395-453 yılları arasında yaşadı.

Babası, Muncuk Han'dır.

Babası ölünce, tek başına kaldı.

Uçsuz bucaksız bozkırlarda yaşam mücadelesi verdi.

***

Gel zaman git zaman derken, amcası Rua tarafından bulundu ve koruma altına alındı.

Usta savaşçılardan kılıç kullanma ve ok atma eğitimleri aldı.

Hiç durmadan çalışıyor ve iyi bir savaşçı olma yolunda adım adım ilerliyordu.

***

Yetişkinliğe eriştiğinde kardeşi Bleda ile birlikte Hun imparatorluğunu yönetiyordu.

Kardeşi ölünce, imparatorluğu tek başına yönetmeye başladı.

Cesareti ve savaş stratejilerinde zekâsı en büyük özelliklerindendi.

***

Hal böyle olunca insan gözünde iri kıyım, uzun boylu ve geniş omuzlu birini canlandırıyor.

Ama hiçte öyle değildi.

Kısa boylu, küçük gözlü ve basık burunlu birisiydi.

***

Sinirlendiğinde etrafında kimseyi istemezdi.

Öyle ki öfkelendiğinde gözleri kan çanağına dönerdi.

***

Halkına karşı cömert ve şefkatliydi.

Çünkü onu bir lider olarak ölümsüz kılacak ve nesilden nesile aktaracak yine kendi halkıydı.

***

Nibelungen destanında adı Etzel olarak geçer.

Hun-Germen savaşlarını anlatan bu destanda, otoriter yapısı ve sadece asilere karşı kılıç kuşanması anlatılır.

***

Tarihler M.S 451’i gösterdiğinde, Fransa’nın kuzeydoğusunda, günümüzde Chalons sur Marne adıyla bilinen Catalaunum bölgesinde, dönemin en kanlı savaşlarından biri yaşanmıştır.

Katalon Savaşı…

Bir tarafta Hunlar ve Ostrogotlar, diğer tarafta da ise, Romalılar ve Vizigotlar…

Romalılar’ın başında Romalı Kumandan Flavius Aetius vardı.

Bu ismin en trajik yönü ise, Hun imparatorunun çocukluk arkadaşı olmasıdır.

Hun’lar, Romalılar’ın çok fazla kayıp yaşamasına rağmen geri çekildi ancak 1 yıl sonra tekrar bir harekât başlatıldı.

Bu kez İtalya Yarımadası tamamen kuşatıldı.

Romalı Kumandan Flavius Aetius, Hun’ların karşısına ordu çıkarmayı göze alamaz ve Papa I. Leo’dan arabuluculuk yapmasını ister.

Papa I. Leo, Hun imparatorunun elini öper ve ayaklarına kapanarak, geri çekilmesi ister.

Hun imparatoru Romayı vergiye bağlayıp, İtalya Yarımadasını terk eder.

***

İşte Papa I. Leo’nun ayaklarına kapandığı o isim ve dolayısıyla bu yazımın kahramanı, Türk ve Dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan, Avrupa Hun imparatoru Attila’dır.

Hristiyan aleminin ona taktığı lakap ile söyleyecek olursak, “Tanrı’nın kılıcı…”

***

Bugün geldiğimiz noktada, Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde, iki camiye saldırı düzenleyerek 49 Müslümanı şehit eden Hristiyan teröristin silahındaki tarihsel notlar, aslında bilinçaltında bir Attila korkusu barındırır.

Çünkü tarihte dedelerinin zulmüne seyirci kalmayan bir Türk vardı.

***

Ancak bu silahtaki 1683 tarihi bile bizim kafamıza dank etmiyorsa, Miloş Obiliç denen ziniyanın adını daha yeni öğrenmişsek, gidecek daha çok yolumuz var demektir.

***

Tarih yoksa takılırsın

Tarih yoksa yalpalarsın.

Tarih yoksa düşersin.

***

Unutma muhterem!

***

Tarihinden bihaber olanlar, tutukluk yapan bir silah yahut cephedeki boş kovanlardır.

Bende bir tarihçi değilim.

Lakin tarih okumak için, diploma sormuyorlar.