Ülkemiz son birkaç haftadır tarifsiz acılar yaşamaktadır. Satılmış hainlerin ilk olarak İstanbul Beşiktaş’ta sonrasında da Kayseri’de gerçekleştirdikleri bombalı saldırıların şokunu ülke olarak atlatamadan dün Rusya Büyükelçisine yapılan suikast ülkemizin içinde bulunduğu durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koymaktadır. Ülkemize doğrudan savaş açamayan ülkeler ellerindeki taşeron örgütleri kullanarak bizlere karşı had bildirme ve yıldırma çabasındadırlar.

Bakıyorsunuz örgütlerin isimleri farklı, tarzları hatta inançları da farklı. Ama hedefleri aynı. Hedef içinde huzur olmayan, dışarıda söz sahibi olmayan, küresel güçlerin güdümünde hareket eden, kendi iç sorunlarıyla boğuşan bir Türkiye yaratmak. Bu defalarca farklı senaryolarla denendi. Halkımızın iradesine sahip oluşu, hükümetimizin ve zor zamanlarda MHP’nin kararlı ve dik duruşu sayesinde birçok badire atlatıldı. Ama Rus büyükelçisine düzenlenen bu kalleş suikast girişimi tehlikenin geçmediğini, hatta çok daha zor zamanlardan geçeceğimizi gösterir niteliktedir. Nerden baksanız bu olay tam anlamıyla bir hainlik, bir şerefsizlik, bir gaddarlıktır.

Neymiş Suriye’deki yaşananlara karşı yapılan bir eylemmiş! Utanmadan, arlanmadan yaptığınız bu hainliğe masunları kullanarak sebep gösteriyorsunuz. İslami sloganlar atarak dinimizin haram kıldığı silahsız bir insanı “sırtından vurarak” öldürüyorsunuz. Ki öldürdüğünüz kişi de ülkenizde misafir olup, sizi güvenerek koruma bile bulundurmayan bir ülkenin büyükelçisi. Bu ne bizim dinimizde vardır ne de kadim geçmişimizde. En kötüsü de ne biliyor musunuz? Size devlet tarafından verilen silahla siz adeta devletinizin ayağına sıkıyorsunuz ve binlerce dürüst, ahlaklı ve vatanına bağlı meslektaşınızı toplum nezdinden zan altında bırakıyorsunuz.

Oysa daha birkaç gün önce onlarca polisimiz bu vatan için şehit olmuştu. Ben bunu kimin yaptığına bakmam, niye yaptığı zaten ortada kalan tek şey bundan sonra ne yapılacak? Demek ki hala ayıklanması gereken, gözden kaçan ya da kaçırılan hainler mevcut. O zaman bir yerde bir hata var. Hala durumun ciddiyetinin farkına varmayanlar ya da işin döneceğini düşünenler var. Ben bunun 15 Temmuz işgal girişiminde milletimizle birlikte kahramanca mücadele eden polisimize yapılmış en büyük ihanet olarak görüyorum. Ama biz bu haini bir polis olarak değil polis üniforması giymiş bir ajan bir hain olarak görüyoruz. Sonuç olarak dünyada ve bölgemizde teröristler ve terör örgütleri oluşturan devletler gün gelecek büyüttükleri teröristler tarafından cezalandırılacaktır. Unutmayalım ki kendi ülkesine ihanet eden bu satılmış alçak hainler gün gelir ipini tutanları da ısırır.