Kalabalıklar falan hikaye.
Yapayalnızsın aslında…
Ondan bu kendini önemli hissettirme çabası.
Ondan bu kişilere, olaylara göre yeni yeni şekillere bürünmen.
Kendini kandırmaların, etrafına rol kesmelerin, -ben şöyleyim, ben böyleyim- demelerin hep ondan.
*
Sen de sıkıldın sever gibi yapmaktan, gargamel sürüsüne şirinleri oynamaktan.
Sıkıldın işte…
Zoraki gülenlerden, senden hep -evet- bekleyenlerden…
İstemeye istemeye alttan almaktan, hal böyleyken mutluymuş gibi yapmaktan sıkılmışsındır yani normaldir.
*
Yoruldun tabi...
Acı veriyor artık sana güçlüymüş gibi görünmek.
Gına geldi, kusturacak artık çevrendeki menfaatçiler.
Hak veriyorum…
Dinlemediği halde, -ne güzel de söyledin!- diyenlerdir seni hayattan soğutan.
*
Bunlarla mı sınırlı hayal kırıklıkların, yaşamadığın yaşamın, tabi ki değil!
*
Kendini idare edemeyenlerin akıl verme çabası, kaçacak deliği yanıbaşında taşıyanların ahkamı filan, tüketti seni.
Zoraki -he- demeler, hayalinden uyanmasın diye herkese sessiz kalmalar…
Doğal olarak.
Boğuldun artık.
*
Peki, ya seninkiler!
Senin hayallerin…
Onları demiyorum bile.
Kurduğun hayaller çoktan fark atmış ömrüne…
*
Böyle olunca da…
Tükendin arkadaş, tükendin.
Baksana…
Denge kurmaya çalışmaktan, dengen bozuldu.
-O yapmaz- dediklerinin yaptıkları, nankörler, ikiyüzlüler, kıymet bilmezler…
Hepsi, ama hepsi senin etrafında.
Hissettiklerin, yaşadıkların olmuş iki zıt kutup…
Bundandır ki, ruhun sıkışmış artık…
Firar etmiş bedeninden.
Bağımsızlığını ilan etmiş.
*
Şimdi cancağızım.
Halin, vaktin bu iken…
İyiyim diyorsun bir de.
Pışııııttt!
Hiç kandırma kendini.
Kasma, hem zorlama da.
İyi değilsin sen.
Olabilmen de imkansız.
*
Benim kıymetlim.
Cancağızım…
Sırf bunların..
Yani hep seni tüketen, ama kendileri hiç tükenmeyen insanların yüzünden…
Üzüntülerin, mutlulukların…
-Sahipsizdir.
-Ölçüsüzdür.
-Hükümsüzdür.
*
Şimdi bana müsaade.
Hadi Allah kurtarsın!