ATV'de 'Kur'an ve Sünnet' isimli yeni bir programa başlayan Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, Sabah gazetesine verdiği röportajda kendisiyle ilgili samimi açıklamalarda bulundu.

Toplumun Müslümanlaşmasından rahatsız olanlar tarafından sık sık tehdit edildiğini iler süren Hatpoğlu "Çok tehdit aldım ve hâlâ da almaya devam ediyorum. Birkaç tanesi adliyede soruşturuluyor. Bir insan bana kötülük yapacaksa, üstelik bunu da dinimden ötürü yapacaksa; hiç umrumda değil, gelsin ne yapacaksa yapsın. Bu konuda kimseye eyvallahım yok" dedi.

"Romantik bir erkek misiniz?" sorusuna da yanıt veren Hatipoğlu "Vallahi hanım beni hiç romantik bulmuyor. Hanımına fazla gül alan biri değilim" ifadelerini kullandı.

İşte Hatipoğlu'nun kendisiyle ilgili sorulara verdiği yanıtlar;

Aileniz Ankara'da yaşıyor. İstanbul-Ankara arasında mekik dokumak yorucu mu?

Bir şeyi istemeyerek yapıyorsanız zordur. Fakat biz insanları düzene çağırıyor, en iyi olmaya davet ediyoruz. Elimizde Kuran'ı Kerim, önümüzde Peygamber Efendimiz'in hayatı var. Onları örnek alıyoruz; bu bizi kendimize getiriyor. İnsanları doğruya hakikate çağırıyoruz; bu bizi yormaz.

"KENDİM İÇİN ETTİĞİM BİR DUA VAR"

Bu kadar sevilmek ve herkesin söylediklerinizi pür dikkat dinlemesi üzerinizde baskı yaratıyor mu?

Ruh halim ne olursa olsun, insanlar yanıma geldiğinde onlara sıcak tepki veriyorum. İnsanların bana güvenmesi elbette çok güzel. Bazen benden rahatsızlık duyan insanlar da oluyor. Tanındıkça üzerinize leke sürmek için gayret eden insanlar da çoğalıyor. Cahiller bana sataşırsa, 'Hadi eyvallah' deyip yoluma devam ediyorum. Kendim için ettiğim bir dua var; "Yarabbim, dini anlatırken samimiyetim devam ettikçe beni yoluma devam ettir. Samimiyetimi kaybedersem, kurbanın olayım önümü kes" diyorum. İnanıyorum ki; samimiyetim sürüyor, insanlar beni seviyor ve ailelerinden birisi gibi görüyorlar. Bu yolda giderken hiçbir siyasi veya şahsi yatırımım da olmadı.

KONUK OLARAK BAŞLADIM

Peki televizyon hayatınız nasıl başladı?

Diyanet'te çalışıyordum. Arkadaşım arayıp bir tartışma programına katılmamı istedi. Bir anda programın sunucusu durumuna geldim. Bir gün sonra televizyonun genel müdürü beni arayıp program teklifinde bulundu. Bir-iki denemeden sonra, konuk olarak geldiğim programı ben sunmaya başladım. Sahur programına başlamamın da çok enteresan bir hikayesi var. Bir arkadaşım Ankara'daki yerel bir kanalda sahur programı yapıyordu. Birkaç gün sonra kanaldan aradılar, programı yapan arkadaşımın aracıyla bir kişiye çarptığını ve o adli süreçle uğraşırken, programı bir haftalığına benim sunmamı istediklerini söylediler. O gün sunmaya başladım ve Ankara'da en çok izlenen program seçildi. Sonra arkadaşım "Ekrana çok yakışıyorsun, böyle kalmalısın" dedi. Böyle başlamış oldum.

"TEHDİTLER ALIYORUM"

Peki hiç kötü tepkilerle karşılaştığınız oluyor mu?

Çok tehdit aldım ve hâlâ da almaya devam ediyorum. Birkaç tanesi adliyede soruşturuluyor. Bir insan bana kötülük yapacaksa, üstelik bunu da dinimden ötürü yapacaksa; hiç umrumda değil, gelsin ne yapacaksa yapsın. Bu konuda kimseye eyvallahım yok. Hayatım boyunca hiç koruma talep etmemişimdir. Toplumun Müslüman'laşmasını sağladığımız için rahatsız oluyorlar.

ARTIK YAŞLANIYORUM

Eşinize ve çocuklarınıza zaman ayırabiliyor musunuz?

