Fair Play Komisyonu tarafından Sportif Fair Play Kariyer Dalı Şeref Diploması  alan Avrasya Üniversitesi Egzersiz ve Spor Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Kasap, Avrasya Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Cemil Öztürk’e önemli açıklamalarda bulundu. Kasap konuşmasında spor kültürünün insanlık değerine büyük katkı sağladığına vurgu yaptı.

Prof. Dr. Hasan Kasap’ı tanıyabilir miyiz?

“Ben Trabzon Akçaabatlıyım. Bir tütün çiftçisi ailenin çocuğuyum. Akçaabat ilkokul ve ortaokulunda okuduktan sonra Trabzon Öğretmen Okulunu bitirdim. Kısa bir süre Antalya’da İlkokul öğretmenliği yaptım, sonra İstanbul Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümünü kazandım. Bitirdikten sonra orada asistan olarak görev aldım. Lisans tamamlama, doktora derken, kısmet oldu spor bilimleri alanında profesör olduk. Türkiye’nin bu alandaki ilk beş profesöründen biriyim”

Bu yıl Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından Sportif Fair Play ve Kariyer Dalı Şeref Diploması ile ödüllendirildiniz,  düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

“Gerçekten sporun yaygınlaşması ve spor kültürünün gelişmesi, insanların sporun aslında onlar için bir yaşam biçimi, yaşamının bir parçası olduğu konusunda epeyce çalışmalarımız oldu. Bu çalışmalarımıza ek Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ile birlikte yaptığımız çalışmalarda oldu. Bir tanesi, uluslararası spor kültürü olimpik eğitim kongresi ve program geliştirme çalışmaları için Yunanistan’da çalışmamız oldu. Çeşitli fair play kongrelerine katıldık. Avrupa Fair play kongresinde yağlı güreşin etik ortamları ile ilgili olarak ve spor kültürüne, olimpik kültüre katkıları ile ilgili olarak bir sunum yaptım. Bu sunum çok beğenilmişti. Rusya’da buna benzer bir sunumumuz olmuştu. Oradan döndükten sonra Spor kültürü olimpik eğitim çalışmalarımızın  çok önemli bir aşamasını gerçekleştirdik. Büyük bir komisyonumuz oldu. Bu komisyonla beraber ilkokullarda ve ortaokullarda okutulmak üzere Spor Kültürü Olimpik Eğitim Kitabı komisyonu oluşturduk. Bu komisyonla yaklaşık 500 sayfalık bir kitap oluşturduk. Programlara girmesi içinde Talim Terbiye Kurulumuzla görüştük. Eski bakanımız Talim Terbiye Kurulu başkanı idi. Kendisiyle görüştük ve programlarla ilgili bazı gelişmeler elde edildi. Fakat ondan sonra kaldı, devam ettirilemedi. Ben aynı zamanda Türkiye Beden Eğitimi Öğretmenleri Derneğinin Başkanıyım. Aynı komisyonumuz bu konuda çalışmalara devam ediyor. İlerleyen zamanda güncellenmiş şekliyle beraber yeni baştan  yayınlayacağız. İnsanlarımız spor yapıyor ama spora fiziksel bir olay gibi bakıyorlar. Tabi ki o etkinlikler aracılığı ile insanın insanlaşmasında yani değerlerinin gelişmesinde çok önemli fırsatları olan bir alan olduğunu anlatmak lazım. Ailelere, çocuklara ve sporcularımıza anlatmamız lazım. Sporun sadece bir fiziksel etkinlik olmadığını çok iyi anlatmak lazım. İnsanlar oynarlar, oynadıkları ortamlar sevdikleri ortamlardır. Spor ortamlarının sevilen ortamlar haline gitirilmesi lazım. Buda büyük ölçüde karşılıklı saygıyı yani olimpik kültürün en önemli fikirlerinden biride karşılıklı saygı duymaktır. Rakibine saygı duyacaksın, seyirciye saygı duyacaksın, hakeme saygı duyacaksın ve adil oynayacaksın. Bir ortamda eğer adalet yoksa, oradan zevk almak mümkün değildir. Onun için kazananında kaybedeninde o ortamda bulunmaktan zevk alacağı bir duygu ve düşünceyle sporun içinde oldukları zaman  insancıl duyguların burada gelişmesi çok güzel olur. Spor bunun için çok büyük fırsattır. Bu anlamda Trabzon için büyük bir spor şehri diyebiliriz belki ama spor şehri diyebilmemiz için sadece futbol değil futbolda içinde tümüyle beraber annelerin, babaların, çocukların ve öğretmenlerin aynı şekilde spora bakabileceği bir spor kültürü, spor anlayışını yerleştirmemiz gerekiyor. Bütün mesele sporla birlikte insanlık değerlerinin gelişmesini sağlamaktır. Bu fırsat sporun içerisinde vardır. Bunun içinde çok iyi bir ekibe ihtiyaç var. Memleketim Trabzon’a ve burada bulunan güzide kurum Avrasya Üniversitesi’nin öğrencilerine katkı sağlamak için her hafta geliyor burada ders veriyorum”

Spor kültürünün oluşmasında akademik eğitimin katkısı ne kadardır? Üniversitemizde Spor Yöneticiliği ön lisansı, Egzersiz ve Spor Bilimleri lisans alanı ve Beden Eğitimi ve Spor  Yüksek Lisans programlarının bu kültürün oluşmasına etkisi ne olacaktır?

