Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu'nun düzenlediği Siyaset Okulu Bursa'da Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.

Panelde, 'Türkiye Değerler Atlası 2012' araştırmasının sonuçlarını açıklayan Prof. Dr. Yılmaz Esmer, toplantı öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı. Araştırmanın 1990 yılından bu yana ülkemizde yapıldığını ve dünya ülkeleri ile karşılaştırma yapma imkanı sunduğunu dile getiren Prof. Dr. Esmer, Türkiye'nin, dünya kültürel haritasının neresinde olduğu sorusuna cevap vermeye çalıştıklarını kaydetti. Türkiye'nin, kültürel değerler açısından geleneksel toplumdan çıkmış, sanayi toplumuna girmek üzere olduğunu ifade eden Esmer, toplumun sanayi ötesi toplumdan çok uzak olduğunu vurguladı.

"HÜKÜMETE DUYULAN GÜVEN ARTTI"

Esmer, araştırmanın ordu ve hükümet konusundaki sonuçlarını ise şöyle açıkladı: "Ordu konusunda son 4 -5 yıla kadar en güvenilir kurum olarak çıkıyordu. Son 4 -5 yılda bu güven düzeyinde bir düşüş olduğunu görüyoruz. Gene birinci kurum, ama öyle açık ara farkla her yerde her zaman şeklinde olmadığı gözüküyor. Hükümete olan güven ise 2001 ekonomik krizi ile dibe vurmuştu. Çok altlarda sürünüyordu. O zamandan bu zamana hükümete duyulan güvende çeşitli araştırmalarda bazen iniş çıkışlar oluyor, ama esas itibariyle önemli bir yükseliş var."

"AİLE HAYATI GELENEKSEL"

Ekonomik değerler açısından Avrupa'da olduğu gibi devletçi değerlerin öne çıktığını belirten Esmer, aile hayatı için ise şunları söyledi: "Aile hayatı açısından ciddi şekilde ayrışıyoruz Avrupa'dan. Bizde geleneksel, muhafazakar, klasik aile değerleri ön planda."

'Türkiye Değerler Atlası' araştırmasından bazı bilgiler ise şöyle: "Türkiye, insanların birbirine en az güvenebildikleri ülkelerden biri. 22 yıldır bu durumda bir değişiklik gözlenmiyor. Türkiye'de insanların yaklaşık onda biri genelde insanlara güvenebileceğini söylerken, İskandinav ülkelerinde bu oran yüzde 80'lere yaklaşıyor.

Ordu'ya duyulan güven düzeyinde son yıllarda bir düşüş var. Orduya güven düzeyi bölgelere göre önemli farklılıklar gösteriyor.

AB'ye duyulan güven, dalgalı seyretmekle birlikte, bugün 1990 ile hemen hemen aynı düzeyde (1990: yüzde 36, 2011/12: yüzde 39)

Türk toplumu, Avrupa'nın ve dünyanın en dindar toplumlarından biri. Dinin toplum yaşamındaki yeri en üst düzeylerde. Dinin esas olarak bu dünyaya değil, ölümden sonraki dünyaya anlam kazandırdığını düşünenlerin oranı yüzde 76. Dinin özünün kurallara uymak olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 64.

Avrupa'da, Allah'ın insanların yaşamındaki yerinin en yüksek olduğu toplum Türkiye. Yaklaşık her üç kişiden biri hem 30 gün oruç tutuyor, hem günde beş vakit namaz kılıyor. Kendisini 'dindar bir kişi' olarak tanımlayanların oranı, son 22 yılda 10 puan kadar yükseldi.

47 Avrupa ülkesi içinde siyasal yelpazenin en sağında Türk toplumu yer alıyor. Ortalamalar itibariyle en solda İzmir, en sağda Doğu Anadolu var. Türk olmaktan son derece gurur duyanların oranı Güneydoğu Anadolu'da yüzde 23, Karadeniz'de yüzde 88. Kadınların yüzde 71'i 'ailenin reisi erkek olmalı' diyor. Kadınların yüzde 59'u 'kadın her zaman kocasına itaat etmeli, onun sözünden çıkmamalı' diyor. Bu oran İzmir'de yüzde 40, Doğu Anadolu'da yüzde 71. İşsizlik varsa, işe almada erkeklere öncelik verilmesini isteyenler Türkiye'de yüzde 60, Danimarka'da yüzde 2."