Oyyy Trabzon oyyy…
Ahhh Trabzon ahhh…

Vahh Trabzon vahh…

Bir yüzün gülmedi gittti.
Koca Türkiye’ye yettin de bir kendine yetemedin. 


Aslan gibi bakanların, sıra sıra vekillerin, en değerli başkanların oldu.


Ülkenin en önemli kademelerinde en güçlü bürokratlara sahip oldun.


Hepsine hakettiği değerin binlerce katını verdin, çünkü bu senin en önemli özelliğin. 


Adın öyle büyük ki dokunduğunu göklere çıkarıyor. 

Ama bir kendine yetemedin be Trabzon…

Şampiyonluklarını elinden aldılar. Yalnız kaldın.


Şaha kalktın yine “şampiyon olacağım” dedin yine kirli oyunlar…

Yine yalnız Trabzonspor. 


Şöyle bir kenetlenip kükreyemedin ya. 


“Yeter artık yeter” diyemedin be Trabzonum.


Herkes heybesini doldurdu, senin içini boşaltarak yine de sustun! Asaletinden sustun. 


Tombaladan meclislere gidenler kıymetli oldu da sen olamadın be Trabzon. 


Çok mu şey istedik bilemiyorum. 


Tek istediğimiz adaletti.

Bunu da alamadık ya. 


Yazıklar olsun bize.

Adımız hariç hiç bir şeyde marka olamadık ya. 
Ona yanıyorum. 


Türkiye’nin değil dünyanın en güzel doğası sende, en güzel coğrafyası sende. 
Lafa gelince Türkiye’nin T’si olursun ama icraata gelince…

Yoksun, unutulansın. 


İki okul iki asfalt iki hastane…


Dev yatırımlar diye kandırdık kendimizi. 


Güya marka şehir olacağız. 


Güya bölgenin abisiyiz.

Güya Türkiye’nin çimentosuyuz.  


Bir Ayasofya’ya sahip çıkamadık, bir Sümela’yı bitiremedik, bir yaylalarımızı koruyamadık, derelerimizi ranta kurban verdik. 


Sustukça mahvolduk, konuşmayalım dedikçe piranalar gibi saldırıp hep bir şeylerimizi kopardılar canımızı yaka yaka. 


Kan revan içinde kaldık yine sustuk. 
“Milletimiz sağolsun devletimiz var olsun” dedik. 


Bir biz var olamadık be Trabzonum. 
Çok mu şey istedik. 


Yıllardır bağırıyoruz Allah aşkına diyoruz “şu demir rayları döşeyin şu şehrin makus talihini değiştirin” diyoruz. 


Bakan veriyoruz, Genel müdür veriyoruz. Meclis Başkanı veriyoruz. Olmuyor olmuyor. 


Kim gelse bir mazeret, seçimden seçime ağzımıza çalınan bir kaşık bal ve afişler üzerinde iki tren fotoğrafı. 
Sonrası ‘Fizıbıl değil’.

Susun oturun aşağı. 


Vaat ederken ne Fizıbıl oluyor anlamıyorum. 


Yahu bırakın şehirleri, millet köylerine teleferik yaptırırken biz bu şehre bir teleferik yaptıramadık. 


Yuh olsun bize, yazıklar olsun bize.


Utanmadan sıkılmadan denizi yarıp geçecek yolu planlayanların ‘Artık yol geçmeyecek müjde’ demelerine güldük geçtik.


Çok mu şey istedik, insansız şehirlere binlerce kilometre yolları sererken ‘Bir güney çevre yolu’ hevesimizini kursağımızda bıraktınız.

Söylemeye çekinir olduk.

Gülmeyen Cemalle avutulur olduk.


Yıl olmuş 2020 biz hala asbest borulardan su içiyoruz. 


Bize reva görülen bu mu Allah aşkına. 

Hala külüstür tabutluklarda seyahat ediyoruz…


70 model otobüslerle cenazelere adam taşıyoruz. 


Şehrin merkezinde patates tarlası yollarda yürüyoruz bata çıka. 


Sürekli bir plansızlık sürekli bir şantiye sürekli bir inşaat.

Ortalık toz duman.
Her gelen, heybesine bir kepçe koyup  gidiyor, bize perişan bir tencere dibi kalıyor, yanık ve lezzetsiz. 
Her şeyin en güzeli bizdeyken biz kısır çekişmelerle birbirimizi nasıl yiyip bitiririzin mücadelesini veriyoruz.
Yapanı yapıları aşağılıyoruz görmüyoruz dibe çekiyoruz. 

Kirli oyunların peşine takılıp kalıyoruz. 


Kim ne demiş, ne yapmış, niye gelmiş, kimi getirmiş, kimin yerine kim gelecek imiş, o bana ne demiş, ben ona ne demişim, vekil öyle dedi, bakan böyle dedi, o bunu yedi ben onu yiyemedim, birbirini kötülemeler, karalamalar çamur atmalar.


Bütün enerjisini kendi değerlerini yiyip bitirmeye, harcayan bir şehir olmuşuz.


Geleni küstürmüşüz gidene sövmüşüz, getirdiğimize dümdüz gitmişiz,  sonra niye gelmiyor diye samimiyetsizce içerlenip yaranmaya çalışmışız. 

