Öncelikle müzisyen AYKURU’nun müzik ve duygu kelimelerini birleştiren sözleriyle başlayalım “ Müzik evrendeki birbirinden anlamsız seslerin bir araya gelerek anlamlı sesler hatta anlamlı demek yeterli olmaz anlam ve düzen yüklediğimiz soyutluklardır. Bu anlam yüklediğimiz ses öbekleri nedeni nedir bilinmez bizlerin duygu dünyasında farklı farklı noktalara değinerek duygu değişimini tetikler. Klasik birkaç örnek verecek olursak dertli, kederli, canı sıkılmış insanların arabesk dinlediği, keyifli, cıvıl cıvıl insanların pop müzik dinlediği, çılgın, deli dolu insanların rap, hiphop, R&B gibi tarzları dinlediği, dinlenmek için ise Türk sanat müziği, Türk hafif müziği dinlendiği gerçeğini göz ardı edemeyiz. Tabi bu müzik türlerinin türevlerinden bahsetmiyorum. Bunlar genel müzik türlerine göre kategorize ettiğimiz duygulardı şimdi ise bambaşka bir psikolojik durumdan bahsedeceğim, “bizim şarkımız, onun şarkısı vs.” bu bilmiyorum yabancılarda var mı ama bizim toplumumuzda olmazsa olmaz bir durum. Sevgililer ilk aylarda kendilerine bir şarkı seçer ve o şarkı anlamsız bile olsa dev anlamlar yükler çiftler. Örnek verecek olursak “Patates Tarlasından Cipsim Var” isimli bir şarkı olsun insanoğlu bunu bile aşkla ilişkilendirecek kadar büyük kabiliyete sahiptir.”

Sadece insanlarda değil hayvanlar ve bitkilerde de müziğin ve sesin etkisi vardır. Çanakkale de büyüyen sanatçı Ahmet Yasin KURU” Son yıllarda işe yaradığı söylenen bir metod var ki bu durum müzik dünyası ile yakından alakalı bir durum ineklere süt verimi için, tavuklara yumurta verimi için klasik müzik dinletiliyormuş, bunu sıradan bir insan ilk duyduğunda vay be diyebilir fakat bizim gibi lise yıllarında biriktirdiği harçlıklarla gitar alan o kadar imkansızlık arasında grup kuran müziğe aşık insanlar için şaşırması güç bir durum. Bizler müziğin gücüne inanıyoruz, müzik herşeyi iyileştirebilir, elbette kötüleştirebilir de. Bitkiler üzerinde ise yapılan analizlerde ise kötü söz söylenen bitkinin, hergün iyi sözler söylenen bitkiye göre daha az büyüdüğü tespit edilmiş bu bile başlı başına sesin ve müziğin ortaya koyuyor.” 

İzmir, Kocaeli, Çanakkale gibi şehirlerde çeşitli sahnelerde yıllarca müziğin emekçisi olan A. Y. KURU gibi müzisyenler olduğu sürece hala müzik adına ümit var ve var olacak demektir. Müziğin asıl yükünü çeken isimler için müzik listelerinin en üstüne değil en altına bakmak lazım. Bu durum aslında şu şekilde de düşünülebilir. Listede 10 tane şarkı var ve sıralamada olan 1. parça diğerlerine göre iyi olduğu için 1. sıradadır. Ama 1. parçayı karşılaştıracak 2.3.... parçalar olmazsa bunun hiçbir anlamı ve önemi kalmaz. Bu durumu tek başına yarış koşan bir atletin zaferi olarak düşünebilirsiniz. Tek başına koşup olimpiyat madalyası kazanmanın hiçbir hazzı ve zevki olmayacaktır. Sokağa baktığınızda müziği ayakta tutan masanın bir ayağını, kafelere baktığınızda bu masanın diğer ayağını, stüdyolara baktığınızda bu masanın diğer ayağını, dinleyici ise masanın son ayağını oluşturur. Masanın üzerinde ise bazen tırmanarak bazen direk olarak gelen ünlü sanatçıları görmekteyiz. Aslında kısır döngüye girmiş bir piyasadan bahsediyoruz, mahalle maçlarında tanımadıkları oyuncuları oyuna almayan çocuklar gibi piyasa ama imkan verilse bu yetenekli çocuklar piyasayı alt üst edecek ki son yıllarda aracı kurum olmadan dinleyiciyle buluşmanın mümkün olduğu mecralar bu işi biraz daha kolaylaştırdı insanların artık tanınması için kaseti, CD’si, posteri TV reklamı olmasına gerek yok. Çek bir kayıt at Youtube’a kaliteli veya çarpıcı bir içerik ise bugün olmazsa yarın elbet hak ettiği yeri bulur.