Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde 'Akil İnsanlar' heyetine seslenen Başbakan Erdoğan, "Bu heyet birbirinden değerli arkadaşlarımızdan oluşuyor. Bazılarınızı gençliğimizden itibaren hayranlıkla takip ediyoruz. Bazılarınızı genç olmanıza rağmen büyük bir takdirle izliyoruz. Sizin kitaplarınızı, filmlerinizi, şiirlerinizi, eserlerinizi, etkinizi sizlerden çok daha fazla hissediyoruz çok daha fazla biliyoruz. Çünkü siz belki filmlerinizde belki bizi oynadınız, şarkılarınızda şiirlerinizde bizi anlattınız. Üstad Necip Fazıl, şairin şiir tarifini, arı ile bal arasındaki ilişkiye benzetiyor. 'Arı bal yapar, onu tarif edemez' diyor. Sendikalarımız, derneklerimiz, vakıflarımız, bizimle birlikte bizim haklarımızı savundu. Köşe yazarlarımız, yazarlarımız, bizi eleştirdikleri kadar bizlere ayna tuttular. İş adamları, kadınları bizim için üretti. Köşe yazarlarımız bizi eleştirdiği kadar bizi anlattı. Bugüne kadar Türkiye'yi anlattınız, Türkiye'nin sorunlarına dikkati çektiniz. Şimdi ise sizlerden filmini yaptığınız, şiirini yazdığınız, notalara döktüğünüz, sayfalara aktardığınız tüm o sorunların çözümü için destek bekliyor, katkı bekliyor, inisiyatif bekliyoruz" dedi.

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tüm annelerin melek olduğunu hepimize anlatan değerli sanatçımız Hülya Koçyiğit'ten, Anadolu'nun Trakya'nın melek misali annelerin gözyaşlarını dindirecek yeni bir rol bekliyoruz. O unutulmaz Tatar Ramazan rolünde 'Bir ekmeği bölüşerek yemektir hüner' diyen sevgili Kadir İnanır'dan bir sofraya oturup bir somunu palaşan 76 milyonun kardeşliğine yeniden vurgu istiyoruz. 'Dertler, benim, hasret benim, ömrüm senin olsun' diyen sevgili Orhan Gencebay'dan dertleri de hasreti de ortadan kaldıracak yeni bir duruş bekliyoruz.

Vizontele filminde 'Bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir' diyen Yılmaz Erdoğan'dan daha fazla seveceğimiz, daha fazla mutlu mesut olacağımız Türkiye'nin inşaasına katkılar bekliyoruz. Bir röportajında 'ortak vicdanı temsil etmesi gereken sanatçılar arasında bile barışa kuşku duyulması gereken bir şeymiş gibi bakanlar var' diyen Lale Mansur'dan barışın kaybedenlerinin olmayacağını daha fazla anlatmasını bekliyoruz. Meselenin sancısını yıllarca çekmiş kardeşimiz Yılmaz Ensaroğlu kardeşimizden, yıllarca hapis yatmış Oral Çalışlardan, Doğu Ergilden 'devletin değil insanın özne olabileceğini' savunan sayın Deniz Ülke Arıboğandan, Andıçlanan Ali Bayramoğlu'ndan, hukukun sesi Kezban Hatimi hanımdan milletin ve milliyetçiliğini derin analizlerin yapmış Erol Göka'dan buradaki tüm dotlarımızdan artık eserleri kadar sürece yüreklerini de koymamazı istiyoruz".

Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: "Heyetin her rengiyle, her sesiyle ve her nefesiyle bir Türkiye yansıması olduğuna inaniyorum. Bugün burada oluşan tablonun Türkiye'nin milyonlarca çiçeğinden derlenmiş buram buram Türkiye kokan bir bahçe olduğuna inanıyorum. Siz, sahaya dağıldığınızda, siz konuştuğunuzda, milletimizle irtibatınızı barış için, huzur için, kardeşlik için harekete geçirdiğinizde inanıyorum ki Türkiye hiç bitmeyen bir bahara da kavuşmuş olacaktır. Aziz milletimizin huzurunda bir kez daha sizlere teşekkür ediyorum. Bugüne kadar yaptıklarınız ve bundan sonra yapacaklarınız noktasında inanıyorum ki tarihi bir sürecin başlayacağını, bunun bir milat olduğunu hep birlikte yaşayacağız ve huzur dolu bir Türkiye'de inanın çok farklı bir geleceğin inşasını sağlayacağız. Ve tabi bu hepimize ayrı bir gurur, ayrı bir zevk verecektir. İyi niyetle, güzel bir niyetle çıktığımız yolumuz açık olsun, kardeşliğimiz daim olsun. Türkiye'nin iklimi inşallah her daim bahar olsun".