Geçtiğimiz hafta Trabzonsporlular için çok hareketli geçti. Pazar günü yapılan ve benim de kongre üyesi olmam hasebiyle bireysel aday olarak katıldığım, Hayri Gür Spor Salonu'nda gerçekleşen kongrede başkanlık yarışı kıran kırana geçerken sandık sayımı sonunda Muharrem Usta 3062 oyla başkan olurken Celil Hekimoğlu 3049 oyla ikinci İbrahim Hacıosmanoğlu'da 1040 oyla üçüncü oldu.

Trabzonspor'da İbrahim Hacıosmanoğlu dönemi şimdilik kapandı. Katılımın bu denli çok olması Genel Kurul'dan çok İbrahim Hacıosmanoğlu'nun bordo-mavili camiadan silinip, silinmemesi kongresine dönmüş durumdaydı.

Bordo - mavililer kongreye 3 başkan adayıyla gitti. Başkanlık için Muharrem Usta,Celil Hekimoğlu ve İbrahim Hacıosmanoğlu yarıştı. Yoğun katılımın gerçekleştiği 70. Olağan Kongre'de Muharrem Usta son sandıklardan gelen oylarla başkan seçildi.

Trabzonspor kulübünde yapılan olağan genel kurulda, eski başkan İbrahim Hacıosmanoğlu'nun başkanlık koltuğunda oturduğu dönemi idari ve mali yönden ibra edildi.

Kaldı ki; İbrahim Hacıosmanoğlu dönemi ibra edilmeseydi, İbra edilmeyenler aleyhine şirket tarafından dava açılma imkanı doğardı. Yani Hacıosmanoğlu döneminin ibra edilmesi durumunda da alacaklıların ve pay sahiplerinin uğradıkları zararlar için dava hakları doğar ve süreç uzayıp giderdi.

Ayrıca mali tabloda ki çöküntü, Denetleme Kurulu Başkanının tutumu ve camiada ki bir çok rahatsızlıktan ötürü Mali kongre de İbra edilmeme endişesi taşıyan İbrahim Hacıosmanoğlu ve yönetimi yeniden seçilemeyeceklerini bildiklerinden olsa gerek, yapılan son seçim de kazanmak için eskiden olduğu gibi gayretli ve hırslı olmadığı görüldü.

Bana göre İbrahim Hacıosmanoğlu'un esas amacı genel kurul'da seçilmek değil, mali tabloyu ibra ettirmekti. Onu da başardığına göre koltuğuna yaslanarak "ohh" demiştir diye düşünüyorum.

İbrahim Hacıosmanoğlu’nun genel kurul öncesi seçime dönük bir çalışma yapmaması, hatta tek bir afiş dahi bastırmayan, delege bazında bire bir markaj uygulamayan sadece  "dostlar alışverişte görsün" misali kahve toplantısı yapması bunun en somut örneklerinden biridir.

Diğer başkan adayları delegeyi etkilemek ve oyunu alabilmek için her türlü yolu denediler. Keza Trabzonspor başkanlık yarışına katılan Muharrem Usta ve Celil Hekimoğlu ise görünüm olarak gayretli, istek ve arzu, görsel çalışmalar, delegelere kendilerini tanıtabilmek için büyük  illerde lüks otellerde yemekli toplantı düzenleyerek kendilerini tanıtarak projelerini anlattılar. Büyük şehirlerdeki delegelerin seçime katılmalarını sağlamak için  uçak biletlerini dahi karşıladıkları biliniyor.

Bunun yanında kongrenin gerçekleştiği Hayri Gür Kapalı Spor salonunun önünde stantlar kurduruldu, afişler asıldı, broşürler dağıtıldı hatta aperatif yemek ve içecek dağıtıldı. Yani anlayacağınız profesyonelliğin gereği olan her türlü seçim kazanma hazırlıkları yapıldı.

Ve 3 adayın yarıştığı seçimde Muharrem Usta ve Celil Hekimoğlu başa baş mücadele ettiler ve sonuçta çok yakın oldu 13 oyla tabir yerindeyse Muharrem Usta burun farkıyla kazandı.

İbrahim Hacıosmanoğlu için seçime katılmasaydı diyenler olmuştu ama bu sefer de kulübü borç batağına soktu ve kaçtı denilebilirdi. Bu olası nedenlerden olsa gerek; Hacıosmanoğlu'da camia da böyle bir algı oluşmaması için başkanlık yarışına katıldı ama kazanmak için pek mücadele etmek istemedi sanırım. Ayrıca Gaziantepspor maçı sonrası yaşanan olaylar nedeniyle Trabzonspor yöneticilerine toplam 9 yıl hak mahrumiyeti ve 2 milyon TL para cezası verilmesi de çabası olmuştu. Zira başkanlığı kazansa dahi hak mahrumiyeti olduğu için kulübe bir faydası olmayacaktı.

TRABZONSPOR YÖNETİCİSİ MÜTEVAZI OLMALI HAVAYA GİRMEMELİ!..

Geçen dönem İbrahim Hacıosmanoğlu'un ekibinde yer alarak; hasbelkader kader Trabzonspor başkan yardımcılığına gelenler daha mütevazı olmalıydı ve ne oldum delisi gibi havaya girmemeliydi.

Keza sahip olduğu para, mal, mülk, mevki, nüfuza rağmen görgüsüz, eğitimsiz, kültürsüz, sonradan görmeler Trabzonspor'un tepe yönetiminde olmamalıydı. Özelliklede çok deneyimsiz ve başkan yardımcılığı gibi vizyon ve deneyim gerektirecek görevi kaldıramayan o makamı dolduramayan boyu uzun olsa da  ay gibi sıcak görünümlü olmayan adamlardan hiç olmamalıydı.

Çünkü Trabzonspor yöneticisi olmak ancak, görevini layıkıyla yapabilecek, havalı olmayan, içi dışı berrak asil insanlarla anlam kazanabilir. Aynen  "Asıl azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, onunda aslı ayrandır" atasözünde olduğu gibi..