15 Temmuz saat 22.00 suları. Yer İstanbul'daki Boğaziçi Köprüsü. Kışlasından çıkan askerler köprüyü trafiğe kapamış durumda. Kısa süre sonra bir televizyon kanalına bağlanan Başbakan Binali Yıldırım "Bu bir kalkışma girişimidir" sözleriyle ülkede darbe teşebbüsü olduğunu söyleyip halkı sokağa çağırıyor. 00.25 sularında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan halka sesleniyor: "Milletimizi meydanlara davet ediyorum" diyor. Milyonlar Cumhurbaşkanının bu çağrısına anında karşılık veriyor. 15 Temmuz'daki darbe girişimine engel olmak için akın akın sokağa çıkıyor; genci, yaşlısı, kadını, erkeği, çocuğu demeden... Kurşunlar yağsa da insanların üzerine, tanklar ezse de bedenleri dünyada eşi benzeri olmayan bu halk hareketi darbeyi engelledi. 15 Temmuz darbe girişimi sonucu şehit sayısı 246, gazi sayısı ise bin 536. Yönetmenliğini Rengin Gültekin'in üstlendiği, Yrd. Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı ile birlikte hazırladıkları Kalplerin Direnişi belgeselinde de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine karşı direnen kadın kahramanların hikâyelerine yer veriliyor. Biz de gazi kadınlar ile 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde buluştuk. O gece yaşadıklarını onlardan dinledik.

ŞEHİTLİK BANA NASİP OLMADI, ONA OLDU
Üç çocuk annesi Türkan Tekin (44) çalışan bir kadındı. Ablası Sevgi Menteş (47) ise ev hanımı. 15 Temmuz akşamı Türkan Hanım işten eve 21.00 sularında gelmişti. Sevgi Hanım ise televizyonda darbe olduğu söylentilerini duyunca hemen kardeşini aradı. Türkan Hanım: "Korkma abla, kolay mı Türkiye'ye bunu yapmak!" deyip kapadı telefonu. Onlar Türkiye'nin cesur kadınlarıydı, abdestlerini aldılar ve aileleriyle birlikte yola çıktılar. İstikamet Atatürk Havalimanı'ydı. Ne tank ne silah korkuttu onları. Sevgi Hanım: "Havalimanına yürürken saat 00.35'te Türkan'ım aradı. 'Biz de çıktık abla! Bu vatanı onlara teslim etmeyeceğiz. Ölmek var, dönmek yok!' dedi." Kardeşiyle son konuşması olduğundan habersiz Sevgi Hanım. "O gün mahşer günü gibiydi, oğlumu bile merak etmedim. Rabbim korkuyu aldı kalpten, imanı koydu" diyerek kız kardeşi Türkan'ın şehit oluşunu anlatıyor: "Esenler Atışalan'dan Atatürk Havalimanı'na gelirken tank otomobilleri eze eze geliyormuş. Tankın önünde durmuş, kaçmamış kardeşim." Kardeşinin şehadet şerbetini içtiğini öğrendiğinde ise iki rekât şükür namazı kılmış Sevgi Hanım. "Vatan için şehit oldu kardeşim. Allah bana da şehitliği nasip etseydi, ona nasip oldu. 15 Temmuz şehitleri ve kardeşim olmasaydı, vatanımız olmayacaktı bugün. 15 Temmuz şehitlerinin kanı yerde kalmamalı" diye bitiriyor sözlerini Sevgi Menteş.

YURTDIŞINA 15 TEMMUZ'U ANLATMAMIZ LAZIM
Kalplerin Direnişi yönetmeni Rengin Gültekin: "Bu ülkenin Nene Hatunları var. Onlardan gelen bir nesil var. Dolayısıyla birçok kişi belki kadının o gece çok önplanda olmasını, rolünü, şaşkınlıkla ve sevinçle karşılamış olabilir. Ama benim için hiç şaşılacak bir durum yok. Bu bizim tarihsel kodlarımızda var. Kurtuluş Savaşı'nda Çanakkale'de, 28 Şubat'ta, 15 Temmuz'da bir bakıyorsunuz bir kadın mücadelesi var. Belgesel Boğaziçi Film Festivali'nde gösterildi. Bu belgesel çalışması kamu yararına yönelik bir çalışma. Herkes gönüllü olarak yer aldı. Zaten bizim bu belgeseli yapma amacımız da sadece 15 Temmuz'da yaşananları anlatmak. Bizler kendi kendimize bir şeyleri anlatıyoruz, onu özümsüyoruz ve sonra bunu bütün dünya biliyor sanıyoruz. Dünya Türkiye'den ibaret değil. Yurtdışında da bunu anlatabilmemiz gerekiyor. FETÖ yurtdışında organize çalışıyor. Biz üzerimize düşeni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Her şeyi devlet yapsın düşüncesinden vazgeçmemiz gerekiyor."

HERKESİN KENDİNDEN PAY BULACAĞI BİR BELGESEL
Yrd. Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı: "Cumhurbaşkanımızı havalimanında eşimle karşılamaya gitmiştik. Eşim 'Sen bize çıkalım' dedin. Belki engellesen ben de çıkamayacaktım! Toplumda erkekleri motive eden, baskın rolü üstlenen kadın' dedi. Eşimin bunu söylemesi bu belgesel konusunda beni motive etti. Bir gazeteci ve bir akademisyen olarak kendimizi 15 Temmuz'la ilgili sorumlu hissettik. Bu kadınlar hayatları pahasına nasıl bir sorumluluk bilinciyle dışarı çıktıysa biz de sorumluluk bilinciyle tüm dünyaya 15 Temmuz gecesi yaşananların anlatılma noktasında bir karar aldık ve belgeseli yaptık. Görüştüğümüz kadınlardan da çok şey öğrendik. Şehit Türkmen Tekin'in evine gittiğimizde oğlunun konuşmalarından öğrendiğimiz kadarıyla akşam 22.00'ye kadar çalışan bir kadın. Oğlunu özel okulda okutabilmek için. Öyle bir sorumlulukla kendisini dışarı atıyor. Herkesin kendinden bir pay bulabileceği bir belgesel Kalplerin Direnişi.

