Adanalı medikal firma sahibi Neziha Kesmez, iki kez kanser olmasına, yetiştiği çevre tarafından hep itilip kakılmasına rağmen sektöründe başarılı bir iş kadını olarak zirveye tırmandı. Kesmez, yaşadığı ağır travmaları ve yaşama sarılışını anlattığı “Çadırdan Çırağan’a” adlı 325 sayfalık kitabının gelirini de çocukların eğitimi için çalışan bir vakfa bağışladı.

Adana’nın Kozan ilçesine bağlı Ergenuşağı Mahallesi’nde 7’si erkek 9 çocuklu bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Neziha Kesmez, okul yıllarını yoksulluk içinde yaşadı. Kesmez, çocukluk ve genç kızlık dönemlerinde ağır aile ve çevre baskılarına, dayağa ve tecavüze maruz kaldı. İntihara teşebbüs edip ölümün kıyısından dönen Kesmez’in yaşamı Çukurova Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nü bitirmesine rağmen ilaç sektörüne adım atmasıyla değişti. Kendi deyimiyle “deli gibi çalışması“ nedeniyle kısa zamanda yükselip 1995 yılında işe başladığı medikal şirketinin 1997 yılında sahibi oldu. Kesmez, ilerleyen süreçte Türkiye’nin önde gelen medikal firmalarından birisini kurdu. Bayilikler, temsilcilikler ve firma sahipliği nedeniyle hayal bile edemeyeceği paralar kazanan, çadırda başlayan yaşam yolculuğunda zaman zaman Çırağan Sarayı’ndaki lüks odalarda konaklayacak kadar ekonomik rahatlığa kavuşan, bu yüzden de romanına “Çadırdan Çırağan’a” adını veren Neziha Kesmez, kitabını geçmişiyle hesaplaşmak ve gençlere ibret alınası deneyimlerini aktarmak için yazdığını söyledi.

"Benim gibi karanlık geçmişe sahip gençlere ışık olsun"

Kitabının karanlık geçmişe sahip gençlere ışık olmasını istediğini söyleyen Kesmez, “Bizim çocukluğumuz ve genç kızlığımız cehaletin hüküm sürdüğü yıllardı. Çevre baskısı ve katı gelenekçi yaklaşımlar pembe hayallerimizi kararttı, hayatımızı söndürdü. Ancak umut ve inanç oldukça insan için her zaman şanslar çıkıyor. Yüce rabbimiz, düştüğümüz yerden kalkmamız için bize elini uzatıyor. Ben de hayatımda belki çoğu kişinin altından kalkamayacağı travmalar yaşadım. Bunlar arasında utanılacak şeyler de vardı. Fakat bu utanç içimizde saklı kalmamalı, gerçek sorumlularının yüzüne vurulmalıydı. İşte bu kitap belki bir çocuğun ruhuna çökmüş karanlığı dağıtmak için ya da birinin içinde yıllardır sönmüş bir şekilde duran o ateşi tekrar

alevlendirecek bir sözü, sadece o sözü okuması için yazıldı. Ama en önce toplumun en büyük yarası halini almış olan kadınların kurtuluşu için, benimle aynı karanlık geçmişe ve belki de daha kötüsüne şahit olmuş genç filizlerimize umut, ışık olması için yazıldı” dedi.

“Hayalim, bir insanlık okulu kurmak“

Kitabının gelirini çocukların eğitimi için çalışan Kuraldışı Vakfı’na bağışladığını kaydeden Neziha Kesmez, daha sonra şunları söyledi:

“En büyük hayalim kendine ve topluma faydalı, özsaygısı yüksek bireyler yetiştirmek önceliği olan bir insanlık okulu kurmak. Şu an akademik başarıları yüksek, bireysel gelişimleri düşük insanların yönettiği bir dünyada yaşıyoruz. Sonuç ortada daha mutsuz, sağlıksız, eğitimin ve hukukun çöktüğü bir düzende her şey arapsaçına döndü. İnsan olmanın temeli 0-6 yaş arasında atılıyor. Temeller zayıf olunca üzerine ne koyarsanız koyun bir süre sonra mutlaka yıkılıyor. Maalesef birçok insan gibi ben de çocuk gelişimi ve eğitiminden bihaber olan bir aile ortamında büyüdüm ve sonrasında yaşadığım sorunlarla baş edebilmeyi, bu travmaların üstesinden gelebilmeyi öğrenmekte çok zorlandım. Şimdiki tek arzum, çocuklarımızın fabrika ayarlarını bozmadan düşüncelerinin, duygularının, davranışlarının, seçimlerinin ve sağlığının yani kısaca yaşamının tüm alanlarının sorumluluğunu almalarına katalizör olmak. Ancak değişim ve dönüşüm ile kanatlarını güçlendiren çocuklar hayatımızı cennete dönüştüren o özgürlük güneşine uçabilir ve böylece hep birlikte dünyamızı cennete çevirebiliriz.”