Vakitsizlikten sinemaya bile gidemiyoruz ama beraber yemeğe çıkıyoruz. Haftada bir gün birlikte Ankara'da kalıyoruz. Sürekli konferanslar, üniversitelerde söyleşiler ve televizyon programı derken yoruluyorum tabii ki. 58 yaşındayım ve artık yaşlanıyorum. Eşim, teyzemin kızı; onunla her şeyi çok rahat konuşuyoruz. Artık çocuklar da evlenecek yaşa geldiler. Ben de sadece kitap yazayım ve piyasadan çekileyim diyorum. Eşim de "Sen yapamazsın, seni asla bırakmazlar" diyor. Benim şöyle bir huyum var; bir anda karar verip her şeyimi değiştirebilirim. Boğa burcuyum; zor karar veririm ama verdim mi de asla dönmem bu karardan.

Peki nasıl bir babasınız?

Çocuklarım, dini hassasiyetinin farkında. Yorulmamamı söylüyorlar, "Tempoyu düşür baba" diyorlar. Sürekli yanlarında olmamı istiyorlar. Ben de onlarla vakit geçirmek istiyorum. İbadet konusunda hassasım; çocuklarım düzenli namaz kılmalarına rağmen onları sürekli uyarırım. Kur'an-ı Kerim'i okumaları gerektiğini söylerim. Onları sık sık umreye götürüyorum. Rahmetli babam zaten Medine'de gömülü, bu yüzden o toprakları görmelerini istiyorum.

ÇOK TALİBİM VARDI

Çocuklarınızla iletişiminiz nasıl?

Arkadaş seçimlerine karışmıyorum, zaten kötü arkadaşlar seçmiyorlar. Onlarla ilgili hırslarım yok; nerede okumak istiyorlarsa, okusunlar. Yeter ki Allah yolunda olsunlar. Bir oğlum tıp fakültesini bitirdi, ona bir kez olsun baskı yapmamışımdır. Hanımla beraber çocuklarla ilgili karar alırken, ben çok daha yumuşak ve toleranslıyımdır. Hanım bana kızar, 'Yüz veriyorsun bunlara' diye. Ben onu sakinleştiririm.

Neden 31 yaşında evlendiniz?

Üniversitede okuyordum, sonra askerlik yaptım. Sonrasında da Mısır'a gittim. 1986'da İzmir'deyken çok talibim vardı. İzmir'de bana 'genç vaiz' derlerdi; camileri kontrol ederdim. Tatlı bir sertliğim vardı. Diyarbakır'a gittiğimde de çok talibim oldu. Bir gün teyzemi ziyaret ederken, hanımı gördüm. "Ben niye evleneceğim kişiyi sağda solda arıyorum ki? Huyunu suyunu biliyorum, teyzemin kızı olsun" dedim. Babam akraba evliliklerine sıcak bakmıyordu ama sonra ikna oldu. Sırf teyzemin kızı diye evlenmedim; eşime karşı bir şeyler hissettim.

Siyasete gireceğiniz de konuşuldu. Böyle bir niyetiniz var mı?

Başbakan'ımız beni davet ederek onurlandırdı. Kendisine şükranlarımı ilettim. Ben sadece dini hizmetimin devam etmesini istediğim için beni mazur görmesini istedim. Bu hizmetimi feda edemem ve henüz yapmam gereken şeyler var. Siyasetten nefret eden biri değilim ama daha görevimi tamamlamadım. Bize düşen, taraf olmamaktır. Herkese açık biriyim; ayrım yapmam. Görüşlerim de siyaset üstü görüşlerdir.

HANIM BENİ ROMANTİK BULMUYOR

Romantik bir erkek misiniz?

Vallahi hanım beni hiç romantik bulmuyor. Hanımına fazla gül alan biri değilim. Hatta geçenlerde programın kapanışında beylere seslendim; "Bugün eve gidince tüm beyler hanımlarına 'S eni seviyorum' desin" dedim. Programdan çıktım, ekip arkadaşlarım "Hocam eşiniz programı izlemiş, sizden haber bekliyor" dedi. Tüm ekibin içinde hanımı aradım ve "Hanım, seni çok seviyorum desem de inanma" diye espriyle eşime sevgimi dile getirdim. Vefalı biriyim; bana selam veren insanları unutmam. Düşmanlarımı, bana kötülük yapanları çabuk unuturum. İyilik yapanları ise asla unutmam. Herkes karşısında olsa da, ben o kişinin arkasında dururum.