Komisyonda geçen hafta kabul edilen Gıda, Tarım ve Orman Alanında Düzenlemeler teklifi TBMM Genel Kurulu’nun gündeminde. Teklifin komisyondan geçen haline göre, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası’na yanıltıcı yayın tanımı ekleniyor. Yeni düzenlemeyle, ‘her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlar’ yanıltıcı yayın kabul edilecek. Yanıltıcı yayın yapan kişilere, 20 bin liradan 50 bin liraya kadar idari para cezası verilecek.

Bilgi kirliliğinin önüne geçilecek

RTÜK Yasası’nın yayın hizmetleri ilkeleri maddesine de ekleme yapılıyor. Buna göre, yayın hizmetleri; ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği konusunda “tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen, gerçeğe aykırı nitelikte” olamayacak. Bu ilkeye aykırı yayınları tespit eden RTÜK, TV ve radyo kanallarının brüt reklam gelirinin yüzde 2’sinden 5’ine kadar para cezası uygulayacak. Yeni maddelerin gerekçesinde, bilimsel dayanağı ve kanıtı olmayan, yanlı, yanlış yönlendirici, art niyetli ve kulaktan dolma bilgilerle oluşan gıdada bilgi kirliliğinin önüne geçileceği vurgulandı.

Prof. Karatay ile çeşitli gıda sektörü temsilcileri arasındaki çatışmalara gönderme yapan yeni ilkeler Meclis’te teklifin en çok tartışılan bölümü oldu. Muhalefet partileri, “Yanıltıcı yayın kavramının altında olağanüstü bir düşünce ve ifade özgürlüğü engeli var. Yanıltıcı yayının kriteri nedir? Bu sansüre dönüşür” dedi. AK Partili Komisyon Başkanı Yunus Kılıç ise yanıltıcı yayının çerçevesini Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun belirleyeceğini söyledi. Kılıç, “Toplumun takdirini de kazanmış olan Sağlık Bilim Kurulu var. Biz istiyoruz ki onların dediklerine göre hareket edelim. Bunun yanıltıcı yayın olup olmadığına, toplumu ne derece etkilediğine uzmanlardan, dünya çapında otör (tıp dilinde uzman), kendi yayınları olan, kanaatine ve şahsiyetine toplumun güvendiği insanlardan oluşacak bir kurul karar verecek” dedi.

Güncel tartışmalara da değinen Kılıç, şunları söyledi:

Bu, bir sansüre dönüşmemeli, insanların ifade özgürlüğüne zarar vermemeli. Ama istiyoruz ki ziraat mühendisi çıksın konuşsun, veteriner hekim çıksın konuşsun, gıda mühendisi, su ürünleri mühendisleri çıksın konuşsun. Biz istiyoruz ki her alanda bilen adam çıksın konuşsun. Diyor ki ‘Tavuk eti, kanser yapar.’ Onlarla televizyonlara çıkmıyorum. Nereden biliyorsun, var mı bir delilin? Televizyoncu da sormuyor. Çünkü televizyonlara da şovmen lazım, medya maymunu lazım, rating lazım. Adam diyor ki ‘Çünkü geçen gün bir tavuk aldık, yedik, kemiği çok kolay kırıldı. Ee, demek ki bu kanser yapar.’ Bilimde böyle bir ahlak olabilir mi? Bunun cezası olmayacak mı? Ondan sonra sen sallana sallana evine gidiyorsun, bu ülkede 5 milyar dolar değer yaratan kanatlı sektörü senin vermiş olduğun zarardan dolayı yüzde 20-30 azalma oluyor. Çalışanı var, üreteni var, taşıyanı var, garibanı var, yoksulu var, işçisi var. Bunların haklarını kim soracak, kim koruyacak?

Canan Karataygeçtiğimiz yıl yaptığı bir açıklamada “Başından beri tavuk dönere karşıyım. Tavuk dönerolan büfelerin önünden geçerken bile midem bulanıyor” dedi. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) üyeleri bu açıklamasının ardından Karatay hakkında suç duyurusunda bulundu. TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl, “Canan Karatay’ın açıklamasından sonra tavuk döner sektörü yüzde 30 düşüş yaşadı. Ürünlerde bir sorun varsa, devlet kurumları ve STK’lar zaten gerekeni yapıyor. Denetim sürdürülüyor. Canan hanıma mı kaldı bu iş? Devlet ne iş yapıyor? O zaman işletmeleri kapatalım, Canan hanımı dinlesin herkes. Bunun bir vebali olmalı” diye açıklama yaptı. 

Bülent Sarıoğlu- Hürriyet