Yıllarca "Başka kime oy verelim ki?" diyerek kendini Ak Parti'ye mecbur hissetti insanımız. Ama artık adres belli. Mecburiyet ortadan kalktı, iyi bir alternatif var. İYİ Parti var. Bunlar da zaten, sadece İYİ Parti'den korkuyorlar.

- Gençlerimiz KPSS’den 100 puan alsalar bile, torpil bulamadan işe giremiyorlarsa, ülke iyi yönetilmiyor demektir. - Kadınlarımız yolda yürürken başlarına bir şey gelmeyeceğinden emin değilse, ülke iyi yönetilmiyor demektir.

- Kışı nasıl atlatacağını kara kara düşünüyorsan, ülke iyi yönetilmiyor demektir. - Çocuğunun geleceğinden endişeliysen, ülke iyi yönetilmiyor demektir. - Mahkemeye işin düştüğünde hakkını alacağından emin değilsen, ülke iyi yönetilmiyor demektir.

Herkes gırtlağına kadar borçlu. Her üç gençten biri işsiz. Akıl, vicdan ve insaf sahibi biri için bu manzaranın adı krizdir. Peki, damat ne diyor bu tabloya? Dengelenme. Bir avuç yandaş kodaman dışında, herkesi sefalette, yoksullukta dengelediler.

Bizim gayretimiz ihtilafları derinleştirmek değil, mutabakat alanlarını genişletmektir. Biz insanların hayatlarını yönetmeye değil, devleti yönetmeye talibiz.

Milletçe bu filmi defalarca gördük. Artık bıktık. Ak Parti'nin ve borazan medyanın konuştuklarının hiçbiri vatandaşın gündeminde yok. Vatandaşın ezanla bir meselesi yok. Vatandaşın cumhuriyetle bir meselesi yok. Bizim meselemiz hayat pahalılığı. Bizim meselemiz geçim darlığı.

İstiklal Savaşımız için, "Keşke Yunan kazansaydı" diyen, Mehmet Akif’e küfreden fesli nasipsizi ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı'nın, hâlâ o makamda tutulması, millete kurulmuş bir kumpastır.

Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervleri üzerinden, Kıbrıs’ta yeni tezgâhlara niyetlenen emperyalistler ve içerdeki işbirlikçilerine sesleniyorum. Şunu unutmayın: Gerekirse Ayşe yeniden tatile çıkacak. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacak!