'nın diğer yerlerinde bizim yaptıklarımız ise barışı sağlamak değil mi!"

"BU MASKARALIK.."

Bunlar da "Le Figaro" okurlarından: "Politikacılarımız 'Madem tarihe geçemiyoruz, hiç değilse tarihi yeniden yazalım' yaklaşımındalar. Bu maskaralık eski komünist bakan Gayssot'un adını taşıyan meşhur yasanın devamı..."

"Rezalet! Alaşağı etmeye kalkıştığımız diktatörlerden beter duruma düştük. Ruh hallerini ve seçim hesaplarını Fransa'nın çıkarlarının ve de I. François'dan bu yana dost olan bir ülkeye saygının önüne koyan bir adam var başımızda."

"Cezayir'in işgaline katılan Yarbay Montagnac 15 Mart 1843'te şöyle demişti: Koşullarımızı kabul etmeyen tüm halkların kökü kurutulmalı. Yaş ve cinsiyet farkı gözetmeden hepsi yok edilmeli. Fransız ordusunun geçtiği yerde bir daha ot bile bitmemeli. Emrimdeki tüm askerleri uyardım; bir Arap'ı bile karşıma sağ getirirlerse, onların karınlarını deşeceğim. 15 yaşından büyük bütün erkekleri öldürmek, tüm kadınlarını esir almak, tüm mallarına-mülklerine el koymak; Araplar'la savaş işte böyle yapılır. Kısacası, köpek gibi ayağımızı yalamayan herkesi ortadan kaldırmalıyız."

Burcuoğlu'nun izlenimlerinden bir cümleyle noktalayayım: "Olmadık telefonlar aldık. Olmadık insanlar bizi destekleyince çok etkilendik..."