Geçmişi çok eskilere dayanan, 19. yüzyılda Ermeni ustalar tarafından devralınıp günümüze kadar aktarılmasına rağmen unutulmaya başlanan Sivrihisar cebesi, Eskişehir'deki son temsilcileri tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.

Gelinlik kızların hayalini kurduğu 'Sivrihisar Cebesi', 1800'lü yıllardan günümüze Ermeni ustalardan devralınan geleneğin aktarılmasıyla taşındı. Ermeni ustaların yanında yetişen Sivrihisarlı kalfa ve çıraklar bu geleneği devam ettirdi. İnce, tel tel altınların halı gibi dokunmasıyla yapılmış ince ve geniş bir bilezik olan Sivrihisar cebesi, geleneksel üretim tekniklerine bağlı kalınarak bugün de el işçiliğiyle yapılıyor. Cebeler, 22 ayar altın örme tekniğiyle üretiliyor. Tamamen el işçiliğiyle örülen cebenin, Trabzon cebesine (Hasırı) göre telleri mikron olarak daha kalın olduğu biliniyor.

Devlet sanatçısı ve cebe ustası Metin Altay, Sivrihisar cebesinin 1600 yıllık bir geçmişi bulunduğunu, Ermeni ustaların yapıp günümüze getirdikleri bir örgü olduğunu, 2 oğluyla birlikte geleneği yaşatmaya çalıştıklarını söyledi. Trabzon cebesine benzemesine rağmen üstündeki balıksırtı görünüm sayesinde farklılık gösterdiğini belirten Altay, "Bu işi yapacak usta yok denecek kadar az. Bunun son öğreticisi benim şu anda. Çok meşakkatli bir iş buna herkesin de sabrı yetmiyor. Kendi ailemden 4 oğlum 2 kızım var, bunların çoğu Sivrihisar cebeyi öğrendi. Şu anda da bana yardım etmekteler. Biz istiyoruz ki bu örgüyü tüm Türkiye'ye yayalım, öğretelim, bütün vitrinleri süslesin" dedi.

"Sivrihisar cebesi almayana kız vermezlerdi"

Sivrihisar cebesinin yapımı zor olmasına rağmen, güzel ve nadide bir örgü olduğunu vurgulayan Altay, "Orijinal olarak 22 ayar altın telden örülmektedir. Ama biz hem altından hem de gümüşten örüyoruz. Yörede o zamanki gelişen olaylara göre, geline 2 tane Sivrihisar cebe almayana kız vermedikleri bir adetle bu ün salmıştır. Adet bu zamana kadar gelmiştir. Bu işi ustalar öğretmediklerinden dolayı ne yazık ki yastık altında kalmış az üretilen bir mamuldür. Bir de bunun Sivrihisar küpesi var, bu küpenin etrafından da toplar, inciler var, bunlar da İsa ve havarilerini temsil ediyor. Tamamen eski kültüre dayalı takı çeşidi bunlar. İkisi bir arada günümüze kadar gelmiş" ifadelerini kullandı.

"Trabzon cebesine göre daha dayanıklıdır"

Sivrihisar cebesi daha mukavemetli olduğundan yüzyıllarca kullanabileceğine dikkat çeken cebe ustası Metin Altay, "Trabzon cebesi 33 mikron telden, tığla örülmekte ama Sivrihisar cebesi 4 şerit üzerinde 55 mikron üzerinde örülmekte. Sivrihisar cebesi daha mukavemetli örgüdür. Örneği Trabzon cebesinin 20-25 sene öncesinden düzgün kalmış bir örneğini göremeyiz. Çünkü mukavemeti azdır. Ama bizim elimizde 250-300 senelik cebeler var. Sivrihisar cebesi çok mukavemetli bir örgüdür. Telin örgü şekliyle de dayanıklıdır. Yöresel olarak bilenler bundan vazgeçemiyorlar ama hiç bilmeyen insanlar da hoş görüntüsü sebebiyle talepler başladı. Biz de yakın illerden başladık, bunu kuyumcu vitrinlerinde süslemeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

"Bir bileklik 10 bin lira"

Cebenin eskiden sadece seyyar tezgahlarda örüldüğünü anlatan Altay şunları söyledi: "Bir cebenin seyyar tezgahta örülmesi 2 günü buluyor. Biz tezgahı sabitlediğimiz için günde 2 cebe örebilecek hale geldik. Bizimki Trabzon cebesine göre daha az örüldüğü için biraz daha işçiliği pahalıdır. Sivrihisar cebesinin ortalama gramı 55 gramdır. Bu gramdaki bir cebenin fiyatı 9 ila 10 bin lira arası işçiliğiyle beraber maliyeti tutmaktadır. Cebe normalde sadece bileklik üzerineydi, sonradan gerdanlığını yaptık yüzüğü ve küpesini hazırladık tam bir set haline getirdik. 13 senelik bir projemi de geçen sene hayata geçirdim kravatını yaptım."

"Cebeyi geniş kitlelere yaymaya çalışıyorum"

Sivrihisar cebesini daha geniş kitlelere yaymak için çalıştıklarını belirten Metin Altay, "Kültür ve Turizm Bakanlığının bazı teşvikleri var fakat bunun yanında halk eğitim merkezlerinde öğrencilerimizi bekliyoruz. Bize ulaşmak isteyenler web sayfamızdan ulaşabilirler. Öğretmek ve tanıtmak için herkese yardımcı olmaya çalışıyoruz" diye konuştu.