Ramazandan önce ki tükettiğiniz besin miktarının aynısını bile tüketiyor olsanız artık metabolizma nispeten yavaşladığı için aynı besinlerle alınan enerji vücuda fazla gelir ve ağırlık artışı olduğunu görürsünüz. Bu yüzden ramazan öncesi tükettiğimiz kalori miktarından daha az tüketerek bayrama başlamalıyız. Burada ilk hedef metabolizmayı yeniden düzenlemek veya en azından eski haline getirmektir.


Bayram Sabahı

İyi yapılmış bir kahvaltı kişiyi hem güne hazırlar hem de gün içinde ihtiyacı olacak enerjinin önemli bir kısmını sağlar. Bayram sabahı uzun açlık sonrası yapılacak ilk kahvaltının da büyük önemi vardır. Kalktığınızda aç karnına 1 bardak ılık limonlu su ve 3 kuru kayısı almanız ramazan sonrası yaşanan şişkinlik ve kabızlık şikayetlerinin azalmasına sebep olacaktır. 30 dk sonra mutlaka kahvaltı edilmelidir. Kahvaltıda börek, kızartma tarzı ağır ve yağlı gıdalar yerine peynir, zeytin, reçel/pekmez, domates-saltalık, haşlanmış yumurta, tam buğday ekmeği, bitki çayı şeklinde yapılmalıdır.


Ara Öğünlere Dikkat

Ramazan sonrasında mide problemlerine sebebiyet vermemek, metabolizma hızının arttırılması, öğünlerde fazla miktarda besin tüketiminin engellenmesi amacıyla az az sık sık besin tüketimine önem gösterilmelidir. 3-4 saatte bir tüketilecek ara öğünlerde meyve, ayran-simit, süt-grisini, tost, kepekli bisküvi, ceviz tarzında küçük miktarlarda besin tüketimine dikkat edilmelidir.. İyi yapılmış bir kahvaltı kişiyi hem güne hazırlar hem de gün içinde ihtiyacı olacak enerjinin önemli bir kısmını sağlar.


Ana Öğünler

Ramazan da akşam yemekleri yüksek kalorili ve çeşitli olmaktadır, metabolizma hızının artması ve düzenlenmesi için bayram süresince mümkün olduğu kadar öğle yemekleri kalori bakımından daha ağırlıklı olmalıdır ayrıca akşam yemekleri mümkün olduğu kadar hafif ve düşük kalorili olmalıdır. Öğle yemeğinde protein ağırlıklı, akşam ise sindirimi kolay, düşük kalorili sebze ağırlıklı bir mönü tercih edilmelidir.



Çikolata ve Tatlı İkramları

Tatlı ve çikolata içeriğinde doymuş yağ ve yüksek miktarda şeker içermelerinden dolayı kan şekerinizi hızla yükseltip, hızla düşürürler, bu durumda başta şeker hastalıkları olmak üzere, kalp-damar hastalıkları, obezite başta olmak üzere bir çok hastalık riskini arttırmaktadır. Ziyafetlerde çok fazla miktarda bu tür besinlerin tüketimi mide-barsak, tansiyon problemlerine sebep olacaktır. Ziyaretlerde ikram edilen tatlıları geri çeviremiyorsak bile sadece tadına bakıp bırakmalıyız, ayıp olur diye düşünerek bayramı hastanede geçirmek hiç kimse istemez. Ayrıca ağır, hamurlu tatlılar yerine sütlü veya meyveli tatlılar tercih edilmelidir.



Çay ve Kahve Tüketimine Dikkat

Ziyaretler esnasında çok fazla miktarda çay ve kahve ikramı olmaktadır. Bir gün içerisinde bu kadar yüksek miktarda kafein tüketmek uykusuzluk, çarpıntı, anksiyete tarzı bir çok sağlık problemine yol açabilmektedir. Ayrıca içerisine konulan şeker miktarının artması da sağlık açısından risk oluşturacaktır. Mümkünse çay açık ve şekersiz kahve ise kafeinsiz veya çok az kahve ile hazırlanmalıdır. Günde 2-3 çay bardağı çay, 1-2 kahve en fazla tüketilmeli ve çay/kahve yerine bitki çayları tercih edilmelidir.

Hazır meyve suları şeker içeriklerinden dolayı ve asitli içeceklerde hem şeker içerikleri hem de içersinde ki asit seviyesinin sindirim sistemi üzerine olumsuz etkilerinden dolayı tercih edilmemeli bu tür içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu, ayran, su, su, soda tarzı içecekler tercih edilmelidir.



Ya Dayanamazsak

Oldu ki geri asla çeviremediğimiz veya çok sevdiğimiz bir tatlı veya besini çok fazla miktarda yedik ve yüksek kalori tükettik, burada yapılabilecek, bir sonra ki öğünde 2-3 porsiyon meyveden oluşan bir meyve saltası yaparak alınan toplam kalori miktarını düşürmektir.



Bol Bol Hareket

Ramazan süresince yavaşlayan metabolizma hızının artması ve alınan fazla kiloların verilmesi açısından mümkün olduğu kadar hareketi arttırmalı ve hafif yürüyüşler tercih edilmelidir.

Bayram süresince uygulanabilecek örnek beslenme programı;


Sabah :

1 dilim peynir

(07-08)  3-4 adet zeytin veya 2-3 adet ceviz

1 tatlı kaşığı pekmez veya bal

1-2 dilim tam buğday ekmeği

(engel olabilecek herhangi bir hastalık yoksa haftada en az 3 kez yumurta)

söğüş domates-salatalık



Ara:

1 porsiyon meyve

(10-10:30)



Öğle:

100 gr ızgara et/balık/tavuk

(12:30-13:00)  6-7 kaşık bulgur pilavı veya kepekli makarna

bol salata



Ara:

1 porsiyon meyve + 1 adet sütlü tatlı

(16-16:30)



Akşam:

1 tabak sebze yemeği

(19-20)  Salata

1 kase yağsız yoğurt

1 kase çorba

1-2 dilim tam buğday ekmeği



Ara:

1-2 porsiyon meyve





GÜNÜN HİKAYESİ

AZRAİLİN GÜZELLİĞİ

"Azrail (A.S)'in Güzelliği"

-Onk. Dr. Haluk Nurbaki'den gerçek bir hatıra...

Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.
Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:

-''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.'' ''Niçin?" diye sordum.

-"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"

Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak:
--"Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim. ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."

Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala:

-"Doktor bey,'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"

-"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter."

O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:

-"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. "Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.

İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.

Ertesi gün O'na:

-"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin

Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:

-"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"

-"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."

Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:

-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:

-Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:

-Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!..