Trabzon’un en büyük eksiği işte bu. 


Samimiyetsiz birbirinin yüzüne bakıp gülücükler saçan ama arkasına hançer saklayanlar yüzünden bu hale gelmişiz. 


Hatayı kendimizde aramak yerine hep başkalarına çamur atmışız kirli ellerimizle. 


Yazık oluyor bize, yazık oluyor bu şehre.

Yazık. 
Kazık gibi giriyor bize seneler, kazık gibi giriyor şehrimize, ama birileri hala şahsi menfaatlerimiz peşine harcıyor bu şehri. 


Şimdi bu kadar yazıyı okuyup oh ne güzel yazdın diyeceksiniz ama ben inanın öylesine huzursuz ve mutsuz oluyorum ki yazarken. 


Tam 20 senedir raylı sistemi teleferiği, güney çevre yolunu, trafiği içme suyunu yazıyorum. 


Sadece ben mi bütün meslektaşlarım yazıyor. 


Üstadlar Ali Savaş yazıyor, Yusuf Turgut Yazıyor, Aydın Akdeniz Yazıyor, Murat Taşkın yazıyor, Erol Üzen yazıyor, Asım Kemal Güner yazıyor, Zeki Sancak yazıyor, Hasan Kurt yazıyor, Zihni Ağırman yazıyor daha ismini sayamadığım niceleri ile şimdi de umut dolu genç kalemler…   


Rahmetleri bol olsun çalıştığım abilerimin ömürleri yetmedi ama usanmadılar yazmaktan.
 Salih Çamoğlu, Turgut Özdemir, Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu, Harun Yavruoğlu.. Ey gidi Kral, ey gidi Ali Zengin. Sizleri anmamak olur mu?

Sizde az mücadele vermediniz bu şehir için.


Kişiler değişiyor, yıllar geçiyor, partiler değişiyor ama bu şehrin makus talihi yine değişmiyor. 


İnşallah torunlarımız şöyle hızlı trenli, modern teleferikli, modern cadde ve sokakları olan trafik sorunu çözülmüş, kaldırımıyla, içme suyuyla, binalarıyla, dinlence alanlarıyla, modern toplu taşımasıyla, güney çevre yoluyla en önemlisi samimi insanlarla gerçekten bu şehir için mücadele eden, kazanmak için değil mutlu olmak mutlu etmek güzeli yapmak için  yaşayan insanlarla dolu bir geleceğe kavuşur. 


TEBRİK VE TEŞEKKÜR 

TRABZON EMNİYET MÜDÜRÜ METİN ALPER:
Bir sosyal medya platformunda Türkiye’nin en çok sevilen Emniyet Müdürü seçildi. 
Bizim de en çok sevdiğimiz bürokratlar arasında yer alan, yüzü güleç gönlü zengin ama derler ya dosta güven düşmana korku salan, giden müdürümüzün bize bıraktığı güzel bir emanet olan koca yürekli Metin Alper’i bende bir kez daha tebrik ediyorum. 


Allah yolunu açık etsin ama dikkat! Nazar değmesin. 
Kendisinden iki konu hakkında özel talebim olacak. 
Bir mahalle aralarında uyuşturucu meselesi. 
İkincisi gizli tefecilik. 
Bu konulara biraz daha yüklenin. 
Geleceğimiz gençlerimiz yavrularımız elimizden kayıp gitmesin borcu harcı olan vatandaşımız tefecilerin elinde yitmesin. 

TRABZON ORTAHİSAR PLATFORMU BAŞKANI MURAT ZEKİ SOLAK 

Trabzon Ortahisar Platformu Başkanı Murat Zeki Solak, platformun ilk etkinlik hakkını sanattan yana kullandı. Trabzon’da gün batımı fotoğraf yarışması geniş katılım ile gerçekleşti.
Katılım gösteren herkese ve özellikle de Trabzon Sanat evi ile fotoğraf sanatçılarımıza teşekkür ederim. 


Siyasetten uzak bir platform ve her siyasi partiye kapısı açık bir platform. Dilerim böyle devam eder. Tavsiyem eğitim ve kültür sanata ağırlık verilmesi siyasetten uzak durulması. Trabzon’un böyle güçlü STK’lara ihtiyacı var. 

İLGİNÇ DEĞİL Mİ?
Siz hiç terzilerden oluşan bir kasaplar odası, balıkçılardan oluşan bir tabip odası, hizmetlilerden oluşan bir doktorlar odası veya derneği gördünüz mü? Bende görmedim ama olabilir miş. Trabzon Dernekler İl Müdürlüğü’ne göre 10 ayakkabıcı toplanıp saatçiler odası kurabilirmiş. 
İlginç değil mi?

KRAL YER AÇTI?
Trabzonspor Yöneticisi Lokman Sadıklar kral bir yer açmış. Şehrin göbeğinde Trabzon Lara sinemasının hemen karşısında dışardan bir bina içine girince teraslı bahçeli bir mekan Kings Garden Cafe. 


Master Chef Murat Tokmak’a da mutfağı teslim ettiş. Güzel bir iş çıkarmış, sektör değişmiş ama kendine yakışan bir mekan ortaya çıkarmış. O binanı eski halini bilen mutlaka içine girince şok olacaktır. Hayırlı olsun.