Ne yalan söyleyeyim, hiç bu kadar çok konuşulmadılar.

Hatta, zikredilen rakamlarla isimleri bugüne kadar yan yana hiç gelmedi.

Kimlerden mi bahsediyoruz?

9 Milyon emekliden…

5.5 Milyon asgari ücretli çalışandan…

***

Her yıl aldıkları ortalama yüzde 4’lük maaş zamları yüzünden bankalarda kredi kuyruklarında emekleyen ve hayatta kalma mücadelesi veren emekliler bu günlerde bir garip heyecan içerisindeler.

Neden olmasınlar ki?

Yaklaşan genel seçim öncesinde miting alanları en çok onlar için sıralanan vaatlerle yankılanıyor.

Siyasi liderler verdikçe veriyor.

Zamlar, ikramiyeler, günün şartlarını hiçe sayan uçuk-kaçık rakamlar havada uçuşuyor.

Hedefteki emekli seçmen, bu atmosferde bir sağa bir sola dönüp duruyor.

Hem onlar hem de kafası iyice karışan diğer seçmen, artık sıralanan vaatlerin en gerçeğini değil, en popülistini aranıyor.

Hatta, o siyasilerin düzenledikleri mitingleri talk Show izler gibi izliyor.

 ***

Gelelim asgari ücretle çalıştığı için asgari nefes almak zorunda kalan diğer emekçilerimize.

Onlar da en çok bu dönemlerde hatırlanıyor.

Öyle çay-simit hesabı falanda yok ortada artık.

 Maaşları 1000 TL’ den başlayıp 5000 TL’ ye kadar tırmanıyor.

Valla ben demiyorum!

Onlar, yani bol keseden atan emek avcıları diyor.

949,07 TL maaşa talim edenler duydukları bu rakamlarla adeta mest oluyor, kendilerinden geçiyor.

Abartmıyorum.

Durumları o kadar vahim ve bir o kadar da çaresiz.

 “5000 TL’yi geçtik, yarısı da olsa yeter”  diyorlar.

Ama nerde?

Umut hiç yok.

Çünkü umut için geçmişten kalan bir sermaye yok.

Ha, geçmiş demişken!

Unutanlar için hatırlatmakta fayda var.

Evvel zaman içinde çok daha çılgın vaatler sıralandı o süslü kürsülerden.

Mesela;

Süleyman Demirel: Kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim, ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkaracağım.” Demişti.

Bülent Ecevit: “köyler kent olacak.” Demişti.

Tansu Çiller: “Herkese 2 Anahtar. Herkesi konut ve otomobil sahibi yapacağız.”Demişti.

Mesut Yılmaz: “Susurluk'u çözeceğiz.” Demişti.

Devlet Bahçeli: Apo'yu idam edeceğiz.” Demişti.

Deniz Baykal: “1 milyon işsize iş vereceğiz.” Demişti.

Kemal Kılıçdaroğlu: “Her dar gelirliye 600 TL maaş vereceğiz.” Demişti.

Cem Uzan: “Mazot 1 YTL olacak, üniversite sınavı kalkacak.” Demişti.

Haydar Baş: “Doğuran kadına 15 bin, her ev kadınına 500 TL maaş vereceğim.” Demişti.

Besim Tibuk: “Ofsaytı kaldıracağım, kale direkleri arasındaki mesafe attıracağım.” Demişti.

Nurettin Sözen: “Her mahalleye bir çamaşırhane yaptıracağım.” Demişti.

***

Demişti de, demişti(ler)…

***

Her neyse.

Eğlenmek isteyen seçmenin,  geçmişi kurcalaması kafi.

Biz,  gerçeklerden konuşalım.

Türkiye’de açlık sınırı bin 334 TL, yoksulluk sınırı ise 4 bin 343 TL.

İşte size hesap, kitap.

Hal bu iken memleketin emeklisi de, asgari ücretlisi de perişan.

Ve benim güzel ülkemin güzel insanları artık ne çılgın vaat, ne de onun karşılığında “kaynak nerede?” sorusunu duymak istiyor.

Sözüm emeklinin ve asgari ücretlinin içler acısı hali ile alay eden popülist siyasilere.

Biraz gerçekçi olun.

Bu emekçileri yüzde 3’lük ve yüzde 4’lük maaş zamlarından kurtarın yeter.

Şimdi iyi seçimler.