Filistin’de Hamas direniş hareketi sözcüsü Sami Ebu Zuhri, işgalcilerin Kadir Gecesi’nden sonra Mescid-i Aksa’da büyük bir provokasyona hazırlandığı bilgisini aldıklarını aktardı. Yeni Şafak’a konuşan Ebu Zuhri,“İşgalcilere göre Ramazan’ın 28’inci gününe denk gelen 10 Mayıs günü ‘Kudüs Günü’. İbranice takvimine göre uydurdukları bu günü “Kudüs’ün Kurtuluş Günü” olarak ilan edip, ‘Bayram’ kutlaması yapmak üzere on binlerce Fanatik Yahudi Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyecek. Bunun hazırlığını yapıyorlar.” uyarısında bulundu. Filistinliler’in, Kudüs’te direnişlerini ne olursa olsun sürdüreceğini belirten Ebu Zuhri, “Ancak desteğe ihtiyaçları var. Yeni Şafak aracılığıyla Türkiye’deki Müslüman kardeşlerimi Kudüs ve Mescid-i Aksa işgaline karşı direnmeye çağırıyorum. Türk kardeşlerim Kudüs için ayaklansınlar, onların sesini olsunlar ve bu sesi dünyaya duyursunlar.” çağrısında bulundu.

AKSA’NIN BAHÇESİNE HAVRA

Hamas sözcüsü, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’da yerleşimcilerin ibadet ettiklerine dikkat çekerek, “Düşünün şöyle bir noktaya geldik. İlk kıblemize siyonist yerleşimciler giriyor ve uydurdukları ibadetleri yapıyorlar. Bu dünyada görülmüş bir şey değil. Hiçbir Müslüman bir Hristiyan’ın ibadet yerine gidip orada namaz kılmaya çalışmıyor ya da bir Yahudi’nin mabedine girip ibadet yapmıyor.” tepkisini gösterdi. Zuhri, “Üstelik yerleşimciler ve fanatik gruplar Aksa’da kendileri için hazırlanan özel bir mekana, günü belli saatlerinde gelecekler ve o saatlerde Müslümanlar içeri alınmayacak. Mescid-i Aksa’nın bahçesinde bir Havra inşa etmeyi hedefliyorlar. Ancak bu planı hayata geçirmeden önce siyonist yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya girip ibadet etmelerini normalleştirecekler.” sözleriyle de Aksa’yı hedef alan provokatif planı açıkladı.

BASKI ARTIYOR

İşgalci yönetimin, Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirme planının uzun yıllara dayandığını belirten Hamas sözcüsü, “Bu planını daha hızlı hayata geçirmek için son zamanlarda baskılarını arttırdılar. Mescdi-i Aksa’nın kapılarının kontrolünü zorla ele geçirdiler. Filistin halkının girişlerine kısıtlama getirdiler. Yaş ve bölge sınırı koyuyorlar. Halkın çoğunluğunun girişi engelleniyor. Bildiğiniz üzere Mescid-i Aksa’nın imam hatibi olduğu halde Şeyh İkrime Sabri’nin girişine mani oluyorlar.” örneklerini verdi.

HEDEFLERİ YIKMAK

Mescid-i Aksa’nın çevresinde ve altında süren kazı çalışmalarına ilişkin de Zuhri, “İşgalciler mescidin yıkılması için uğraşıyorlar. En ufak bir sarsıntıda yerle bir olsun istiyorlar. Kazı çalışmalarının yıkıcı etkilerini çok açık bir şekilde görüyoruz. Aksa’ya yakın olan Filistinlilere ait evler büyük hasarlar gördü, hatta birçoğu yıkıldı. Kazı çalışmalarının sonunda Mescid-i Aksa’yı yıkmayı başarırlarsa onun yerine Süleyman Mabedi’ni inşa edecekler.” ifadelerini kullandı.