KURŞUNUN ACISI KALBİMDE
Nebahat Topaloğlu iki çocuk annesi, iş kadını. Fatih'te oturuyor. Darbe girişimi olduğu gece televizyondan öğrenmiş her şeyi. Yüreği havada Cumhurbaşkanının açıklamasını beklemiş. Sokağa çıkın açıklamasının ardından ise Nebahat Hanım eşine "Kalk sokağa çıkıyoruz!" demiş: "13 yaşındaki çocuğum da 'Ben de geleceğim' dedi. Düşündüm ki, çocuğum yanımda olursa annelik duygularım ağır basar da geri dururum düşüncesiyle evde bıraktım onu." Nebahat Hanım İstanbul'da Saraçhane'ye doğru yönelmiş eşiyle. Silah seslerini duyunca geriye dönmeyi bir an bile düşünmemiş. Vurulanları alandan kenara çekip hastaneye göndermeye başlamışlar: "Darbeci askerlerin yanına gidip ellerinden silahları alıp ikna etmek istiyorduk. Ama öldürme amaçlı taramaya başladılar" diyor. Tam bir can pazarı yaşanırken ateş hattının ortasında kalmış. Bacağından vurulmuş, ölümden dönmüş. Ameliyattan sonra yoğun bakımda kalmış. O 15 Temmuz gazisi. Kızı Havva Nur Topaloğlu (19) onunla gurur duyuyor: "Annem bir kız çocuğuna yaşatabileceği en büyük gururu yaşattı bana!" Nebahat Hanım'ın tedavisi hâlâ sürüyor. "Kurşun benim bacağımdan girdi ama ben acısını kalbimde hissettim. Hâlâ o acı gitmiyor. Çünkü evlat bildiğiniz canilerden yenilen kurşunun acısı nerede çıkar? İnsanın yüreğinde çıkar" diyor.

O GECE HERKES ASKERDİ
14 yaşında Adviyye İsmailoğlu. İnternetten köprüye çıkan askerleri gösteren bir videoyla karşılaşınca "Neler oluyor?" diye sordu kendine. Ev hanımı olan annesi Sevim İsmailoğlu (43) ise TRT 1'de spikerin bildiri okuduğunu görünce şaka sanıp inanamadı darbe olabileceğine. Sevim Hanım, gururla anlatıyor direnişe gidiş hikâyelerini: "O gece eşime: 'Çık dışarı, etrafı kolaçan et, sokağa çıkmamız gerekiyorsa çıkalım' dedim. Darbeye direnmek için ailenin öncüsü ise kızım Adviye'ydi. "Anne hadi çıkalım" deyip duruyordu. Cumhurbaşkanımız direkt 'Sokaklara çıkın!' deyince, abdestimizi alıp iki kızım ve eşimle çıktık sokağa." Saraçhane'deki ateş hattına varan ilk grupta aile. Sevim Hanım'ın ne anneliği aklına gelmiş o gece, ne bir eş olduğu. Çocukları yanı başında ateş hattında en önde mücadeleye katılmış. "Sanki yere basmıyorduk, ölüme uçar gibi gidiyorduk. Kan gölüne dönmüştü her yer. Darbeci askerler çocukmuş, kadınmış demeden G3'lerle aralıksız taradılar. Önümüzde, arkamızda vurulup düşüyordu insanlar" derken gözleri doluyor. Adviyye ise yanı başındaki yaralanan bir kişiye yardım ederken bir hain merminin omzuna isabet etmesiyle yere yığılıp kalmış. Sevim Hanım'ın gözleri tekrar doluyor. "Daha sonra babası geldi kucakladı. Yarasının büyüklüğünü gördü, kurşun sırtını parçalamıştı, yumruk kadar bir parça yere düşmüştü. Kızım iki gün yoğun bakımda kaldı. Bize acı yaşattıklarını zannediyorlar belki. Ama o gece hainler bize gurur yaşattılar " diyor.

BANA 'GAZİ KIZ' DİYORLAR
Adviyye ve ablası Rabia İsmailoğlu (18) hep ön saflarda olmuş. Rabia kardeşinin vurulduğunu gördüğünde inanamamış bir an. Adviyye "Sokaklarda korkusuzluk, cesaret, vatan sevgisi, iman gücü ve yardımlaşma vardı. Beni vurdukları zaman vücudumdan bir parça aldıklarını zannetmesinler. Ömür boyu gururla taşıyacağım bir madalya taktılar bana. Şikâyetçi olduğum için mahkemede o darbeci askerlerle karşı karşıya gelebileceğim. Onların gözlerine bakarak 'Daha 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla baş edemediniz, nasıl olacak da bu ülkeyi ele geçirip bizi yönetecektiniz?' Bunu sormak istiyorum" diyor. Daha önce bir hikâye kitabı çıkaran Adviyye şimdi ise 15 Temmuz'da yaşananları kitaplaştırmayı düşünüyor. Ona artık 'Gazi kız' diyorlar. Rabia ise gençlerin gücüne vurgu yapıyor: "15 Temmuz'da biz gençler vatanı kimseye bırakmayacağımızı gösterdik."