Suriye'den İslamofobiye ve İslam dünyasının farklı kesimlerinde Batı'ya karşı düzenlenen protestolara kadar birçok konuda görüşlerini bildiren Cumhurbaşkanı Gül, mülakatta, Orta Doğu'nun büyük bir bölümü diktatörlüklere karşı düzenlenen halk ayaklanmalarıyla çalkalanırken, refah içerisindeki ılımlı Müslüman bir demokrasinin lideri olarak tanımlanıyor.

"SURİYE'NİN DOĞRUDAN TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALMASI PEK OLASI DEĞİL"

Suriye bağlamında bir savaşın patlak vermesi ihtimaline ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Gül, "Suriye'nin doğrudan Türkiye'yi hedef alması pek de olası değil. Bunu yapmaya cesaret edemezler. Ancak akılsızlık ağır basabilir" diye cevap verdi. Cumhurbaşkanı Gül sözlerine şöyle devam etti: "Tüm senaryoları düşündük ve muhtemel durum planları hazırladık. Türkiye'nin Suriye'ye girmek gibi bir niyeti bulunmuyor, ancak çıkarlarımıza zarar verilirse gereken tüm adımları atarız."

"İSTENMEYEN EYLEMLERDE BULUNULURSA ANINDA CEVAP VERİRİZ"

Beşar Esed'in ayrılıkçı Suriye Kürtlerini ve Türkiye'deki Kürtleri, özellikle PKK'yı desteklemeleri için kışkırtması durumunda Türkiye'nin bundan zarar görüp görmeyeceği sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül: "Eğer herhangi bir terör örgütü Türkiye sınırında bir güvenli bölge oluşturarak oradaki durumdan faydalanmaya çalışırsa hiç tereddüt etmeyiz. Herhangi bir güvenli bölge oluşturulmasına izin vermeyiz. İstenmeyen eylemlerde bulunulursa anında cevap veririz" dedi.

"İSLAMOFOBİ, ANTİSEMİTİZM İLE AYNI ŞEY"

Türkiye'nin Avrupalı liberal standartlar çizgisinde olmasının önemli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, bununla birlikte, Batı'daki İslamofobi nedeniyle duyduğu üzüntüyü de dile getirdi. "Bu antisemitizm ile aynı şey" diyen Cumhurbaşkanı Gül, "Bu bize, yüksek öğrenim seviyesi ve gelire sahip Batı'nın tedavisi zor hastalıklara sahip olduğunu gösteriyor. Doğu'nun cahillik ve fakirlik hastalığını tedavi etmek, Batı'nın antisemitizm ve İslamofobi hastalığını tedavi etmekten daha kolay. İslamofobi bugünün küreselleşmiş dünyasında önemli risk oluşturuyor. Bu, pahalıya mal olabilecek, dünya barışını tehdit edebilecek, sıradan insanların yaşamlarını riske atacak ve dünyadaki siyasi durumu karmaşıklaştıracak bir unsur" şeklinde konuştu.

HZ. MUHAMMED KARŞITI FİLM: "BU İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL"

"Dünya nasıl antisemitizmi önlediyse İslamofobiyi durduracak önlemlere de ihtiyaç duyuyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Gül, mülakatta, Mısır'ın Kıpti Hıristiyan diasporasının bir üyesi tarafından ABD'de hazırlanan ve köktenci Hıristiyanlar tarafından finanse edilen Hz. Muhammed karşıtı filmden de bahsetti. Cumhurbaşkanı Gül konuyla ilgili şunları söyledi: "Filmin arkasındaki kişilere ve onların geçmişlerine baktığımızda hangi gruplar ve kişilerle iş birliği içerisinde olduklarını görebiliyoruz. Bu zaten gün gibi ortada. Bu kişiler, Müslümanlar ve İslam konusunda derin bir nefret besliyorlar. İfade özgürlüğüne inanıyorum, ancak bu tarz nefret söylemlerinin, nefreti ve şiddeti kışkırtmanın, ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer bunu engellemezsek bu daha büyük sorunlara neden olacaktır."

"İSLAMOFOBİYİ TEŞVİK EDEN PROVOKASYONLAR YENİDEN VUKU BULACAKTIR"

"Batı dünyası Afganistan'da asker bulundururken Orta Doğu ile de meşgul oluyor. Öte yandan güvenlik konularına neden olan kasti nefret eylemlerine izin veriyor ve her iki tarafın halkı da bundan muzdarip oluyor" diyen Cumhurbaşkanı Gül; İslam'ın, Kuran'ın ve Hz. Muhammed'in aşağılanmasına karşı İslam dünyasında düzenlenen şiddet içerikli protestolar hakkında da şunları söyledi: "İslamofobiyi teşvik eden provokasyonlar yeniden vuku bulacaktır. Bunlar kasti olarak yapılıyor. Ancak bu provokasyonlar görmezden gelinmelidir. Müslüman dünyası bu şekilde karşılık vermemelidir."

"TÜRKİYE'DE İNSANLAR, BAŞÖRTÜSÜNÜ, İNANÇLARININ BİR PARÇASI OLARAK TAKIYORLAR"

Başörtüsünün Türkiye'de neden güçlü bir sembol olduğu yönündeki bir soruyu ise Cumhurbaşkanı Gül, "Başörtüsünü bir sembol olarak görenler yanlış yönlendirilmiş ve yanlış bilgilendirilmiştir" diye cevap verdi. Cumhurbaşkanı Gül sözlerini, "Kadınların ve kızların bunu bir sembol olarak taktıklarını düşünmüyorum. Bir militan grubunun parçası yahut başörtüsünü üniforma olarak kullanan siyasi savaşçılar değiller. İnançlarının bir parçası olarak başörtüsü takıyorlar" şeklinde sürdürdü.

"BAŞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAYAN HÜKÜMET DEMOKRATİK DEĞİLDİR"

Türkiye'de bir zamanlar başörtüsüne neden karşı çıkıldığı ve Almanya ile Fransa gibi ülkelerde okullarda başörtüsünün neden yasakladığı şeklindeki soruya da Cumhurbaşkanı Gül, "Başörtüsü Türkiye'de hiçbir zaman bir direnişin sembolü ve bir mücadele unsuru olmamıştır. Bazı ailelerin kimi fertleri başörtüsü takarken diğerleri takmayabiliyor. Bu kişisel bir tercihtir ve son derece demokratiktir. Asıl, başörtüsünü yasaklayan hükümet katıdır ve demokratik değildir" diye cevap verdi.

Mülakatın sonunda kendisine, geçen yıl Toronto Star gazetesinde yer alan ve Mississauga alışveriş merkezinde bir kadının başörtüsünü çektiği gerekçesiyle Brampton mahkemesinde suçlu bulunan bir kişiyle ilgili haber gösterilen Cumhurbaşkanı Gül, "Bu demokrasi ve çoğulculuğun harekete geçmesidir" dedi.