Eker, ''Son günlerde artan terör olayları'' ile ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, terör örgütü PKK'nın, Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerden daha fazla faydalanmasını istemediğini, yapılan saldırıların da buna ait adımları olabildiğince sabote etmeye dönük olduğunu söyledi.

PKK'nın ölümden, gözyaşından beslendiğini ifade eden Eker, ''Yaklaşımı nekrofil bir yaklaşımdır, ölü sevici bir yaklaşımdır, zihniyeti itibarıyla öyle. Başından itibaren bu örgütün, daha PKK adını almadan 'Apocular' diye tarif edildiği dönemlerden bu yana yönteminde hiçbir değişiklik olmadı. Bu da hem hizmet ettiği çevreler hem sahip olduğu karanlık zihniyet itibarıyla maalesef Türkiye'deki vatandaşlarımıza birçok acı yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor'' diye konuştu.

Eker, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Kürt meselesini sorun olarak tanımlamış, bunu demokratikleşme ve sivilleşme yoluyla barış içinde çözmeye çalışan bir iktidar olarak birtakım projeleri hayata geçirmelerinin, PKK'da ''istismar alanlarının daralacağı duygusunu'' uyandırdığını vurguladı.

PKK'nın buna şiddet ve saldırıyla cevap verdiğini dile getiren Eker, ''İşin özü bu. Amaçları şu, ihtilafı derinleştirmek, daha çok ocak sönerse, daha çok gözyaşı olursa, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları arasında Kürt, Türk çok umrunda değil. Ölenlerin Kürt olması da umrunda değil, çünkü öldürdüğü bir sürü de Kürt var'' dedi.

Diyarbakır'da pazartesi günü, Bingöl'de PKK tarafından şehit edilen bir polisin cenaze törenine katıldığını anlatan Eker, şöyle devam etti:

''Liceli yoksul bir ailenin evladı. Şehmus Karakut, Kürt. Bugüne kadar onun gibi yüzlerce, binlerce Kürtün de canına kast etti, umrunda değil. O sadece daha çok kan, daha çok gözyaşı, terörle bazı vatandaşları sindirmek, korkutmak, o yolla üzerlerinde baskı oluşturmak, baskı yoluyla onlara istediğini yaptırmaya kalkışmak.

Bir yandan bunu yapıyor. Öte yandan da Türkiye'de yapılan bu menfur eylemlerle gerek güvenlik kuvvetlerinden gerek Türkiye'nin diğer bölgelerinden insanlar arasında acaba bir ihtilaf derinleşir mi? Acaba Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında duygusal bir kopuş yaşanır mı, buna dönük yani bütün amacı bu. Son zamanlardaki artışın da ardındaki temel sebep bu.''

-Terörle mücadele tek boyutlu bir mesele değil-

Terörle mücadelenin tek boyutlu bir mesele olmadığına işaret eden Eker, ''Birden fazla boyutu var. Biz bu boyutların tamamını dikkate almak zorundayız. Sosyolojik arka planı, tarihsel şartları, siyasi, ekonomik, bir sürü anlamda bunun karşılıkları var'' diye konuştu.

Türkiye'deki terör meselesini, İspanya, Kuzey İrlanda ve başka yerlerle mukayese edenlerin olduğunu belirten Eker, şunları kaydetti:

''Ben ona katılmıyorum. Belki mukayese edilebilecek çok küçük detaylar vardır, mutlaka benzeşen yönler olur ama mahiyeti, özü itibarıyla aynı değil. Tarihsel süreci farklı. Çünkü bu topraklarda yaşayan toplumun Müslüman olması hasebiyle farklılık arz ediyor. İslam dininin getirdiği birtakım özellikler, farklılıklar var. İki, iktisadi anlamda Marksist terminolojiyle söyleyeceksek, bir sınıf toplumu olmamış. O nedenle mahiyeti farklı. Kürt meselesinin şartları çok farklı. Bunları dikkate alan çözümlerle bu meseleye yaklaşılmalı. Bu imkanın var olduğuna inanıyorum.

Bugüne kadar ki bu manada siyasi çözüm arayışları içinde Hükümetimizin getirdiği yaklaşım, gerçekte meseleyi doğru bir şekilde ele alan ve aslında bugüne kadar ki hiçbir Hükümetin yapmadığını, yapamadığını bir manada hayata geçiren ve geniş kitleler üzerinde de kabul gören bir yaklaşım.''

Eker, Bingöl saldırısının olduğu gün Diyarbakır'ın bir köyünde olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:

''Oradaki insanların tepkilerini de bu meselerlere yaklaşımını da beklentilerini de çok rahat görme imkanı buluyorum. Diğer bölgelerimizde de aynı şeyi söyleyebilirim. Ama ortada bir terör örgütü var. Bu terör örgütü bazen uluslararası güçlere taşeronluk yapıyor. Bir de bu örgütü kuranların zihin gerisi karanlık, dolayısıyla onların kendi politik gelecekleri, kendi şahsi çıkarları söz konusu. Onun için mücadele ediyorlar, Kürtlerle ilgili değil. Burada bizim vatandaşı bu konuda bilgilendirmemiz ve olabildiğince vatandaşı en geniş manasıyla terör örgütünün etkisinden kurtarmamız gerekiyor. Doğruyu bir şekilde onlara anlatmamız lazım''