Normalleşme direnişimizi etkilemez

Sami Ebu Zuhri, bazı Arap ülkelerinin işgalci İsrail ile normalleşme anlaşmaları için, “Bu anlaşmalar ile Filistin’e yönelik saldırılar meşrulaştırılmaya çalışılıyor ve Filistin halkına dayanışma duygusu azaltılıyor. Böylece işgal devletinin kendi temize çekmesi için fırsat yakalaması sağlanıyor. Kudüs’te çekilen acıların, zulmün, katliamların, haksızlıkların sesinin duyulmasını engelliyor. Biz Filistinliler olarak işgale karşı durmakta kararlıyız. Normalleşme anlaşmaları direnişimizi ve azmimizi etkileyemez.” değerlendirmesini yaptı. İsrail ile normalleşmeyi kabul eden ülkelerin temsilcilerinin Mescid-i Aksa’ya İsrail polisinin korumasında girmesinin her şeyi anlattığına vurgu yapan Zuhri, buna karşın, Türkiye’den Filisitin ve Kudüs’e yapılan ziyaretlerin, kendilerine yalnız olmadıklarını gösterdiğini belirtti.

Evleri silahla gasp ediyorlar

Kudüs’ü Yahudileştirme projesi ise devam ediyor. Sadece 2020 yılında işgalci İsrail güçleri tarafından Kudüs’te Filistinlilere ait 800 ev/tesis yıkıldı. Oran olarak ise her ay Filistinlilere ait 70 ev ve tesisin yıkımı gerçekleşiyor. 1967’den 2020 yılına kadar olan süreçte ise yaklaşık 5 bin ev ve tesis gasp edildi. Siyonist işgalcilerin sadece Mescid-i Aksa’yı değil tüm Kudüs’ü Yahudileştirmeyi hedeflediklerine dikkat çeken Hamas sözcüsü, “Bu amaca ulaşmak için evleri farklı bahaneler uydurup yıkıyorlar. Tapusu ya da ruhsatı yok deyip insanların evlerini ellerinden alıyorlar. Üstelik Müslümanların bu belgeleri almaması için çok ağır şartlar koyuyorlar. Kudüs’te yaşayan Filistinlilerden yüksek rakamlarda yıllık vergi talep ediyorlar. Ödemedikleri takdirde evlerini ellerinden alıyorlar. Bu evleri ya yıkıyorlar ya da siyonist yerleşimcilere veriliyor. Yıkım kararı çıkan evleri ise kendi ellerinizle yıkacaksınız diyorlar. Aksi takdirde işgal belediyesi yıkım işlemlerini yaptığında karşılığında 20 bin dolara kadar ulaşan fatura çıkarıyor.” sözleriyle süreci açıkladı. Vahşi yöntemleri bununla da kalmadığını belirten Zuhri, “İki katlı bir eviniz var diyelim. Eline silah alan yerleşimciler eve baskın düzenliyor. Burası bize dedemizden kaldı deyip, evi gasp ediyorlar. Asla çıkmıyorlar. Yüksek sesle müzik açıp, köpekleri ev sahiplerinin üstüne salıyorlar.” dedi.

Gazze acil yardım bekliyor

Kuşatma altında olan Gazze’de sağlık sisteminin çöktüğünü belirten Sami Ebu Zuhri, “İyi yetişmiş doktorlar ve sağlık personeli olsa bile tıbbi malzeme yok. Pandemi ile sorunlar iki kat daha arttı. Günlük bin vaka var ve günde 10 kişi vefat ediyor. Bu Gazze’nin nüfusuna göre yüksek bir rakam. Öte yandan ilaçların girişi işgalciler tarafından engelleniyor.” dedi. İnsani krizin giderek derinleştiğini belirten Zuhri, şehre günde en fazla altı saat elektrik verilebildiğini, içme suyu elde etmek için altyapının yetersiz olduğunu ve yoksulluk oranının da yüzde 60’ın üzerinde olduğunu belirtti. “Gazze’nin her türlü insani yardıma çok acil ihtiyacı var.” ifadelerini kullanan Hamas sözcüsü, Türk sivil toplum kuruluşlarına ve belediyelerine çağrı yaparak, destek beklediklerini belirtti. Zuhri, “Gazze’yi tıbbi açısından desteklemek için kardeş hastane projeleri hayata geçirilirse büyük faydası olacaktır.” teklifinde de bulundu.