Son günlerde bazı TV kanallarında yapılan,  haber ve yorum konusu olarak gazetelerdeve internette yer alan tehdit konuşmaları1 hakkında eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir açıklama yaptı.

Türk, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin koronavirüs salgınına karşı yoğun bir mücadele içinde olduğu bir dönemde gözü dönmüş kimi azgın kişiler, bazı televizyon kanallarında yaptıkları konuşmalarda açıkça ‘kasten öldürme’ veya ‘cinsel saldırı’  tehditleri savurmakta-dırlar. Bu kişiler, 15 Temmuz’un kursaklarında kaldığını, şimdi ellerinde listelerin ‘hazır’ olduğunu açıkça söyleyebiliyor; sözde darbe iddialarına karşı ‘Karılarınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden?’ diye  sorabiliyor.
Bu kişilerin bu sözleri söylemeye nasıl cür’et ettikleri, bu cesareti nereden ve kimden  aldıkları, arkalarında kimlerin olduğu öncelikle araştırılması gereken bir konu. Her durumda söyledikleri, –en hafif ifade ile– Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesi uyarınca cezalandırılması gereken ‘Tehdit’ suçunu oluşturur. Tehdit  konusu suçlar ise, aynı Kanun’un 81. maddesinde öngörülen  ‘kasten öldürme’ suçunun 82. maddeye göre  ‘tasarlayarak’ işlenmiş ‘nitelikli’ hâli ile 102-105. maddelerinde ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ başlığı altında düzenlenen, özellikle 102 ve 103. maddeler uyarınca cezalandırılması gereken ‘Cinsel saldırı’ ve  ‘Çocukların cinsel istismar’ suçlarıdır.
Kaldı ki, söz konusu televizyon konuşmaları, –geniş plânda–Türk Ceza Kanunu’nun 213 ve 216. maddelerinde düzenlenen ‘Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit’ ve ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ olarak cezalandırılması gereken suçlar niteliğindedir.
Yapılan tehditler, bunları yayınlayan televizyonların bant kayıtlarında, haber ve yorum konusu olarak gazetelerde yer aldığına, dolayısıyla Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘Tutuklama nedenleri’ kenar başlıklı 100. maddesi  uyarınca bunun için gerekli ‘Kuvvetli suç şüphesini gösteren somut deliller’ ortada olduğuna, ayrıca işlenmesitasarlanan suçlar, aynı maddenin 3. fıkrasında sıralanan katalog suçlar arasında bulunduğuna göre; 101. madde uyarınca soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde  Cumhu-riyet savcısının istemi üzerine  veya re’sen mahkemece tutuklama kararı verilebilir.  
Bunlar işin hukukî yanı. Her durumda yapılan tehditler, toplumda büyük bir huzursuzluk ve tedirginlik yaratmıştır. İnsan hak ve özgürlüklerinin hepsinin temelinde –Anayasa’nın 17. maddesinde belirtildiği gibi– yaşama hakkı vardır. Devletin 1 numaralı görevi, ülkede yaşayan her insanın can güvenliğini sağlamaktır. Bunun için Devletin bütün güçlerini –Anayasa’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin değişmez niteliklerini belirten 2. maddesinde ifadesini bulan–  ‘insan haklarına saygılı, … sosyal hukuk devleti’ kuralları içinde harekete geçirmek gerekir. 
Bu çerçeve içinde başta Anayasa’nın 104. maddesi uyarınca ‘Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eden’ Cumhurbaşkanı olmak üzere,  herkesin içinde bulunduğumuz ortamda gerilimi tırmandırabilecek, toplumda kutuplaşmalara, giderek iç çatışmalara yol açabilecek konuşmalar yapmaktan dikkatle kaçınması gerekir.”