Hangi bilim alanı olursa olsun, hangi insan davranışının geliştirme alanı olursa olsun mutlaka bilimle eş yürümesi gerekiyor. Bu alanlara yetkin kişiler yetiştirmek için üniversiteler çok önemli. Ön lisans düzeyinden başlayarak , lisans ve lisansüstü eğitim olmak üzere bu alanlarda yetkin insanlar yetiştirilmesi gerekir.  Bahsettiğim gibi spor bir bilim. Her insan davranışı için bilim lazım. Sporun bir üniversitenin çeşitli bilim alanları içinde disiplinler arası çalışma durumu vardır. Burada biz sağlık bilimleri ile çalışırız, fen bilimleri ile çalışırız, biyoloji ile çalışırız. Çünkü bunların hepsi insan ile çalışıyor. İnsan ile çalışan bütün birimlerin birbiri ile çalışması gerekiyor. Mesela bir sınıf öğretmeni düşünün. Sınıf öğretmeni matematik öğretiyor, hayat bilgisi öğretiyor veya diğer konuları. Bunları bütünleşmiş bir biçimde beden eğitimi etkinlikleri içinde nasıl öğretileceğini üniversite ortamında lisans eğitiminden başlayıp, yüksek lisansa kadar öğrenmesi ve onu yansıtırken büyük bir sevgi içinde yapması lazım. Sevilerek yapılan şeylerde hem yapan mutlu olur, hem öğrenen mutlu olur. Bu ortamların oluşması biraz bilimsel anlamda uzmanlık alanı oluşturmasını gerektiriyor. Türkiye’de özellikle beden eğitimi ve spor alanı, antrenörlük alanı, hareket ve antrenman bilgisi alanı gibi hatta şimdi engellilerde spor bilimi alanı açıldı. Bütün bu alanlarda uzman insanlara ihtiyacımız var gerçekten işin uzmanına emanet ettiğinizde gözünüz arkada kalmıyor. Güveniyorsunuz, güven çok önemli. Epeyce mezun verdik şimdiye kadar. Ancak burada yapılması gereken bir şey var, bu mezunlardan yararlanabiliyor muyuz? Bakın kulüplerimize bakın, federasyonlarımıza bakın, yaklaşık 50 yıldır bunun için uğraşıyoruz. İnsan kaynağının yönetimi çok önemlidir. Mesela sporun yönetimi çok önemlidir.  Antrenör yönetilecek, beden eğitimi öğretmenleri yönetilecek.

Baktığım zaman kendi şehrimizin takımı Trabzonspor’umuzda gerçekten 10 tane yabancı futbolcuya dünyanın parası veriliyor. Acaba bunu kendi içinden yetiştiremez mi? Aslında burası müthiş bir potansiyele sahip. Top oynayacak düzlüğü yok ama topu oynuyor. Onun için bunların çok iyi değerlendirilmesi lazım. Bunlar ülkenin kaynakları, bu varlıklara biz vergi veriyoruz. Siz vergi veriyorsunuz, biz vergi veriyoruz. Buradan yerel yönetimlere bir şey söylemek istiyorum. Trabzon’a tümüyle sahip çıkılıyor. Bu halkı çocukluğundan yetişkinliğine kadar eğitecek kaynaklarımız var bizim. Bunu sadece yabancı kaynaklar üzerinden vermek ne kadar doğru düşünmek gerek. Bunu Türkiye’nin düşünmesi lazım.  2-3 tane yabancı olur, yabancı antrenör olur. Yabancı antrenörü alıyoruz antrenmanını yaptırıp gidiyor. Hayır, alt yapıdaki antrenörleri yetiştirmek için haftada 2 günlük kurs açılsın. Sözleşmeyi yaparken böyle yap sözleşmeyi. Aktardığınız kaynağı en verimli kullanacak olan yöneticidir. Bu kaynakların birleşmesiyle spor insanların kalkındırıcı materyali olur.

Hocam Trabzonspor sizce bu sezon şampiyon olabilecek mi?

“Trabzonspor’un şampiyon olmasını engelleyecek bir durum göremiyorum. Tabii olduktan sonra ne kadar sevinmeliyiz? Maalesef biraz sonuç yönelimliyiz biz. Nasıl oynadıktan çok, kaç kaç bitti konuşuyoruz. Çünkü nasıl olduğu meselesi büyük ölçüde yatırımları nasıl kullandık, ne kadar yerli futbolcumuz oynayabildi, ne kadar gençler bundan örnek aldı, iyi futbolcular okullara gidip örnek hayatlarını anlattı mı? Avrupa’da böyle oluyor. Onlar örnek hayatlarını anlattılar. Gerçekten sporda önder olan, ikon olan kişilerle konuşmalar ve uygulamalar yapılmalı. Hatta yerel yönetimlerle anlaşılıp bu durumun yaygın hale getirilmesi gerekir. Kaynak bizim kaynağımız, yararlanmak lazım. Trabzonspor’un ve şehirdeki diğer kulüplerin sporcularını üniversitemize öğrencilerimizle buluşmaya davet ediyorum ”

Hocam teşekkür ediyoruz, ödülünüzü tebrik ediyoruz.

Umarım söyleşimiz spor kültürünün oluşması için yararlı olmuş olur.

Türk sporuna; sporcu, öğretmen, antrenör ve yönetici olarak hizmet veren, ömrünü Olimpik değerler ve ilkeler doğrultusunda yaşayan, kariyerini Olimpizm felsefesinin benimsenmesi ve yaygınlaştırılması için adamış, Avrasya Üniversitesi Egzersiz ve Spor Bilimleri Bölüm Başkanı ve Türkiye Beden Eğitimi Öğretmenleri Derneği (TÜBED) Başkanlığı olan Prof. Dr. Hasan Kasap, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK), Fair Play Komisyonu tarafından Sportif Fair Play Kariyer Dalı Şeref Diploması ile ödüllendirilmişti.